Kıymetli okuyucularım, bu haftaki yazımda işçilerin ücretinin ödenmesi bahsini ele alıp ücretin ödenmemesi veya geç ö

Kıymetli okuyucularım, bu haftaki yazımda işçilerin ücretinin ödenmesi bahsini ele alıp ücretin ödenmemesi veya geç ödenmesi durumunda kanunlarımızın işçiye tanıdığı imkânları Yargıtay kararları ışığında değerlendireceğim.



İş Kanunumuzda Ücretle İlgili Düzenleme



İş hayatını düzenleyen ve işçilerin anayasası niteliğinde olan 4857 sayılı İş Kanunu’nda ücretle ilgili emredici ve önemli hükümler vardır. Kanun koyucu işçinin ücret alacağına özel bir önem atfetmiş ve işçilerin lehine olacak şekilde detaylı olarak düzenlemiştir. Kanunda ücret (madde 32); “Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.” şeklinde tanımlanmıştır. Çalışma hayatında, işçi ve işveren arasındaki problemlerin temelinde genellikle ücretin zamanında veya hiç ödenmemesi yatmaktadır. İşten ayrılma sebepleriyle ilgili istatistiklerde de ilk sırayı işçinin ücretinin ödenmemesi, geç ödenmesi veya eksik ödenmesi vardır.



Ücret Ödemesiyle İlgili Temel Kriterler



Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit hak ediş kural olarak, Türk parası ile banka hesabına ödenir. Elden ücret ödemesi kanunen yasaktır. Ücret, para olarak ödenmek zorundadır. Emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılamaz. İşçinin ücret ödemesi periyodu kanunda en geç̧ ayda bir olarak belirlenmiştir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş̧ yıldır.



İşçinin Ücreti Ödenmezse Ne Olur?



Ücret ödemesi, işverenin işçiye olan asli borcudur. Şayet işveren bu borcunu ödemekte gecikirse, eksik öderse veya hiç ödemezse, işçi mağdur olacaktır. Kanun, işçinin bu mağduriyetini önlemek için işverenin ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi hâlinde işçiye iş akdini haklı nedenle feshetme imkânı tanımıştır. Ücreti ödenmeyen işçi aynı zamanda iş görmekten de kaçınabilir.



Yargıtay Kararları Ne diyor?



Yüksek mahkemenin yerleşik hâle gelmiş kararlarında da ücreti ödenmeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş akdini feshetme hakkı bulunduğu belirtilmektedir. Yakın tarihli bir kararında Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, “Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.” denilmiştir.



Yine 9. Hukuk Dairesi’nin bir başka kararında, işçinin emeğinin karşılığı olan ücretin, işçi için en önemli hak, işveren için ise en temel borç olduğu vurgulanmış ve “4857 sayılı İş Kanunu’nun 32’nci maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Buna göre işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir. Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür. İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin, ücretinin bir kısmını Yasanın 33’üncü maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.” ifadelerine yer verilmiştir.