Enerji açığı geldi yine gündeme oturdu. İhracat ithalat dengesi 110 milyar dolar eksi sapınca, ithalatımız hiç olmadığı kadar coşup, ihracatımız yabancı tüketimimize yetişemeyince, hemen fosil enerji bağımlılığımız gündem yapıldı.

Petrolümüz yok! Doğalgazımız yok! Veryansını başladı.

Sanırsın ki ithalat-ihracat dengesini pozitif yapmayı başarmış Almanya’da, Finlandiya’da, Norveç’te ve daha bir çoğunda petrol, doğalgaz cayır cayır çıkıyor. Onlarda da fosil enerji yok. Onlarda fosil enerjiyi dışarıdan alıyor. Ama hadlerini biliyorlar. Ve ona uygun, daha fazla üretim içeren politikalar geliştiriyorlar. Açığını, eksiğini kapatmakla yetinmiyor, bir de fazlaya, artıya geçiyorlar.

Sonrada gelip, bizim gibi açık veren ülkelere borç verip, “Sizde ne bahtsızsınız, hep bu fosil enerji yokluğu yüzünden oluyor bunlar” deyip kendine borçlandırıyorlar.

Ayrıca bu enerji açığımızı dillendirenlerin atladığı ve hiç konuşmadığı çok önemli bir detay var; Genç istihdamı... 

Evet doğrudur fosil enerji açığımız 80,5 milyar dolara çıkmıştır. Ama “Enerji açığı” olarak konuyu ele alınca, eksik açıklanmıştır.

Bugün yaklaşık 13 milyon 15-24 yaş arası genç nüfusumuz var. Bu yaş grubunda iş gücüne katılma oranı %42... Yani 5,5 milyon gencimiz iş bulabilmiş... İşte bu geri kalan gençlerimiz var ya!.. Hani ne eğitimde ne de istihdamda bulunamayan o 7,5 milyon gencimizin enerjisi ne olacak?.. 

İşte en büyük, hatta ucu bucağı açık kayıp budur. 

Bu gençlerimize, yapacağımız gelişimci, ilerici politikalar ile onları çalıştırabilsek, gençliklerini, enerjilerini boşa akıtmazsak neler olur neler... Yılda en karamsar ihtimalle kişi başı 20 bin dolar ülkeye katkı sağlatabilsek bile, 150 milyar dolar ülkemize katkı anlamına gelir. Ki bu gençlerin içinden eminim ki çok çok daha fazla ülkeye katkı sağlayacak, aklı selim proje, marka çıkartacaklar olur.

İşte enerji açığı tam olarak böyle hesaplanmalıdır.

Topraklarımızda madden kıymetli, manen kıymetsiz fosil enerji çıkmayabilir. Ama topraklarımızda diğer milletlerin arayıpta bulamadığı, hem manen hem madden kıymetli insan enerjimiz fazlasıyla mevcuttur.

Dünya’da bulunan en kıymetli enerjiyi yaklaşıkta olsa hesaplamadan, enerji açığı açıklamaları yavan kalır...

Bugün toplam çalışan sayımız 31 milyondur... 

67 milyon nüfusu olan Fransa’nın 45 milyon çalışanı var. 83 milyon nüfusu olan Almanya’nın 17 milyon emeklisi, 55 milyon çalışanı var... Kalan 10 milyon ise 15 yaş altı çocuk... Neredeyse nüfuslarının tamamına iş imkânı sunabilmişler. Manen kıymetli enerji boşa akıtmıyor, israf etmiyorlar.

Politikacıları tüm ülkeyi üretimin, gelişimin içine katmayı beceren politikalar geliştirebilmiş... Ve bu sayede madden kıymetli fosil enerji varmış yokmuş umurları bile değil... 

85 milyon nüfusumuz var. Nüfusumuzun 14 milyonu 60 yaş üstü ve emekli, 31 milyonda çalışanımız var. 17 milyon ise 15 yaş altı çocuk... Geriye kalıyor 23 milyon insan... 

Hemde en verimli çağında olan 16 – 59 yaş arası 23 milyon insan... 

Bu en verimli çağında olan 23 milyon insanımıza iş imkânı sağlayabilsek, hatta kötü senaryo ile kiloda ağır pahada hafif üretim bile yaptırabilsek, yılda en az 20’şer bin dolar ülkeye değer kattıkları varsaysak bile... Tamı tamına 460 milyar dolar katkı demektir. Şaka değil en kaba hesapla bile 460 milyar dolar... 

Hele bir de bunu tamamen kendi yerli kaynaklarımız ile üretim yapabileceğimiz politikalar geliştirebildiysek, hızlıca dış borçlarımızı kapatma imkânı buluruz. Artık Rusya’nın, Hollanda’nın, Almanya’nın, Belçika’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin, Katar’ın, Çin’in, Suudi Arabistan’ın kapısında “Borçlarımızı yapılandırabilir miyiz?” diye başımız önde beklememize gerek kalmaz. 

Denk bütçe dediğin denk olur... Bu sayede devasa açıkla kapanan bütçemizde denk olmayı başaracaktır. Mevcut bütçe açığımız yüzünden harçlara, cezalara, motorlu taşıt, emlak, tüketim vergilerine 2 – 3 kat zamma gerek kalmaz. 

Bırakalım artık arkadaşım! Her ekonomi açıklamasında fosil enerjiyi dertlenmeyi... Boşa akan, canım ve o her şeyden değerli insan enerjimize odaklanalım... 

Enerji dediğin sadece çalışarak ışıldar. Enerji dediğin bir forma dönüştürülebilirse geleceği aydınlatır. Politikalarımız yüzünden, kutsal enerjiler uzun süre bir köşede, kahvede karartılamaz. 

İktadır için marifet; Her bir enerjiyi aydınlığa, ışığa çevirebilmektir. 

Bize de düşen; Zamanla yedek bile kalsak, kendimizi o formayı giymek için son nefese kadar hazır tutmaktır...