Okula yeni başlayan çocuk eve her dönüşünde, okulda vuku bulan olayların hepsini anlatma isteği içindedir. Onun heyecanına ortak olmalı, bu yolla bo

Okula yeni başlayan çocuk eve her dönüşünde, okulda vuku bulan olayların hepsini anlatma isteği içindedir. Onun heyecanına ortak olmalı, bu yolla boşalıp rahatlamasına yardım etmeli, kendisini sabırla dinlemelidir. Bu okul maceralarını dinlerken onu rahatsız eden şeyleri de öğrenip düzeltilmesi yoluna gidebilirsiniz.
Geçici olarak çocuğunun rolüne girmeye ve olaylara onun bakış açısı ile bakmaya çalışınız. Bu şekilde çocuklarla kurulan karşılıklı münasebet, evde hayatın kalitesini yükseltir, çocukların ruh sağlıklarına ve başarılı olmalarına katkıda bulunur. Sınırsız bir hoşgörü içinde bulunup asla öfkelenmeyin, hep çok yumuşak olun demiyoruz. Sizlerden beklenen, gerek birbirinizi gerekse çocuklarınızı daha iyi anlama konusunda ilerleme kaydetmenizdir.
Kendimizi bir insanın yerine koyarak onun ne gibi bir haleti ruhiye içerisinde olabileceğini kavramaya, anlamaya çalışmak demek onun fikirlerine aynen katılmak ve kişinin davranışını tasdik etmek demek değildir. Çocuğunu anlamaya çalışan bir veli, otoritesinden ve saygınlığından bir şey kaybetmez.
Kendisini çocuğunun yerine koyarak onu anlamaya çalışmak, o çocuğu adam yerine koymak demektir. Adam yerine konulan kişiler, kendilerine saygı duyulduğunu hissederler. İşte bu yüzden çocuğunuz karşısında otoriteniz sarsılmaz, tam tersine ondan daha fazla saygı görürsünüz. Biz bunu günlük hayatımızda diğer insanlarla kurmuş olduğumuz münasebetlerde pek çok defa müşahede etmişizdir. Biz karşımızdakine saygılı oldukça o da bize saygılı davranmak durumunda kalmıştır. Saygı görmenin en kestirme yolu karşındakine saygı göstermektir. Çocuk kendisine öğüt vermeden, sadece anlamaya çalışan anne ve babasıyla niçin çatışmaya girsin? Burada önemli olan; şahsi tecrübemizin tek doğru olduğuna inanarak, bu doğruyu karşımızdaki çocuğa aktarmak için çocuğu anlamadan hemen ona akıl ve öğüt vermeye çalışmamalıyız.
Çocuk okul dönüşü bir olayı aktarıyor:
Çocuk: Bugün eşofmanımı götürmeyi unutmuşum, beden eğitimi öğretmenim çok kızdı.
Baba: Elbette kızar, sana her zaman çantanı akşamdan hazırlamanı söylüyorum ama sen yapmıyorsun. Bir daha sefere dikkatli ol da azar işitme. (Bu durumda çocukta savunma mekanizması harekete geçer.)
Çocuk: Hazırlıyorum ama kardeşim çantamı karıştırıyor.
Bu karşılıklı konuşmada baba, çocuğa sadece akıl verip çocuğu mazeret bulmaya itmiştir. Ayrıca çocuk okulda utanmış ve azar işittiği için çok üzülmüştür. Bu olay onu çok etkilemiş olup uzun yıllar zihninin bir köşesinde kalacak, anlaşılamamış olmanın sıkıntısını yaşayacaktır. Tenkit edici davranan baba, çocuğun sıkıntısını ifade etmesine fırsat vermemiştir.
Şimdi de kendini çocuğu yerine koyarak onu anlamaya çalışan bir babanın olaya yaklaşımını görelim:
Çocuk: Bu gün eşofmanımı götürmeyi unutmuşum, beden eğitimi öğretmenim çok kızdı.
Baba: Oldukça utandığını zannediyorum.
(Dokuz yaşlarındaki çocuk eşofmanını unuttuğu için öğretmeninden azar işitmektedir. Burada baba, kendini çocuğun yerine koyarak onun sınıfta neler hissettiğini anlamaya çalışmış, daha sonra tekrar baba durumuna geçerek çocuğun duygularını dile getirmiştir.)
Çocuk: Evet çok utandım. (Çocuk savunmaya geçmeden menfi duygularını dile getirebilmiştir.)
Baba: Bak evladım, senin arkadaşlarının arasında utanılacak bir duruma düşmen beni çok üzdü. Niye böyle oldu acaba? Çantanı sabahları acele ile hazırlıyorsun galiba ondan oldu.
(Burada baba; önce çocuğun derdine ortak olup bilahare hatanın nerede olduğuna çocuğun dikkatini çekmiştir.)
Çocuk: Artık çantamı akşamdan hazırlayacağım.
Yukarıdaki yaklaşım, çocuk üzerinde anlaşılmış olmanın meydana getirdiği rahatlık ve problemi karşısında babasının da kendi yanında yer almasından doğan bir güç ile çözümü kendisi bulmuş gibi artık isteyerek çantasını akşamları hazırlama çabası içerisinde olacaktır.