Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TOBB Ekonomi Şurası’nda yapmış olduğu konuşma ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların çok geris

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TOBB Ekonomi Şurası’nda yapmış olduğu konuşma ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların çok gerisinde idi. Yeni yönetim sistemi gereğince hükümetinde başı olan Sayın Cumhurbaşkan'ından milletin içinde bulunduğu ağır ekonomik şartların iyileştirilmesine dair atılacak net adımlara dair açıklamalar beklenir iken konuşmanın büyük bölümü Osmanlı'dan devralınan ekonomi kültürümüz ve İslami bilim adamları, terörle mücadele ve diğer alışıla gelmiş propaganda konuları vardı. Dinleyen iş adamlarının bazılarının bile suratında biz bunları dinlemeye gelmedik ifadesi var idi.
Ekonominin mevcut durumuna dair söylenenlerin ilkinde yalnızca tribünlere oynamaya yönelik bir açıklama idi. Marketlerin ekonomik krizi bahane ederek fiyat artışlarına gittiği zaten herkesçe malum. Bunun önüne geçileceğine dair açıklamanın ilgili bakanlıkça yapılması yeterli iken konuşmanın içine halka hoşlarına gidecek bir şey söyleme lazım anlayışı ile konulduğu ortada. Ancak halkın her kesiminin TV'lerde de açıka beyan ettiğ üzeri tüm satış noktalarında gıda ve diğer tüm ürünler zamlandıkça zamlanıyor. Doğalğaz, elektrik ve su faturalarınındaki zamalarla ödemeyez hale gelip kışın ortasında doğalgazı, elektriği, suyu kesilenlerin sayısı artıyor. Banka kredi kartları için yapılandırma yeterli değil, tüketici kredileri taksitlerini ödeyemeyenler banka hukuk bürolarının haciz baskısı altında.İşsizlik artış gösteriyor. İflas eden işletmeler artıyor. İşyerleri maaş ödemelerinde ciddi sıkıntılar yaşıyor.Yalnızca marketlerdeki fiyatlar değil genel anlamı ile vatandalarmızı rahatlatıcı uygulamalara gidlmesi elzem durumdadır.
Konuşmanın diğer kısmında ise bizi ekonomik olarak yıkmakla tehdit eden bir ülke ile karşılıklı ticaret hacminin yükseltilmesinden bahsetti. Üstelikte bunu bizi bizzat tehdit eden ABD başkanının ağzından anlattı. Nerede ise ABD başkanına övgüler düzecek şekilde idi konuşması. Sayın Cumhurbaşkan'ımız her konuşmasında siz tek parti dönemini bilemezsiniz diye başlar ve bu dönemde siyasi ve dini baskılardan bahsederek ağır şekilde eleştirir. Ama o dönemin ekonomik başarılarını ağzına dahi almaz. Bu arada eleştirilerini sanki ülkeyi tek parti döneminden devralmış gibi yapar hep. Yanlızca Gazi.Atatürk döneminde savaşta yıkıma uğramış ve bütün kaynakları insan gücüde dahil tükenme noktasına gelmiş bir ülkede 15 yılda uçak farikası da dahil 46 önemli fabrika ve işletme kuruldu. En sonuncularını da AKP kendi iktidarı döneminde sattılar. Aynı zamanda ülke baştan aşağı hiç bir iktidar tarafından yapılamayan uzunlukta bir demiryolu ağı ile örüldü. Bütün bunlar Osmanlı'dan kalan dış borç ödemesine rağmen dışarıdan borç alınmadan, siyasi veya ekonomik taviz vermeden ve daima bütçe fazla vererek gerçekleştirildi.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'mızın daha önce ki ekonomik ve ticari kriz döneminde işadamlarının farklı pazarlar bulmalarından bahsederken iş adamlarımıza aynı çağrıyı yapmak yerine ülke ekonomisini bizi ekonomik olarak tehdit eden bir ülkeye bağladı. ABD'nin kaşıkla verip değil kepçeyle kazanlarda alan politikasını herkes bilir. Belirtmiş olduğu tersaneler ve demir-çelik konusunda ABD'ye imtiyazlar verilmesi her an söz konusu olabilir. Stratejik konumdaki demir-çelik tesislerimiz herkesin malumu üzerine daha önce IMF ve bizi hiç bir zaman almak gibi bir derdi olmaya Avrupa Birliği bahaneleri ile özelleştirildi. Bizim tersanecilikte gösterdiğimiz başarıların normalinde gemi siparişi verilmesi gibi bir konuyla ele alındığı üzerine koşulduğu gerekirken demir-çelik ile ilişkilendirerek işbirliği şeklinde bir söyleme konu olmasının tek bir izahı olabilir. Tersanlerimizin ve özelleştirilen demir-çelik işletmelerinin ABD şirketlerinin eline geçmesi. Bundan daha da ötesi ve önemli olarak ABD'nin zengin demir madenlerimize göz dikmiş olması. ABD eğer madenlerin denetimini ele geçirir ise ülkenin bütün demir çeliğe dayalı endütrisi tamamen ABD'nin eline geçmesi demektir.
Elde satılabilecek iktisadi kuruluş kalmadığı için hükümetin ekonomik krizin derinleşmesi çekingesi ile Suriye'de ABD politikalarının baş destekçisi kesilmesinin yanı sıra bu isteklerinede gereken desteği vereceğinden emin olabilirsiniz.
Yapılması gerekenler hem ihracat hemde ithalat yönü ile topykün farklı pazarlara dönülmesidir. Ülke de yeterli düzeyde üretilen ve üretme imkanı bulunan tüm malların ithalatı derhal yasaklanmalıdır. ABD'li şirketlere ait halkın tüketmek zorunda olmadığı ancak tüketim alışkanlıkları sebebi ile yıllık yüzmilyarlarca dolar harcadığı ürünler devlet kararı ile kaldırılmalıdır. ABD'li şirketlere ait hazır tüketim işletmeleri kapatılarak yerine türk işletmeler açılmalıdır. Tütün ekimi yasağı ve tarımda uygulanan tüm ekim kotaları kaldırılmalıdır. ABD'nin ekonomik baskısı şirketlerinin zararı olarak ters tepecek ve Trump yönetimini de zora sokacaktır. Tüm devlet kurumlarında ve belediyelerde tüm keyfiyete dayalı harcama, lüsk ve savurganlıkla önleyecek tedbirler alınmalı ve genel tutumluluk genelgeleri çıkarılmalıdır. Başka bir geliri olmayan kaç bakan ve milletvekili var bilmiyorum ama aldıkları maaşların ülke ortalamasının çok üstünde olduğu ve pekçok konuda ucuza istifade hakları olduğu ortada. Cumhurbaşkanı, bakan ve milletvekili maaşlarında %50 oranında indirime gidilmelidir. Suriyeli sığınmacıların çalışma izinleri kaldırılmalı ve kamplara toplanmalıdır kar. İşsizlik oranının düşürülmesinde önemli etkisi olacak. Avrupa Birliği ve BM nezdinde sığınmacılar için kaynak ayırma sıkıntımız üzerinden ya bunları alın yada daha gerekli parayı gecikmektirmeden yollayın baskısı yapılmalıdır.
Günün Sözü: Ekonomi için bir kez taviz vermeye başladınız mı ayağınızın altından kayanları ve neleri kaybettiğinizi hissetmezsiniz bile.