Biliyor musun? Artık senin sevdiğin gibi, Tarıyorum saçlarımı. Sakallarım tam istediğin gibi, Kirli sakal dolaşıyorum hep. Hani bana ençok yakıştı

Biliyor musun? Artık senin sevdiğin gibi, Tarıyorum saçlarımı. Sakallarım tam istediğin gibi, Kirli sakal dolaşıyorum hep. Hani bana ençok yakıştırdığın, Mavi gömleğim vardı ya, Sırtımda çürüyene kadar çıkartmayacağım. Bana hediye ederken Kokunu sıktığın atkı, Beni boğana dek duracak boynumda... İlk sevgili olduğumuz anı hatırlıyor musun? O zaman takmıştık bu saatleri. Ve bir ömür boyu, Bizim mutluluğumuz için çalışacaklardı, Sadece bizi gösteren zamanı, Göstermeye yeminli iki sevgili olmuşlardı. Şimdi onlar da durmuş, Tıpkı sensizliğe duran kalbim gibi... Hüznün, bir intihar mektubun, Son satırına saklanmış, Kör bir hançer gibi... Ölümü boynuma geçirmeden, Kahır şarabını içiyor yanlızlığım. Dertlerin dipsiz kuyusunda, Boğuluyor sancılı ruhum... Sorma ne haldeyim. Sensiz dar bir sokaktayım. Ve mayınlı şehir üstüme yıkılıyor. Mutluluğu dar ağacına asılmış, Kelebek ömrüm, Siyah giyinmiş hayallerim, Sonsuzluğa taşıyor tabutunu. Öpüyorum alnından mezar taşını. Gül kokuna sarılmış toprağı, Sineme bastırıyorum... Bir aşkın hazin öyküsünü, Yazıyor gök tanrı, Ve ağlıyor iyi kalpli melekler. Sözyaşlarıyla ağıt yakıyor, Tüm bestekârlar...