Değerli Okuyucular,

İnsanoğlunun hayatta yaşarken ve yaşadığı yıllar boyu yaşamında bir ders almaması ne kadar acı... Acı diyorum çünkü daha bundan bir kaç gün önce Şanlıurfa- Bozova karayolu üzerinde bulunan Remzi köyü civarında iki ailenin arazi nedeniyle anlaşmadıklarından dolayı birbirlerini kurşuna dizdiler. İşte katliam! Bir ailede dört kişi hayatını kaybederken diğer aileden de bir kişi hayatını kaybetti.

Evet, halen arazi, töre ve kadın cinayetlerinden bahsediyoruz. Ben yazı hayatına başladığım günden beri hep bu konuları kalemim el verdikçe yazmaya gayret gösterdim ve gösteriyorum. Biz insanoğlu hiç bir şeyden ders almıyoruz. Allah-u Teâlâ, 2019' da önce Çin'e daha sonra tüm dünyayı kasıp kavuran Covit-19' zu verdi, halen şükür etmeyi öğrenemedik. Yazık! Dünya malı için hayatlarını mahveden insanoğluna... Mal, mülk, servet her zaman gelip geçicidir. Yeter ki elimizdeki ile  kanaat edelim. Bu katliamda yanlız beş kişi ölmedi. Bu katliamla birlikte binlerce insan öldü. Kimi kara toprağa girerken, kimi bundan sonraki yaşamını hapishane duvarlarının arasında  demir parmaklıklar arasında hayatlarını idame edecekler.

Kur'an-ı Kerim insanlığın ufkunda bir ışık gibi yanan ve her dönemde insanların yollarını, kalplerini, gönüllerini aydınlatan bir meşale değil midir? Neden halen İslam bir ülkede yaşadığımız takdir de ve elbette İslam bir ülkede yaşayan halkı da Müslüman olur. O zaman neden Müslümanlık vazifelerimizi yapamıyoruz? 

Yazık değil mi, bir avuç toprak için insanın birbirini öldürmesi? İşte burada şeytanın o büyüleyici ve sinsi davranışı insanoğluna hakim olmakta. Ve zayıf bir varlık olan kendini Allah'ın ayetlerinden soyutlamış insanoğlunun ani verdiği bir kararla maalesef geleceğini düşünmeden yaptığı bir harekettir bir insanın canına kıymak. 

Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

"Her kim de bir mü'mini kasden öldürürse onun cezası ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, lanet etmiş ve büyük bir azab hazırlamıştır." ( Nisa-93)

"Kim de bir cinayet veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz bir iftirada bulunmuş ve açık bir günaha daha yüklenmiş olur." ( Nisa- 112)

Her fırsatta vurguladığım bir konu; lütfen çocuklarımızı cahil bırakmayalım. Eğitim ve tekrar eğitim şart diyorum. Gelişi güzel bir eğitim değil. Önce aile eğitimi ve daha sonra kendimizin de yani biz ebeveynlerin de takip edeceğimiz bir okul eğitimi olmalı ki yetiştireceğimiz çocuklar topluma faydalı olsun. Kendi memleketimde girmiş olduğumuz yirmi birincisi yüzyılda halen arazi için birbirini öldürenleri gördükçe çok üzülüyorum. Artık Doğuda ve Güneydoğu' da bu gibi durumların olmaması için ne gerekiyorsa yapılmasını canı gönülden istiyoruz. Şehir merkezlerinde, ilçelerde, mahallelerde ve kırsal köylerde çocukların, gençlerin ve orta yaşlıların zamanını dolu dolu geçirecekleri sosyal faaliyetlerin yapılması gerekli. İnsanların boş boş durup birbirleriyle uğraşacağına en azından her yaştaki insanların gidip kitap okuyacakları kütüphaneler yapsalar  ne güzel olur. Bir futbol sahası yada bir basketbol veya bir tenis kortu ( court)  yapılsa, gençlerimiz ve insanlarımıza çok faydalı olacaktır. 

GÜZEL BİR ÖRNEK VİRANŞEHİR' DEN

Evet, kimi bir avuç toprak için birbirinin canına kıyarken, kimi de arazisini gençler için tenis sahası yapılmasına izin vermiş. Buna en güzel bir örnek veren Şanlıurfa ilçesi Viranşehir' e bağlı olan Sarıbal köyün de bulunan beden eğitimi öğretmeni olan Yusuf Avcıbaşı, köy gençlerine bir tenis sahası yapmış. Ve gençleri bu pandemi döneminde evlere kapatmayı değil tenis kortuyla tanıştırıp gençlere sosyal ve toplumsal bir örnek uygulamış. Ve daha sonra köy halkı da tenis oynamaya başlamış.

Burada şunu anlamak zor olmayacaktır diye düşünüyorum. Kendini geliştirmek ve kültür sevyemizi yükselmek  yanlız kılık, kıyafetle değildir. 

Adamlar giydiği yöresel şalvarları ile başında ki puşi yada beyaz tülbentleriyle tenis kortun da oyun oynuyorlar. 

Bu bir gelişmedir memleketim için. En azından "kim ne der" değil, "ben de varım" demek ve o katı kuralları kırmak olmuş. İşte bu gibi örneklerin, insanların birbiriyle kaynaşmasına vesile olacak sosyal faaliyetlere ihtiyacı var. Gençlerimize duyarlı , vefalı, ahlaklı ve dürüst olmayı aşılamalıyız. Onlar geleceğimiz ve onları toplum içinde sağlam ve dimdik duruşları olsun diye yetiştirmeliyiz. Yüzü ak, anları açık insanlar olmak için gayret göstermeliyiz. Genç eğitimci öğretmenimizi kutluyoruz. 

Allah'a emanet olun.