İnsanı ve onun dünyasını içine alan bir tanım yapmaya kalkışan her teşebbüs, bir varlık olarak insanın tanımından sonra, onun toplum halinde yaşadığı gerçeğinden yola çıkmak zorundadır. Top­lum halinde yaşama, salt yan yana ya da bir arada yaşama olarak anlaşıla­maz. Çünkü bir toplum içinde yaşayan insanların en önemli özelliği, dav­ranışlarını, -o an ister yanında olsun, ister olmasın- bir başkasını dikkate alarak yerine getirmeleridir. Dolayı­sıyla toplum içinde veya toplum halinde yaşama, insanın dünyasında belirli bir anlama sahip olan başka varlıkların da bulunmasını ve bu toplum içinde yaşayan insanların, davranışlarında başkalarını hesaba katmasını ifade etmektedir.

Kültür, bir toplum içinde yaşa­yan insanların "münferit" davranışlarının, nesnelleşerek diğer insanların davranışları üzerinde etkili olabilecek hale geldikten sonra, o toplumdaki başka insanlar tarafından kabul edilip benimsenmesiyle olu­şan davranış kalıplarıdır. Kültür, insan zihniyetinin ve davranış kalıplarının, kurumsallaşarak sonraki nesillere aktarılmasına ve toplumun devamına hizmet eder.

Kültür unsurları içinde merkezi bir konuma sahip olan din, insan dünyası içinde tanımlanmaktadır. İnsan, evrende kendini, yani kendi gücü­nü aşan ve anlam veremediği olaylar karşısında aradığı izahlara cevap verebilecek bir sisteme ihtiyaç duyar. Bu öyle bir sistem olmalı ki;

İnsanın varlığına bir anlam katmalı,

Varlığını tanımlamalı,

Evrendeki konumunun ne olduğunu ona bildirmeli,

Varlığının Tanrı ile evren arasında hangi mesafede yer aldığını açıklamalı,

Varlığının Tanrı katındaki değerini açıklayabilmeli.

Bu haliyle din;

İnsanın kendi içinden taşan dini duyguları ve inançları yoluyla başka­ları üzerinde,

Kültürel süreçler içindeki kurumsallaşmış semboller, inanç­lar ve topluluk oluşturma özelliğinin yanı sıra, insan varlığına bir anlam katması dola­yısıyla insan üzerinde etkili olabilmektedir.  Şimdi gelelim günümüzdeki toplumun davranışlarına   her birer kendinden sorumlu olmaya başlarken karşısındaki kişi  görmemeye   onun sosyal ve dini yaşantısına saygı duymamaya başladı İslam dininde denildiği her insan karşındaki kişiden sorumlu ona doğruyu göstermekten yerine uzaklaşmaya başladık toplum olarak karşımızdaki kişi sosyal, dini, siyasi düşüncesi farklı ise hemen karalamaya  hatta hakarete kadar gidiyor. 

Virüs de yaşantımıza girdiğin buyana iyice değiştik psikolojik olarak ve düşünce olarak.