ANKARA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen üçüncü muhtarlar toplantısındaki konuşmasının başında, "Türkiye seninle gurur duyuyor" tezahüratları yapan muhtarları "milletin evine hoş geldiniz" diyerek selamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce iki defa muhtarlarla bir araya geldiğini, bugün de 10 ilden 380 muhtarla birlikte olduklarını belirterek, Türkiye genelindeki 50 bin muhtarın tamamıyla hasbıhal etmeyi, sofralarını paylaşmayı planladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı hizmet binasıyla ilgili çok şeyler söylenip, yazıldığını ancak hizmet binasının büyük bir külliye olduğunu belirten Erdoğan, yapımı devam eden kongre merkezi, cami, çok amaçlı salon, farklı bir konsept içerisinde olacak Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi ile külliyenin tamamlanacağını ifade etti. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’nin asgari 4 milyon, azami 5 milyon cilt kitap alacak şekilde projelendirildiğini ve 24 saat gençliğe ve halka açık olacağını anlattı.

Erdoğan, "Tüm bu birimleriyle hizmete girmesiyle birlikte inşallah burası Türkiye’ye yakışır, milletimize yakışır bir Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, hatta belki de bir Devlet Başkanlığı Külliyesi haline dönüşecek. İleride bu toplantıları çok daha büyük katılımlarla orada sürdürmek arzusundayız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin muhtarlarla bir araya gelmesinden, il ziyaretlerinde bulunmasından rahatsızlık duyduğunu, bu kişilerin "Cumhurbaşkanı 7 Haziran seçimlerine kadar meydanlara çıkmasın, ona meydana çıkma yasağı getirelim" diyerek Yüksek Seçim Kuruluna başvurduğunu, YSK'nın da bu başvuruyu reddettiğini belirterek, "Cumhur ile başkanının buluşmasından rahatsız olunur mu? Asıl cumhur ile başkanı arasına duvar örülürse, aradaki mesafe açılırsa endişe etmek lazım. Bunlara en güzel cevabı muhtarlarımız, milletimiz veriyor. Üçüncü defa bu salonda muhtarlarımızla birlikteyiz. Her hafta devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Milletimle arama kimsenin girmesine müsaade etmedim, etmeyeceğim

Erdoğan, geçen hafta Elazığ ve Malatya'yı, daha önce Kırşehir ve Bursa'yı ziyaret ettiğini, önümüzdeki haftalarda da il ziyaretlerin süreceğini vurgulayarak, cumhurbaşkanlığı seçiminde verdikleri destek için millete teşekkür etmeye hem de milletle kucaklaşmaya, hasret gidermeye devam edeceğini söyledi.

"Bugüne kadar milletle, milletimle arama kimsenin girmesine müsaade etmedim, bundan sonra da etmeyeceğim. Buna milletim de zaten izin vermiyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"1998 yılında Milli Eğitim Bakanlığının tavsiye ettiği bir şiiri okuduğum için hakkımda hapis cezası verilmiş, siyaset yasağı konmuştu. Bu durumu sevinçle karşılayanlar, o zaman gazetelerin sürmanşetine ‘artık muhtar bile olamaz’ diye manşetler atmışlardı. Milletimle aramdaki irtibatı bu şekilde kesebileceklerini, bizleri ayrı düşürebileceklerini sanıyorlardı. Çok sürmedi yanıldıklarını gördüler. 2001 yılında arkadaşlarımla birlikte kurduğum siyasi parti, 16 ay sonra 2002 Kasım ayında, hamdolsun büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. Kurucusu olduğum parti iktidar oldu, ama ben o dönem Meclis’e giremedim, dolayısıyla başbakan olamadım. Bu garabetin daha fazla sürdürülebilir olmadığı görüldü. Kısa sürede gerekli hukuki değişiklikler yapıldı, 4 ay sonra milletimin bana layık gördüğü görevi devraldım."

