Saygıdeğer okurlarım, bu yazımda sizler ile bazen masum bazen tehlikeli bir belirti olan çarpıntı ile ilgili bazıilginç bilgileri paylaşmak istiyorum.

Saygıdeğer okurlarım, bu yazımda sizler ile bazen masum bazen tehlikeli bir belirti olan çarpıntı ile ilgili bazıilginç bilgileri paylaşmak istiyorum. Ancak bu çarpıntıya neden olan yaklaşık 300 gram ağırlığındaki muhteşem et parçası (!) yani kalbimiz hakkında birkaç küçük bilgiyi sizler ile paylaşmak istiyorum. Evet, temel görevi kanı vücuda pompalamak olan muhteşem organımız, metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan artık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gibi işlevlere de sahiptir. Bu organımız damar sistemi içerisinde motor görevi yapmaktadır. Kalp insanda dakikada 60-80 çarpma arasında değişen bir hızla dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanıvücuda pompalar. Yetişkin bir kadında ortalama ağırlığı 200-280 gram, yetişkin bir erkekte ise 250-390 gram ağırlığındadır. Kısaca ifade etmek gerekirse Her kişinin kalbi kendi yumruğu büyüklüğündedir diyebiliriz.
Günümüzde çok sık şikâyet konusu olan çarpıntı hissi bazen sadece huzursuzluk yaratan bir his olarak kalmakta, bazen de ciddi ve ölümle sonuçlanabilecek vakaların habercisi olabilmektedir. Panik atak, egzersiz, stres, korku, endişe, yüksek ateş, kafein, nikotin, alkol, kokain, bazı diyet hapları gibi uyarıcılar, tiroid bezinin fazla çalışması, derin nefes alıp verme, kandaki oksijenin düşmesi, tiroid, astım, hipertansiyon, grip, depresyon, ritim düzenleyici ilaçların bir bölümü, kalp problemi olanlar ve anemi gibi durumlar önemli oranda çarpıntının nedeni olabilmektedir.
Bilinen odur ki, normalde kişinin kalp atışları istirahatte dakikada 60 ile 100 arasında düzenli olarak atmakta, sabit tek bir değer ifade edilmemektedir. Düzenli spor yapanlarda, ritm yavaşlatıcı ilaç kullananlarda dakikada 50 atıma kadar şikâyet eşlik etmediği sürece normal kabul edilebilir. Kalbin hızlanması (taşikardi), yavaşlaması (bradikardi), düzensiz atması (aritmi) yüksek tansiyonda olduğu gibi sert vurması ve psikolojik olmak üzere farklı nedenlerle çarpıntı ortaya çıkabilmektedir. Genellikle çarpıntı ciddi sorunlar yaratmamakta, ancak bilinen bir kalp damar veya kapak hastalığı varsa, kalp hastalığı için risk faktörleri taşıyorsa, kan tuzlarında bozukluk olabileceği düşünülüyorsa çarpıntının böyle durumlarda ciddi sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. Özellikle bayılma hissi, bilinç kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, aşırı terlemeyle birlikteyse mutlaka acil sağlık yardımına ihtiyaç vardır. Her 7 hastanın 1’inde neden bulunamamaktadır.
Özellikle kişinin çarpıntıyla neyi hissettiği; nasıl ve ne zaman başlayıp bittiği, süresi, baş dönmesi, göğüs ağrısı, bayılma gibi ekşikâyeti olup olmadığı; başka hastalıkları, kullandığı ilaçlar, alışkanlıkları anemnez olarak alınmalıdır. Çarpıntı başladığı andaki nabız, ateş, tansiyon değerleri kaydedilmelidir. Çarpıntı hissedilen dönemde çekilen elektrokardiyografi çok değerli bilgiler içermektedir. Genellikle doktora başvurulduğu zaman muhtemelen çarpıntı geçmiş olmaktadır. Her gün tekrarlayan bir şikâyet ise 24 saat boyunca tüm kalp atımlarını kaydeden ritim holter cihazıyla kişinin günlük işlerini aksatmadan ritim bozukluğu olup olmadığı anlaşılabilir. Daha seyrek ve kısa süreli şikâyetlerde olay kaydedicilerle sadece çarpıntı sırasında kısa süreli kayıt almak mümkün olmaktadır. Nedene yönelik ekokardiyografi, efor testi, magnetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT), koroner anjiyografi ve elektrofizyolojik gibi metotlar da istendiğinde hastalara uygulanabilmektedir.
Uygulanacak çarpıntı tedavisi öncelikle nedene yönelik olmalıdır. Kansızlık, tiroid hastalığı, kan tuzlarında bozukluk gibi nedenler söz konusuysa düzeltilmelidir. Tedavi şikâyetleri ortadan kaldıracak, hayati tehlike varsa bunlardan koruyacak, günlük yaşantısınıetkilemeyecek şekilde planlanmakta, gerektiğinde hekim tarafından ritim düzenleyici ilaçların kullanılması, kalıcı kalp pili veya ritim düzenleyici cihazların takılması, hatta cerrahi girişimler önerilebilir. Şayet bir hastalığımız yoksa, çay, kahve, sigara, alkol, kokain, çikolata, kola ve ilaç gibi uyarıcı özelliğe sahip alışkanlıklarınızdan uzak durun. Dengeli ve yağ içeriği düşük beslenin. Aşırı kiloluysanız diyetisyen kontrolünde kilo vermeye gayret edin. Bilinçli ve düzenli egzersiz yapın. Stresinizi kontrol altına alın. Uykunuzun düzenli olmasına dikkat edin. Kan basıncınızı,  kolesterol ve şekerinizi kontrol altında tutun. Hekim tarafından ön görülen ritim düzenleyici ilaçların düzenli kullanılması ve doktora danışmadan kesilmemesi gerekmektedir.
Kalbinizin tüm güzellikler için çarpmasını diliyor, saygılar sunuyorum.