Kalp, istirahatte dakikada 60-80 kez tüm vücuda kan pompalayan güçlü bir pompadır. Aynı zamanda kalp anne karnında vücudumuzda oluşurken ilk organdır. İnsanı yaşatan, hayatla arasında bağ kuran, hisseden, acıyan, kırılan, yaralanan, sızlayan ve seven; sevdikçe büyüyen organımız.



Neden aşk akla denince akla kalp gelir. Aslında siz bilimsel bir gerçek söylemem gerekirse aşkın kalp ile  bir simge haline gelmesinin bir nedeni yoktur. Tıpkı diğer bütün hislerimiz, duygularımız ve düşüncelerimiz gibi aşk da, beyinde başlayan ve beyinde biten bir olgudur. Bu Eros’un attığı okla, bizim hislerimizi yerleştirdiğimiz yer olan kalbe bağlılığımızdır.



Aşık oldun mu kalbe yüzlerce kelebeğin kanadı sığar. Orada çırpındıkça çırpınır. Sonra artık kalbinize aldığınız kişi oraya sığmamaya başlar ve sizin kalbiniz kanar. İçinizdeki kırıkları toplamak kolay olsa bile tekrar o parçaları birleştirmek zordur. Kalp, bizi yaşama bağlayan organ olduğu için onu aşkla bağdaştırırız; çünkü sevgi de insanı yaşama bağlayan en güçlü duygudur.



Bu Eylül’ün son haftası ( Son Pazar’ı) Dünya Kalp günüymüş. Bu yüzden kalbinizi sevin. Bir tek bugün değil, her gün sevin. Siz kalbinizi sevdikçe kalbimizde yaşattıklarınızı da seveceksiniz.



Kalp kendisine giren aşka mekan olmuştur. Eğer kalbinizi severseniz, o da size hep sevebileceğiniz birini hediye eder; yol arkadaşınızı... Yoksa kalp kendini bir tek ağrısından belli eder. Sabahattin Ali’nin de dediği gibi l “ Bir kalp gösterir misin bu ateşte yanmamış” ve unutmayın kalbiniz bir tek duygulara gebedir. Onu uslandıran şey , sevgidir mantık değil. Eğer kalp düşünebilseydi atmaktan vazgeçerdi. Hepinizin Dünya Kalp Haftası kutlu olsun.