Merhaba Neslihan Hanım, illüstrasyon çalışmalarınızla göz kamaştırıyorsunuz. Resim ve grafik tasarıma duyduğunuz ilgi nasıl başladı?


Merhaba Gizem Hanım, öncelikle çok teşekkür ederim. Beğenmenize çok sevindim. Aslında klişe anlatımlardan pek hoşlanmasam da, resme ilgi duyan herkesin hikayesi az çok birbirine benziyor. Benim öyküm de 5-6 yaşlarımdayken, babamın her akşam işten eve geldiğinde bana boya veya resim malzemesi aldığı o mutlu zamanlarımla başladı. Birlikte oturup resim yaptığımızı hatırlıyorum.


Grafik tasarım ile tanışmam ise daha geç dönemlere, meslek seçimi yapmaya çalıştığımız üniversite sınavı öncesi yıllarıma dayanıyor. Çok eğlenceli bir seçim yaptığımı düşünüyorum. 2004 Hacettepe Üniversitesi GSF Grafik Bölümü mezunuyum ve profesyonel meslek hayatıma 14 yıldır Grafik Tasarımcı/ Sanat yönetmeni olarak devam ettim. Son 1 senedir de ajans ortamından biraz uzaklaşarak evden çalışmaya başladım ve ağırlıklı olarak çizime yöneldiğimi söyleyebiliriz.


İllüstrasyon resim nedir? Bilmeyenler için anlatır mısınız?


İllüstrasyon, çok kısa bir şekilde özetleyecek olursak yazılı bir anlatımın çizimle desteklenmesidir. Mesela bir kitapta anlatılan öykü, eğer bir resimleme ile süslendiyse, anlatılan konuyu çizilen görsel doğrultusunda kafamızda kurgulamaya başlarız. Yani illüstratör okuyucunun hayal dünyasına şekil verir. Genel tanım bu şekilde olsa da, kimi zaman bir illüstrasyon tek başına hiç bir kelimeye ihtiyaç duymadan çok şey anlatabilir.


Kara kalem veya farklı boya çeşitlerine de ilginiz var mı?


Tabii ki. Yolu güzelsanatlardan geçen herkes, önce karakalemde ustalaşmak zorundadır. Karakalem (özellikle desen, yani insan figürü çizimi)bütün güzelsanatlar fakültesi giriş sınavlarının temelidir. Tüm boya çeşitlerinin ayrı bir tadı vardır ve dönem dönem hepsiyle çalıştım.


Ankara'da yaşıyorsunuz. Doğduğunuzdan beri hiç ayrılmadınız mı? İstanbul'da bir hayat düşünmüyor musunuz? 


Aslında 2007-2011 yılları arasında İstanbul’da yaşadım. Normalde doğma büyüme Ankara’lıyım ve dönüşüm yine Ankara oldu. Ben şehir insanı olmaktan ziyade insan insanıyım. Mutlu olduğum yerde yaşamayı tercih ediyorum. Bugün Ankara olur, yarın bir başka şehir. İstanbul, insanı sanatla buluşma olanakları açısından besliyor evet ama,dijital çağda sanata ulaşmak artık eskisi kadar zor değil. Kaynağa nasıl ulaşacağınızı bilmeniz, bu alandaki hedeflerinizi doğru belirlemeniz ve heyecanınızı yitirmemeniz de sizi yeterince besler ve bir metropolde yaşamaya ihtiyacınız kalmaz.


Sosyal Medya üzerinden sipariş alıyorsunuzdur.Bu daha çok hangi tür resimler için oluyor? Sadece illüstrasyon mu?


Çizimlerim son zamanlarda sosyal medya aracılığıyla almış olduğum siparişlerden ibaret gibi görünüyor olabilir ama kafamda bir taraftan ilerleyen projeler ve karma sergi hazırlıkları da perde arkasında devam ediyor.Bir çocuk kitabı yazmaya başladım. Çizimleri de bana ait olacak. Mühür Kitaplığı adlı yayın evi için bir kaç çocuk kitabı resimlemesi de yapıyorum. Sosyal medya da daha çok ön planda olan çalışmalarım ise aile çizimleri veya davetiye çizimleri oluyor.


Art nouveau çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?


