Kıbrıs adasında Rum’ların kayıtsız şartsız hâkimiyetini isteyen işbirlikçiler, AB’den alınan milyonlarca dolarları, Euroları cebe indirerek ha

Kıbrıs adasında Rum’ların kayıtsız şartsız hâkimiyetini isteyen işbirlikçiler, AB’den alınan milyonlarca dolarları, Euroları cebe indirerek halka; ‘’ Birleşik Kıbrıs’ın’’ nimetlerini anlatan kimi kalemşorlar, TV’lerde gündeme getirilen planlı programlar, iktidarda ki partinin/lerin tüm olanakları kullanarak yürütülen ‘’ Kıbrıslılık ‘’politikaları, Rum’la iç içe yaşanması için oluşturulan türlü senaryolar, inanılmaz bir psikolojik savaş!
Tüm bu dayatmalara rağmen kurmuş oldukları K.K.T.C Devletini 33 yıldır yaşatmayı başarmış, bağımsızlığı, özgürlüğü için neredeyse iki neslini feda etmiş bir halk:
Kıbrıs Türk Halkı…
1571 yılından bugüne, adada var olma mücadelesi veren Kıbrıs Türk’ü; tarihsel ve hukuksal kazanımlarını hala muhafaza edebiliyorsa, kan ve can bedeli ödenerek elde edilmiş Ay Yıldızlı Bayrağını hala gönderinde dalgalandırabiliyorsa eğer: Bugüne değin; vatan topraklarına olan sadakatlerinden vazgeçmedikleri, ezici bir çoğunluğunun büyük Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası bilincinde oldukları içindir.
İşte bu gerçekleri yaratan, yaşatan bu kahraman halk, Kıbrıs Türk’ü bugüne kadar nasıl Rum’un karşısında diz çökmediyse bundan sonra da diz çökmeyecek, çöktürülemeyecektir…
Annan Planı döneminde K.K.T.C’de Kıbrıs Türk Halkının aklını çelerek, türlü vaatlerle Rum’larla birlikte yaşamaya evet dedirttiren güçler; bu güçlerin savurduğu Dolarların, Euro’ların havalarda uçuştuğunu ‘’ Birleşik Kıbrıs ‘’çözümü için çeşitli etkinliklerde kullanıldığı artık bilmeyenimiz yoktur..!
Şimdi de aynı güçler, yine benzer senaryolarla görev başındadır! Ama bu sefer daha bilinçli ve planlı hareket edilmektedir!
Bu da yetmezmiş gibi Rum tarafının Başpapazı; Rum Kilisesinden yapmış olduğu açıklamalarla, milli tarihlerinin, Helenizm’in unutturulmaması için başta Güney Kıbrıs Rum yönetimi olmak üzere tüm yetkililere gözdağı vermekte, ‘Aforozla’ tehdit etmektedir…
Sevgili Kıbrıs Türk Halkı;
Her cepheden seni teslim almak için faaliyette olanlara karşı koymak, yapılan bu aymazlıklara cevap vermek; artık senin için kaçınılmaz bir görevdir.
Okullarımızda yeteri kadar önemsenmeyen, neredeyse unutulan/unutturulan milli tarihimizi, manevi değerlerimizi evlatlarınıza öğretmek, o topraklarda yaşayan anne ve babalara düşen en önemli görevdir.
Varsın kimileri; Rum’un dostluluğundan, iç içe yaşanabileceğinden bahsederek, geçmişi unutturmaya çalışsınlar! Adanın güneyindeki Yunanistan’ın askeri gücünü göz ardı ederek! Adanın askersizleştirilmesi, silahsızlaştırılması gerektiğinden söz ederek, Türkiye’yi, Türk askerini hedef alsınlar! Türkiye’nin garantörlük hakkının artık olamayacağını, Türk askerinin adayı terk etmesi gerektiğini tekrarlasınlar…
İşte tam bu noktada; K.K.T.C’de yaşayan her ailenin çocuklarına öğretmesi gereken en önemli gerçek; özgürlüğünüzün bedelinin ne olduğudur.
O genç beyinlere sokaklarınızın, caddelerinizin adını taşıyan kahramanların hayatlarını neden feda ettiklerini öğretmenizdir…
Günümüzde ‘işgal edebiyatıyla’ Türkiye’ye, Türk askerine dil uzatanlara verilecek en anlamlı cevap: Şehitliklerde; Mücahitlerle koyun koyuna yatan Anadolu’nun o yiğit insanlarını göstermek olmalıdır.
Analık ve Babalık görevinin en kutsal olanı; milli ve ulvi değerlerimizin öneminin, sevgisinin evlatlara öğretilmesi; geçmişimizin, tarihsel varlıklarımızın gençlerimize unutturulmamasıdır.
Bir sözümde hala K.K.T.C’deki okullarımızda yürekleri vatan sevgisi ile çarpan, ulusal değerlerine sadakatle bağlı olan öğretmenlerimizedir:
Sizlerin bu önemli konuya vereceğiniz destek, göstereceğiniz hassasiyet; devletine, milletine, milliyetine, dinine, örf ve geleneklerine bağlı ‘Kıbrıs Türk Gençliğinin’ yetişmesine en büyük katkıyı sağlayacaktır.
Özellikle son dönemde, gerek Rum tarafında, ne yazık ki Türk tarafında da duyulabilen; giderek artan olumsuz söylemler arasında öne çıkan:
‘’Türkiye Barbar bir Kolonizasyon uyguluyor.’’ Demek cüretini gösterebilenlere verilecek en çarpıcı cevabın:
‘Adada hala barış var ise; bunun Türkiye ve Türk Askeri sayesinde olduğunu söylemek; K.K.T.C’nin kurulduğu tarihten sonra geçen 33 yılda nerden, nereye geldiğinin’ unutulmamasını hatırlatmak olmalıdır.
Çözüm yılı olarak ilan edilen 2016’da;
Kıbrıs Türk Gençlerine doğruları, tarihi gerçekleri anlatmak anne ve babaların görevleri olduğu gibi; devletine gönülden bağlı tüm sivil toplum kuruluşlarının, K.K.T.C’nin varlığının savunulmasından yana olan tüm siyasi partilerin, gençlik kolları üyelerinin, tüm yöneticilerinin de birinci görevleri olmalıdır..
Adada Kıbrıs Türk Halkının aleyhine yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen!
Bu satırlardan haykırarak diyorum ki:
Diz çöktüremeyeceksiniz!
Kıbrıs’ta yaşadığı onca acılara, uğradığı katliamlara, ekonomik ve sosyal baskılara, göçlere, insanlık dışı muamelelere rağmen; tarihin hiçbir döneminde ne İngiliz’e, ne de Rum’a diz çökmemiş olan Kahraman Kıbrıs Türk Halkına Diz çöktüremeyeceksiniz.
Çünkü onlar; Türklüğün onuru ile yaşadılar, bu onurla yaşam andına, Anavatanlarına sadakatle bağlıdırlar.
Çünkü onlar; özgürlükleri için; vatan ve bayrak uğruna, ellerine kına yakarak seve, seve ölüme koşan nesillerin çocukları, onların torunlarıdırlar.
Çünkü onlar; kanları ile suladıkları vatan topraklarını sonuna kadar savunmaya yemin etmiş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşıdırlar…