Kelimeler, insanın iletişimini kolaylaştıran en büyük bağlantıdır. Çok sevdiğim Hocam Göksel Bekmezci öğrencilerine eğitim verirken hep “Kelimeler birer organdır. Yaşamla bağ kurmamızı sağlar” der. Aslında biz sesimizle kelimelere can verdiğimizi düşünürüz, ama öyle değildir. Kelimelerin kendi sesi vardır. Dilimizden çıktığı anda veya yazıya döküldüklerinde yeniden can bulurlar.

Şu sıralar insanlar birbiriyle iletişim kurmakta zorlanıyorlar. Uzun süre evde kalmamız, sosyal ortamlardan uzaklaşmamız, ölüm korkusuyla geçmişimizle yüzleşmeye, geleceğe dair endişe duymaya başlamamız belki de bu kopuk iletişimde büyük bir rol oynadı. Ya sözlerimiz bizi yarı yolda bırakıyor ya da biz onları gitmek istedikleri yere ulaştıramıyoruz. “İmdat! Bana yardım edin!” diye bağıran birini gördüğümüzde onu duymak, ona yardım etmek yerine cebimizden telefonumuzu çıkarıp kameraya çekiyoruz. Çok sevdiğimiz birine mesaj atarken halini hatrını sormak yerine “Mrb, nslsn” diyerek yeni kelimeler üretiyoruz (daha doğrusu kelimeyi katlediyoruz). Eskiden kelimelerin kulağımıza değen bir anlamı vardı. Anlatılan bir hikayenin, okunan bir masalın, verilen bir nasihatin değeri vardı. Şimdi hepsi kulağımıza değen birkaç sözcük öbeğinden öteye gidemiyor.

G. Verga “Cama benzer kelimeler, görmeye yardım etmediklerinde, engel olurlar görüşe” demiş. İşte tam da buradayız. Anlamını bilmediğimiz, doğru anlatamadığımız o kelimeler, bizi bilmediğimiz yollara sürüklüyor. İnsanlar birbirini anlayamadıkça, o yolun karanlığında kayboluyor. Herkesin en basitçe yaptığı “Konuşma eylemi” bence en zor eylemlerden biridir. Bir kalbi kırmayı da, kırılan bir kalbi onarmayı da en iyi onlar bilir. Çünkü söz büyüdür. Ağızdan çıktıktan sonra senin olmaktan çıkar, evrene karışır. Ağızdan çıkan bir cümle de yaydan çıkan ok misali geri dönmez. Ya hedefe ulaşır ya da hedefini kaybeder.

Ben gazeteci olmayı ve yazmayı bu yüzden seviyorum. Birden çok hayatla karşılaşıyorsun, birden çok hikaye dinliyorsun, birçok insanın hayatına değiyorsun, birçok insan da senin hayatına değiyor. Bazen duyduğum tek bir cümle hayatıma yeni bir rota katıyor. Bazen benim yazdığım tek bir satır bir kişinin hayatındaki bir taşı oynatıyor. Kelebek etkisi misali, verilen sözler, kağıda dökülen yazılar rüzgarın tersine esmesiyle bir gün tekrar karşına çıkıyor.

Bir de bugün kelimelerin sesinden bahsetmemin en büyük sebebi; birbirimizi duysak bile anlamıyor oluşumuz. Sesler kulağımıza bir uğultu, yeri geldiğindeyse değmez bir fısıltı gibi geliyor. Kendimizi anlatamadığımız müddetçe her gün biraz daha üçüncü sayfa haberleri, vahşice katledilen kadınlar, bu ölümleri korkuyla izleyen çocuklar, derdini anlatamadığı için her gün yok olan insanlık artıyor. Kelimelerin sesine kulak verin…