İSTANBUL

Hilton İstanbul Bomonti Otel'de gerçekleşen konferansta konuşan Ferzan Özpetek, çok heyecanlı olduğunu belirterek, "Yaptığım her şeyde yapamam diye başlıyorum, heyecan duyuyorum. Bir sete gittiğim zaman da böyle. Mesela hayatım boyunca sadece bir gün Kutsal Yürek'e kendimden çok emin bir şekilde gittim, o da en kötü gün oldu" diye konuştu.

Özpetek, İtalya'da sevilen bir yönetmen ve yazar olmasına dikkati çekerek, şunları aktardı:

"Çünkü hayatın bütün noktalarına aynı şekilde bakıyoruz. Yönetmen yok, yazar yok ortada, ikisinin karışımı, seyirciyle birleşen bir şey oluyor. Çünkü hakikaten çok güzel bir ülke İtalya. 'Özpetekyano' diye bir deyim üretmişler, benim hoşuma gidiyor bunu duyduğum zaman, eskiden 'niye öyle diyorlar?' derdim. Bir masa kurulduğu zaman mutlaka 'Özpetekyano' oluyor. Bir müzik oluyor, bir renk oluyor. Şöyle şeyler yazıyorlar, 'dün akşam Özpetekyan bir yerdeydik, masa öyleydi, renkler vardı' falan gibi. Anlattığın dünya değişik bir dünya olduğu zaman, yani özel işleri olduğu zaman, müziği özel olduğu zaman o ilgi çekiyor."

Özpetek: "Bize geriye kalan özel hayatımız olacak"

Yönetmen Ferzan Özpetek, "hayatı provasız yaşadığını" dile getirerek, oyuncu seçimlerinde de, görüşme yaptığı oyuncudan senaryoyu canlandırmasını istemediğini kaydetti.

Özpetek, oyunculara küstüğü zamanlar da olduğunu aktararak, şu anısını paylaştı:

"Bir kere Stefano'nun (Accorsi) çocuğu olacak Paris'te. Gong sahnesinde bu, çalan telefonuna cevap verdi. Ben de 'Ne oluyor?' gibi bir hareket yaptım o da eliyle bana dur anlamında hareket yaptı, çünkü çok heyecanlı, çocuk doğdu sanıyor. Ben çok sinirlendim, çünkü herkesin içinde bana eli ile dur hareketi yapması hoşuma gitmedi. Sonra geldi özür diledi açıkladı ama ertesi gün bu sahneyi çekecektik, ben dedim ki o sahneyi onbeş gün sonraya atalım. Niye dediler, çünkü ben amatörüm, profesyonel değilim, soğuk bir şekilde bakamam, o geçsin, ondan sonra dedim."

Yönetmen Özpetek, kendisine güzel şeyler söylendiği zaman "bana mı söylüyor, başkasına mı söylüyor" düşüncesini taşıdığını söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu duygu bende hep kalıyor. Bunun kalması güzel ama, iyi bir şey. Mesela uçağa biniyorum, hostesler gelip resim çektirmek istiyor içimden hep diyorum ki 'bak bir gün bunlar olmayacak, geçecek şeyler bunlar'. Ben yıllardır ne starlar gördüm... Bunu bilmek güzel bir şey, çünkü bize geriye kalan ilişkilerimiz, özel hayatımız olacak."

İtalya'da basılan "Sen Benim Hayatımsın" kitabının, İtalya'da geçirdiği 39 yılına bir armağan olduğunu ifade eden Özpetek, 50 yaşına girdikten sonra hayatına dair düşünmeye başladığını söyledi.

Ferzan Özpetek, "Her gün hayatımdan fiziken çıkmış kişileri düşünüyorum mesela. Hep onların özlemiyle yaşıyorum. Bazen çok zor şeyler oluyor, 'iyi ki yoksun' diyorum. Bambaşka bir şey geliyor kafaya. Elli yaşıma bastığım zaman dedim ki bundan yirmi yıl önce otuzdun, yirmi yıl sonra yetmiş olacaksın, bir şeyler değişiyor yani" sözleriyle duygularını aktardı.

"Yeni filmim İstanbul'u anlatacak"

Yeni filminin bir İstanbul filmi olacağını paylaşan Özpetek, film hakkında şunları anlattı:

"Film beni çok heyecanlandırıyor çünkü İtalyanlara İstanbul'u anlatacak. İstanbul'u merak eden bir sürü insan var orada. Mesela 'Hamam' filmini yaptığım zaman İstanbul'u hiç görmeyen insanlar çok beğenmişti. Bu beni heyecanlandırıyor çünkü tamamıyla ilk defa Türkiye olacak. İstanbul bana göre dünyanın en iyi markası. Ama Roma ile İstanbul'un da çok iyi bir ilişkisi var. Bir eleştirmenin yazdığı çok güzel bir şey vardı, 'Roma İmparatorluğu Doğu başkentinde doğmuş, Batı başkentinde yaşıyor' diye. Çok hoşuma gitmişti bu."

Yönetmen Özpetek, yeni filminin oyuncularının belirlendiğini ve Türk sinema oyuncusu Tuba Büyüküstün'ün yanı sıra sürpriz bir erkek Türk oyuncunun da filminde rol alacağını sözlerine ekledi.

Konferansta konuşan yazar Ayşe Arman da, Ferzan Özpetek'in bir "deha" olduğunu söyleyerek, şunları belirtti:

"Her ne kadar Ferzan Özpetek bunu kabul etmese de onun gibi başka bir örnek yok. Türkiye'de doğan, 17 yaşında Avrupa'ya giden, İtalya gibi estetiğin ve sanatın tavan yaptığı bir yerde kendini kabul ettiren biri o. Onunla Roma'da yürümeye imkan yok, adam bir opera yapıyor o da olay oluyor. Ne yapsa öyle oluyor, o kadar çok tanınıyor, seviliyor ama hava da basmıyor ve egodan da ölmüyor, bir de biraz mahcup."

Arman, dinleyicilere Özpetek'in yazdığı "Sen Benim Hayatımsın" kitabının imza gününe İtalya'da bin 200 kişinin katıldığı bilgisini aktardı.

Lider konferans kuruluşu Yürekli tarafından 16 yıldır düzenlenen MARKA 2015 Konferansı'na bu yıl 46 konuşmacı katıldı.