Art Nouveau akımı 19.yüzyıl sonunda sanayi devrimi sonrası tekdüzeleşen ve insan üretiminden uzaklaşarak soğuk birer materyale dönüşen üretim şekillerine tepki olarak doğmuştur. Bunun sonucunda insan ve el emeği arasına giren makineyi eleştiren bir fikir ortaya çıkmıştır. Özellikle doğayı, bitkilerin kıvrımlarını, çiçekleri ve el emeğini üretimin her alanına yansıtarak, mimariden endüstriyel ürünlere ve özellikle sanata büyük kazanımlar sağlamış bir akım olup 20.yüzyıl başlarında da önemli ölçüde yer almıştır. Fikir öncüsü William Morris olsa da, Art Nouveau denince akla gelen ilk isim Alphonse Mucha’dır. 2013 yılında Prag’a yaptığım ziyaret sonrası neredeyse tüm eserleriyle yakından tanışmamla birlikte kullandığı kadın figürlerine duyduğum hayranlık, bazı özel çalışmalarımda kendisini gösterir.


Çizimlerinizi doğal ortamlarda, doğal olarak mı yapıyorsunuz? Sadece istediğiniz için bir parkta otururken veya bir cafe de kahvenizi yudumlarken gördüğünüz bir kareyi ölümsüzleştirir misiniz?


Çizimlerimi her yerde yapıyorum fakat gelişen teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanmamak elde değil. Son zamanlarda iPadArt olarak da tanımlanan dijital sanatın nimetlerinden faydalanıyorum. Yani kağıt yerine boş bir dijital sayfa, fırça yerine ise Apple Pencil kullanıyorum. En çok karşılaştığım sorulardan biri de bu işlerin hangi uygulama ile yapıldığı sorusudur.Yani, galiba konudan biraz uzak bir kesim tarafından, bu çizimleri bir uygulama ile tek bir tuşa basarak yaptığım algısı oluşmuş ama benim çalışmalarımın her biri en az 2-3 saat sürüyor ve son derece özen isteyen bir çaba gerektiriyor.


Bahsettiğiniz özel karelerin çizimlerini zamanında bolca yaptığım için artık çalışmalarımda daha çok hayal dünyamın manzaralarından yararlanmayı tercih ediyorum.


Bu dalda kazandığınız başarılar var mı? Grafik tasarımla ilgili ödülleriniz var mı?


İllüstrasyon alanında,büyük bir defter firmasının açtığı illüstrasyon yarışmasında 2003 yılında almış olduğum bir birincilik ödülüm var. Grafik tasarım ise gerek fikir gerekse görsel tasarım açısından bir ekip işidir ve kimse bir ödülü tek başına sahiplenemez.


Yaptığınız çalışma üzerine fiyatlarınızı nasıl şekillendiriyorsunuz?


Portre çalışmalarında genelde çizilecek kişi sayısına göre fiyat veriyorum. İki kişilik bir aile için ayrı, beş kişilik aileleri farklı fiyata çiziyorum. Art Nouveau konsepti veya davetiye çizimleri için de farklı fiyatlandırmalar var.


Özellikle ünlüler tasarım için sizinle irtibata geçerler mi?


Sevdiğim sanatçıları çizmek benim için onlarla aramda kurduğum köprüler gibi. Hiç bir beklenti olmaksızın keyifle çiziyorum.Evet bir kaç ünlü sima bana ulaşıp çizimlerimi çok beğendiklerini ifade ettiler.Ben de hemen çizdim tabii.Çerçeveli gönderdiğim çizimlerim sayesinde sanki evlerinde bir köşem varmış gibi geliyor.


Kariyerinizi hep grafik tasarım üzerine mi düşünüyorsunuz?


Aslında 14 yıldır tüm kariyerimi neredeyse Grafik Tasarım üzerine inşa ettim.Fakat 2017 den itibaren bu alandaki tüm birikimimi bir süreliğine rafa kaldırdım.Zamanımı tamamen çizime ayırmış durumdayım.Mesleki deformasyonlarımdan kurtulmaya, birikmiş stres kaynaklarımdan arınmaya çalışıyorum. Kendimi renklerin sınırsız dünyasına bıraktım. Artık sadece üretmek ve arkama hiç bakmamak istiyorum. Buradan da anlaşılıyor ki, sürekli talebe dayalı bir üretim, bir süre sonra memnuniyetsizlikleri de yanında getiriyor. Hobisini işe dönüştürmek veya hayallerinin peşinden gitmek dediklerinde gülerdim hep. Öyle iş mi olur canım derdim. Gayet de oluyormuş. İşte ben buyum dediğiniz noktada teşekkürler ve tebrikler de peşinizden gelmeye başlıyor.