Onlar için adeta bir kabus oldu

Milletin idaresine karşı olanlar için muhtarla cumhurbaşkanı arasında 21 oy ile 21 milyon oy arasında bir fark bulunmadığını vurgulayan Erdoğan, "Bunlar yıllarca millete rağmen, milletin inancına, kültürüne, taleplerine rağmen ülkeyi yönetmeye alışmışlar. Kimi zaman tek partiyle kimi zaman darbeyle diğer zamanlarda vesayet sisteminin unsurlarıyla ülkenin iliğini sömürenler aldıkları bunca derse rağmen hala milletin tercihlerine saygı duymayı öğrenemediler. Benim milletimin sürekli artan desteğiyle, milletimin samimi teveccühüyle 3 dönem başbakanlık yapmış olmam, şimdi de cumhurbaşkanlığı görevinde bulunmam onlar için adeta bir kabus oldu" ifadelerini kullandı.

Bu zorbalık onların genlerinde var

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anamuhalefet partisinin bir genel başkan yardımcısının "o gazetelerin hepsine el koyacağız" dediğini anımsatarak, şunları söyledi:

"O gazeteler dediği, kendi gönüllerinin istediği gibi yayın yapmayan, onların çıkarlarına hizmet etmeyen gazeteler. Sorsan onlar demokrat, ben diktatörüm. Gerçi bu zorbalık onların genlerinde var. Tek parti döneminin Matbuat Kanunu'na göre, 'Memleketin umumi siyasete dokunacak neşriyattan dolayı icra vekilleri heyeti kararıyla gazeteler, mecbualar tadil olunabilir', bunu onlar çıkarmışlardı. Yani işinize gelmeyen tüm basın-yayın organlarını öyle mahkeme kararıyla değil Bakanlar Kurulu kararıyla kapatabilirsiniz, onlara ait böyle bir düzenleme. Aldıkları bu yetkiyle Matbuat Umum Müdürüne, bugünkü Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürüne bırakılmıştı. Tek parti döneminde yıllarca memleketi bu şekilde yönetmeye alıştıkları için şimdi iktidara geldiklerinde yine aynısını yapabileceklerini sanıyorlar."

Bunları hayal olarak değerlendiren Erdoğan, bugünlerde yeni bir hayalin başladığını belirterek, "7 Haziran'da seçimi kazanıp iktidara gelecekler, 8 Haziran'da gazetelere ve artık daha başka neleri gözlerini kestirdilerse onlara el koyacaklar" dedi.

"Kendilerine rehber ve ideal olarak Milli Şef dönemini, 1960 darbesini alanlardan başka ne beklenir" diye soran Erdoğan, "Biz, kendimize kılavuz olarak sadece ve sadece milletimizi aldık. Milletin bize çizdiği yolda, ondan aldığımız yetkiyle ülkemize hizmet etmenin çabası içinde olduk. Elbette 40 yılı bulan siyasi hayatımızda eksiklerimiz hatta hatalarımız olmuştur, ama milletimiz bizim kendisinden başka güç kaynağımız, kendisine hizmetten başka bir gayretimiz, gayemiz olmadığını çok iyi biliyor, görüyor. Biz, kalbimizi, kollarımızı ne kadar milletimize açtıysak hamdolsun milletimiz de bize o kadar sahip çıktı destek verdi" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar millete sadece daha çok demokrasi, özgürlük, hak, daha müreffeh bir hayat, imkan vermek için çalıştıklarını belirterek, "Tüm alanlarda Türkiye'yi nereden alıp nereye getirdiğimizi insaf, vicdan ve izan sahibi herkes görüyor, biliyor" dedi.

Muhtar Bilgi Sistemi

Erdoğan, konuşması sırasında, sosyal güvenceleri olmadığını belirten bir muhtara, salonda İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın da bulunduğunu belirterek, sorunların Bakan Ala'ya iletilmesi halinde ilgilenileceğini söyledi. Erdoğan, bir muhtarın da sekreter talebinde bulunması üzerine, "Bu ne demektir? Artık ben muhtarlığa uğramam demektir" diyerek güldü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması öncesinde muhtarlara, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünce hazırlanan "Muhtar Bilgi Sistemi" uzmanlarca tanıtılarak, muhtarların sisteme ilişkin talepleri dinlendi.

