Bir denizcinin gözüyle kanal İstanbul’a dair sorular ve cevaplar: Bazı boğaz ve dar kanallarda zaman zaman 12 mile ulaşan akıntıya karşı nasıl gidersiniz? Sert bir fırtınaya karşı akan akıntı en tehlikeli dalga formunu oluşturur. Mesela Afrika’nın Güney Doğu sahillerindeki hâkim rüzgâra karşı akan “Agulhas”  zaman zaman gemileri bile devirmiştir. Akıntıların birkaç farklı oluşum biçimi vardır ama en temel akıntı, farklı yükseklikteki suların hareketi ile oluşmaktadır. Gelgitte bir nevi yükseklik farkı oluşturduğundan değişimleri sırasında akıntı oluşturmaktadır. Yükseklik farkı arttıkça doğal olarak akıntı hızı da artmaktadır.

Ülkemizde pek görünmeyen bu akıntıların en belirgin istisnası Çanakkale ve İstanbul boğazlarındadır. Bunun sebebi Karadeniz’in içine akan dereler ve yağan yağmurlar nedeniyle Karadeniz’in  Marmara ve Ege’den yüksek olmasıdır. Boğazın altından Karadeniz’e akan hafif bir akıntı vardır ama bunun sebebi yükseklik farkı değildir. Yoğunluk akıntısı dediğimiz bu akıntı Marmara’nın daha ağır olan tuzlu suyunun, Karadeniz’de bulunan daha hafif tatlı suyuna doğru akmasıdır. Yani suyla zeytinyağını karıştırdığınızda yağın su üzerine çıkması gibidir.

Mesela bir deneyle Karadeniz Marmara ve Ege denizine benzeyen bir tank yapsınlar. Yapay olarak da hem Çanakkale hem de İstanbul boğazını temsilen bir nevi kanalla bu tankları yararak birleştirsinler. İçine su koyduklarında boğazları temsil eden yerde herhangi bir su akıntısı gözlemlenmeyecektir. Ancak Karadeniz’i temsil eden hacime  yavaş yavaş su dökerlerse boğazları temsil eden yarıklardaki su, Ege denizini temsil eden bölgeye doğru akacaktır.  İşte boğazlardaki yüzey akıntısının en temel oluşum mantığı  budur. Yaptığınız modele İstanbul’da yapılacağı söylenen kanal İstanbul’a benzer boğaza göre daha dar ve sığ bir yarık eklediğinizde şüphesiz burada da temsili Egeye doğru akan bir akıntı oluşacaktır.

2 adet ahşap parçasını hem kanal İstanbul hem de İstanbul boğazını temsil eden yarıklara yerleştirdiğinizde Kanal İstanbul u temsil eden yarıktaki ahşap parçasının diğerine göre daha hızlı olacağını göreceksiniz.  Bunun sebebi şüphesiz sıkıştırılmış hacimlerdeki akıntı hızının daha geniş bölgelerdeki akıntıya göre daha fazla olması gerçeğidir. Yerçekimi var oldukça bu böylede devam edecektir. Sert kuzey rüzgârları ve zaman zaman artacak (gelgit, yağışlar vs. nedeniyle) deniz yükseklikleri sebebiyle boğazların bazı bölgelerindeki akıntı 7 mile kadar ulaşmaktadır.  Eğer Kanal İstanbul bahsedildiği gibi yapılırsa burada oluşacak akıntı bazı koşullarda 10 knts bulacaktır. 

Bu devasa akıntı içinde boyu 250 metre olan bir tankerin dümen dinlemesi için en az 5 mil hızla güneye doğru gittiği düşünelim. En küçük bir hatada toplam 15 mille genişliği 250 metre olan bir kanalda kazasız belasız gemi trafiği nasıl düzenlenecektir? Bir sorun olduğunda zemini beton olan kanala nasıl demir tutturulacaktır? 10 metrelik bir tekne bile tam yol tornistan vurulduğunda bile birkaç tekne boyu gittikten sonra ancak durabilmektedir. Binlerce tonluk tanker zaten tam yol tornistan vuramaz şaft dahi tüm ekipman zarar görür, vursa bile akıntısız ortamda bile binlerce metre duramaz.

(Devam edecek)