Sanat yönetmeni olarak da görev yapmışsınız. Film veya dizi olarak mı?


Sanat yönetmenliği denince akla ilk olarak sinemave televizyon dünyası geliyor. Ben ajanslarda reklam projelerinde yer aldım daha çok.


Çalışmadığınız zamanlarda kendinizi mutlu etmek için neler yaparsınız?


Şu an evden çalıştığım için aslında eskiye nazaran daha fazla iş yapıyorum. İnsan farkında olmadan ve hiç yorulmadan,çizdiği bir resmin başında daha uzun saatler geçiriyor. O yüzden kendime hafta içi en az bir günü kafe veya açık alan çalışma günü ilan ettim. Hani masabaşı çalışan beyaz yakalıların hep özendiği “şimdi kahvemizi alsak bir kafede çalışsak ne güzel olur” dediği şeyi yapıyorum.


Bu arada kalan zamanlarımda bolca kedi seviyorum.Ben tam bir kedi insanıymışım meğer. Onların sağladığı huzuru çok az insan sağlayabiliyor.


Sosyal sorumluluk projelerinde yer almayı, bu konuda Türk toplumunun kanayan yaralarını ele alarak çalışmalarınızı sergilemeyi düşünüyor musunuz?


Evet, bu konuda kendi kendime döndürmeye çalıştığım bir sistem var aslında. Kemoterapi görmeye başlayan ve bu süreçte güzelliğini, saçları ve kirpikleriyle birlikte kaybettiğini düşünen bazı kişileri çizdim mesela. Kanserle mücadele sürecinde moral desteğinin öneminin hepimiz farkındayız. Benim elimden gelen nedir diye düşündüğümde, yapabileceğim nacizane katkının bu olduğunu farkettim. Dolayısıyla karşı taraf çizimimi beğenip paylaştığındaysa yeni bir döngü oluştu. Bu vesile ile aldığım ücretli siparişlerin gelirini de sokak hayvanlarının beslenmesi ve tedavisinde kullanmaya başladım. Birini mutlu et, diğerini doyur mantığında bir hareket yani. Bu arada ruhunu en çok besleyen de ben oldum tabii.


Seçici davrandığınız konular olur mu? Grafik tasarım olarak yapmayı tercih etmediğiniz bir fotoğraf sitili var mı?


Aslında böyle bir durumla karşılaşmadım henüz.


Çalışmalarınızı severek takip ediyorum ve bu güzel tasarımlar için sizi tebrik ediyorum.Sanat adına güzel çalışmalar yapan biri olarak Türkiye'de yapılan sanatsal faaliyetleri nasıl buluyorsunuz? 


Benim için en başından beri her zaman bir beslenme aracı ve kendime yaptığım bir yolculuktu sanat üretmek ve sanatı izlemek. Aslında var olup biteni değerlendirip, ölçüp tartmak ve bunun analizleriyle uğraşmak yerine, bendeki izlerini takip edip bunu üretime dönüştürmeyi tercih etmek daha yapıcı ve geliştirici bir yöntem olmuştur benim için.Elbette her zaman azdır sanat ve ona verilen değer. Kendi alanımda takip ettiğim çok değerli illüstratörler var. Her birinden ayrı ayrı etkilenip kendimde yansımasını gördüğüm büyük ustalar olduğu gibi yeni nesil illüstratörler de çok başarılı. Mesela bir Benjamin Lacombe.Çizdiği kitapları inceleseniz ne muhteşem bir yetenekten bahsettiğimi anlardınız. İnsanın etkilenmemesi mümkün değil.


Eskiden fotoğraf için insanlar elinde makinelerle dolaşırdı.Şimdi çekmeyi bilen bilmeyen herkes cep telefonlarıyla her kareyi ölümsüzleştiriyor.Artık sadece dijitalleşen fotoğraflar için ne söylemek istersiniz?


İyi olan, her zaman o yüzbinlerce çöpün arasından sıyrılıp ışığıyla bize ulaşır.Kimi zaman günlük tutmak yerine fotoğrafa başvuruyoruz evet. Belki de iyi olanın kıymeti, kötüyü görünce daha çok biliniyordur. Herkesin fotoğraf çekme lüksü olduğu gibi, diğer herkesin de o fotoğraflara bakmama hakkı vardır.

Editör: TE Bilisim