Firavun ile Nemrut, tanrılık iddiasında bulunuyordu ama buna kendileri de inanmıyordu.

Firavun ile Nemrut, tanrılık iddiasında bulunuyordu ama buna kendileri de inanmıyordu.



Çünkü Firavun, Musa ile bir tür iddiaya/yarışa girdiği zaman, yüzünü kara çıkarmaması için, Allah’a yalvarıyor, böyle sonuçsuz bir yola girdiğini ve pişmanlıkla dönemediğini dile getiriyordu.



Nemrut ise, ateşin yakmadığı İbrahim’in Allah’ına, kurban kesme sözü veriyordu.



Şimdi de bu devrin insanının firavunlaştığına, basbayağı Nemrut’a, Firavun’a özendiğine ve fazlasıyla tanrılaşma iddiasında bulunduğuna şahit oluyoruz.



Kendisini, her şeyi yapmaya muktedir görüyor, iç sesinden başka kimseyi dinlemiyor, hastalıklı egosu onun ruhunu ele geçirmiş bir şekilde oradan oraya savruluyor.



Esasen kendisi için değil de başkaları için yaşıyor ama bunu fark etmeyecek kadar ahmak olduğunu ise bilmiyor.



Geçen yıllarda ajanslarda bir haber vardı, haberde “Kayıp kızı abisi öldürüp ormana gömdü.” diyordu.



“Adana’nın Kozan ilçesinde, 2014 yılı Haziran ayında, ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne kayıp başvurusu yapılan kızın, ağabeyi tarafından öldürülüp gömüldüğü ortaya çıktı.



Ağlıboğaz Mahallesi, Karadere Sokak’ta oturan 16 yaşındaki Hilal Özcan’ın ablası Ülkü Özcan, 27 Haziran 2014 tarihinde emniyete gitti, kız kardeşi için kayıp başvurusunda bulundu.



O günden bu yana haber alınamayan kayıp genç kız için Kozan Emniyet Müdürlüğü’nde özel bir ekip kuruldu, araştırma gün gün derinleştirildi.



Özel ekip, kayıp kızın aradan geçen zamanda hiçbir resmi kuruma gitmemesi ve hiç kimseyle bağlantı kurmaması nedeniyle soruşturmayı aile üzerinde yoğunlaştırdı.



Ağabey Alparslan, baba Ramazan ve anne Emine Özcan’ın ifadeleri alındı.



Polisin çapraz sorgusunda ağabey Alparslan Özcan, kız kardeşini, sürekli telefonla konuştuğu için, babasının öldürdüğünü anlattı.



Kızı öldürdükten sonra çuvala koyduklarını, eşekle evden 2 km. uzaklıktaki ormanlık alana götürdüklerini ve gömdüklerini de söyledi.”



Gencecik bir kızı öldürmenin, onun zavallı bedenini eşeğe sarmanın ve hastalıktan telef olmuş bir hayvan gibi gömmenin sebebi ne peki? Kız telefonla çok konuşuyormuş.



Tanrılaşmış, Firavuna ve Nemrut’a özenmiş insan, kendi dediklerini yapmıyor, tersini yapıyor, erkek arkadaşı var, eve geç geliyor, mesajlaşıyor diye, biricik evladını, kendi canından parçayı, besleyip büyüttüğü, yirmi yaşına getirdiği kızını bile, planlayarak, tasarlayarak öldürebiliyor.



Basbayağı yok ediyor onu.



Çünkü şişkin egosu, rezil olma dürtüsü, el âlem ne der saplantısı, kimsenin yüzüne bakacak halim kalmadı pespayeliği, dedikodusunu duyuyorum bulantısı, karşısındakinin her şeyine (hayatına) bir şekilde karışabilirim düşüncesi, öyle ‘buyuruyor’ ona.



Kendisini - bırak bir başkasını, kendi evladının canını bile - hiç çekinmeden almaya muktedir görüyor ve sonrasında haklı çıkmak için bir takım laflar uyduruyor.



Haklı çıkmayı isteyecek kadar da rezil üstelik.



Etrafınıza iyi bakın. Kadınları öldürenlerin, birbirine çok benzediklerini, bunların kendilerini tanrı zanneden “insan’ın pisleri” olduklarını göreceksiniz ve maalesef önümüzdeki yıllarda onlardan daha fazla türeyecek…



Firavun ile Nemrut, tanrılık iddiasında bulunuyordu ama buna işin özü itibariyle kendileri de inanmıyordu.



Firavun, Musa ile suyun geri/ileri akması konusunda bir tür iddiaya/yarışa girdiği zaman, kendisini sakalından asıyor, yüzünü kara çıkarmaması için, Allah’a gönülden yalvarıyor, böyle bir yola girdiğini ve yolundan dönemediğini dile getiriyordu.



İsyankâr Nemrut ise, İbrahim’i ateş yakmadığında, ateşin yakmadığı İbrahim’in Allah’ına, bilmem kaç bin sığır kurban etme sözü veriyordu.



Bu insanlık Habil ve Kabil’den beri böyle devam ediyordu. Bir baba veya ağabey, telefonla çok konuştuğu için birinci derece yakınlarını hayattan koparabiliyordu.



Acaba ne yapmak ve nasıl bir adım atmak gerekiyor? İnsanların kötülük yapma ihtimallere ve dürtüleri, rehabilite edilerek ortadan kaldırılabilir mi, engel olunabilir mi, orasını bilmiyorum.



Ama bir insanın eğitimle kendisini adam etmesi ve ehlileştirmesi olağan…