Aslında hayatta yaşanılan ne varsa yüreğini doldurur insanın. Sussan acıtır sol yanını, konuşsan kanatır. Ülkemiz sancılı bir süreçten geçti

Aslında hayatta yaşanılan ne varsa yüreğini doldurur insanın. Sussan acıtır sol yanını, konuşsan kanatır.
Ülkemiz sancılı bir süreçten geçti ve geçmeye devam ediyor. Yapılması gerekenler var. O da demokrasiye sahip çıkmak onu baş tacı yapmaktır. Şimdi bir olmak, birlik olma zamanıdır. Devletimize, milletimize, demokrasimize sahip çıkma zamanıdır. Korumak için meydanlara koşmalı, geleceğe bu günden bir mesaj vermeli, milletin iradesinin önünde hiçbir gücün duramayacağını haykırmalıyız.
İlk önce köprüleri tanklarla kapattılar. Hava Limanları uçuşa, giriş çıkışları tutuldu...
Televizyon binalarına girildi, spikerlerin kafasına silahlar dayanmış, darbe yapıldığı bildirilerle duyurulmuştu. Devamında milletin silahları millete yöneltilmişti ne yazık ki. Bu ne kötü bir manzaraydı. Reisi Cumhurun emriyle halk meydanlara döküldü. Millet iradesine sahip çıkmak, darbelere karşı omuz omuza birlikte mücadele verdiler. Tanklara kendilerini siper etmiş ve kurşunlara aldırış etmeden şahadete doğru emin adımlarla ilerleyip darbecileri kıskıvrak yakaladılar. Kısaca halk darbe yaptı… İnsanımızın kararlılığının ve cesaretinin darbecileri hezimete uğrattı. Milletimiz darbeyi ezip geçti.
Düşünmek, düşünebilmek ve sorgulamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi bu yaşanılanlar. Sorgulamadan ne denirse onu yapan cemaatlerin liderlerini bir şekilde ele geçirerek her istediğini yaptırmaları ne yazık ki çok kolay olmaktadır.
Cemaat-tarikat liderlerine körü körüne bağlanmanın, aklımızı rafa kaldırarak o ne derse sorgulamadan inanmak gerçekten büyük bir hezeyandır. “Tabi ol kurtul” felsefesinden uzaklaşmak gerekir. Bizim için birileri düşünmemeli, kendimiz düşünmeliyiz. Düşünmek Allah’ın üzerimize bir farzıdır. Yüce kitabımızda” Hiç düşünmez misiniz?” Ayetleriyle düşünmenin ne kadar önemli olduğu sürekli vurgulanmaktadır. O yüzden verilen emirleri de “Kuran-a uyuyor mu, Peygamberimizin yaşantısıyla uyuşuyor mu “diye düşünmeden yerine getirenleri gün yüzüne çıkaran olaylara ne yazık ki yaşanıyor ve yaşanmaktadır.
Beyin fırtınaları yaparak çeşitli sonuçlara da varabiliriz. Dünya üzerinde kendi çıkarları için her türlü fitne ve oyunları sınır tanımadan oynayan karanlık odaklar hiçbir zaman boş durmazlar. Sürekli oyunlar oynanıyor ve aklını çalıştırmayan figüranlar hep zarar görmektedir. Ne yazık ki İslam ülkeleri üzerinde bu oyunlar hiç eksilmiyor.
Allah'ın bizlere verdiği aklı kullanarak Kuran ışığında yolumuza devam etmezsek, Peygamberimizi kendimize rehber değil de şahısları körü körüne rehber edinirsek kör çukurlara, hain tuzaklara düşeriz. Allah yolunda gittiğimizi savunarak, bu dünyada da ahrette de perişan oluruz.
Darbelerden çok çeken bir millet olarak, artık yeni darbeler istemiyoruz. Darbe karşısında olmak artık bir zorunluluktur. Bedeli ne olursa olsun darbeler karşısında insanlarımız yer almakta ve alacaktır. Umarım bu aşamadan sonra kimse bir daha darbeye yeltenmez. Bunu düşünmek bile insana ne kadar itici gelmektedir. Hep birlikte güzel bir geleceğe umut duymamız, çocuklarımız için demokrasiye sarılmak ve sahip çıkmamız gerekir.
Hayat içerisinde zaman zaman çeşitli engellere takılırız. Her ne kadar engeller olsa da çeşitli çözüm yolları üretmek zorunda kalırız. Üretilen çözüm yoları bazen yanlış olsa da illa ki doğru olanı bulana kadar çalışmaya, üretmeye ve azami derece çaba sarf etmeliyiz. Kendi sorunlarımızı aşma derdine düşerken başkalarına zarar verecek hareketlerden uzak durmak gerekir. Demokrasi ışığında yanlış olan ne varsa onu dillendirmek, o konuda insanları bilgilendirmek gerekir. Zorbalıklara, kötülüklere, haksızlıklara illa ki eğitim, ille de eğitim…
Hiçbir zaman darbeyi değil! Her zaman aklımızda demokrasi olmalı, demokrasiyi benimsemeli… İlle de demokrasi…