Sedat Doğruer, çekilme esnasında, yolcularının çoğunluğunun kadın ve çocukların oluşturduğu halep istikametine giden bir trenin Demer yakınında saldırıya uğradığı olayı şöyle anlatmaktadır: ''Başıbozuk, asker, memur, zabit, kadın, çocuk boğazın içinde makineli tüfek ateşi altında mahşerden bir numune ortaya çıkmıştı. Yollar hendekler silahsız halkın cesetleriyle dolmuş, canını kurtarabilenler, kadın ve çocuklar feryadı içinde şehir tarafına kaçarken bir kısım Araplar yağmaya koyulmuştu. Şam sokakları istiklal nümayişleri içinde çalkalanıyordu.'' (Doğruer Sedat, Yıldırımın Akıbeti, İstanbul, askeri basımevi, 1927, s.225)

Yıldırım ordular grubunun, 3 Eylül 1918'de 150.000 asker kaçağı bulunuyordu. Bunların tamamına yakını Arap askerlerden meydana gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1918’de diğer cephelerden firar edenlerle birlikte toplam kaçak asker mevcudu 300.000'e ulaşmıştı. Yıldırım ordular grubunu, İngilizlerin takip harekâtından daha fazla Arapların baskın ve sabotaj faaliyetleri taciz ediyordu. Çünkü Araplar, hem ordu içinden hem de ordu dışından yıkıcı ve bölücü faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Yıldırım ordular grubunda bulunan Arap askerleri, İngiliz propagandasının da etkisiyle toplu olarak firar ediyorlar, düşman tarafına geçiyorlar veya Arap İsyanı'na katılarak bize karşı savaşıyorlardı. (a.g.a., kls.3921, dos.h-52, fih,1-38;1-39)

Lawrence'in kışkırtmasıyla Arapların, Dera'da hasta ve yaralı Türk askerlerini de merhametsizce öldürmeleri karşısında general Barrow: 'Burası düşmandan alınmış bir şehir değil, adeta bir mezbaha...' demiştir.'' (Willy, Bourgeois, Lawrence, çev. Nusret Kuruoğlu, İstanbul, bahar matbaası, 1967, s.136-137

''Araplar, 8.Kolordu Komutanı Yasin Hilmi Paşa dâhil herkesi soymuş ve çırılçıplak denebilecek hale getirmişlerdi.'' (Fahri Belen, 1.Cihan Harbi'nde Türk Harbi, c.v, 1918 Yılı Hareketleri, s.101-102)

Araplar, İngiliz oyunları neticesinde topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için kalleşçe hep arkadan vurdular. Anadoluya dönmek isteyen askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar. Geri çekilen silahsız ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak “Osmanlı askerleri altınlarını yutup midelerinde saklarlar.” diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler. Türk askerine “Mehmetçik” adı, Medine müdafaasında verilmiştir. (Gazeteci Hulusi Şenel) 

Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden İngiliz casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile birlikte Şam'da Türkleri katlettikten sonra: ''Evet onları isyana ben kışkırtmıştım ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim bu vahşetten tiksindim. " diyerek itirafta bulunmuştur.'' (İlhan Bardakçı; İmparatorluğa Veda, hülbe yay., İst/1985, s. 572)

(Sürecek)