İçişleri Bakanı Ala'nın salona gelmesiyle bazı muhtarlar taleplerini Bakan Ala'ya iletti. Ala, "Muhtar Bilgi Sistemi"nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talepleri doğrultusunda hazırlandığını ve muhtarlarla iletişimin daha sağlıklı ve hızlı kurulmasının amaçlandığını söyledi. Ala, bir muhtarın "Sizin muhtar oğlu olduğunuz doğru mu" sorusu üzerine "Doğrudur" yanıtı vererek, muhtarları eliyle selamladı.

Erdoğan Hatay, Antalya, Adana, Osmaniye, Burdur, Isparta, Mersin, İstanbul, Ankara'dan gelen muhtarlarla bir arada bulunduklarını belirterek, muhtarlara şehirlerin 12 yıl önceki hali ile bugünkü halinin, mahallelerde, köylerde yaşayan insanların 12 yıl önceki refah seviyesiyle bugünkü seviyesinin aynı olup olmadığını sordu.

Türkiye'nin 81 ilinin hepsinde, 50 bin mahallesinin, köyünün tümünde durumun aynı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Nasıl oldu bu, yatarak, oturarak olmadı, boş lafla da olmadı. Çalışarak, koşturarak, ter akıtarak oldu. Ne diyordu rahmetli Muharrem Ertaş, oğlu Neşet Ertaş'a, 'aşkınan çalışan yorulmaz'. Aşk, eğer bu aşkınız, sevdanız varsa o zaman yorulmazsınız. O zaman bu ülkeyi bugün olduğu gibi ayağa kaldırırsınız. Biz de aşk ile çalıştığımız, milletimize aşk ile hizmet ettiğimiz için hala dimdik ayaktayız. İnşallah aynı aşkla, sevdayla inançla çalışmaya devam edecek, 2023 hedeflerimize de bu şekilde ulaşacağız" diye konuştu.

Şah Fırat Operasyonu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta sonu Türkiye açısından son derece önemli bir askeri operasyonun başarıyla gerçekleştirildiğini iade ederek, Suriye toprakları içindeki Süleyman Şah Türbesi'nin, nakli kubur ile yine Suriye içerisinde, Türkiye sınırına yakın bir bölgeye taşındığını hatırlattı.

Bu türbenin bulunduğu alanın, 1921'den beri Türkiye toprağı olarak kabul edildiğini, türbenin yerinin geçmişte baraj inşaatları nedeniyle iki defa değiştirildiğini kaydeden Erdoğan, "Bu kez de güvenlik sebebiyle türbenin yerini değiştirmek durumunda kaldık. Türbenin bulunduğu alanda yer alan Süleyman Şah Saygı Karakolu'nda görevli askerlerimizin hayatlarını tehlikeye atmamak için bu kararı aldık" dedi.

Erdoğan, Musul'da da 102 gün, 49 başkonsolosluk görevlisini, sabırla, ihtiyatla takip ederek, kıllarına zarar vermeden kurtardıklarını ifade ederek, "Eğer bu muhalefetin ağzına baksaydık, eğer bunların düşündüğü gibi hareket etseydik, Allah muhafaza, biz yine orada bir operasyon yoluna gitseydik, belki de bu kardeşlerimizin bir kısmı bugün hayatta olmayabilirdi" şeklinde konuştu.

Aylardır bunun çalışmasını yaptık

Siyasetin duygusallık götürmeyeceğini, akılla, bilimle, tecrübeyle yapılacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Onun için siyaset, insanı, milleti yönetme sanatıdır. Öyle 'heyecan verelim, birileri gaz versin, bu gazla beraber yürü', böyle şey olmaz. Hamdolsun, Musul'daki başkonsolosluğumuzda çalışan kardeşlerimizi nasıl alıp geldiysek, burada da dikkatli olmamız gerekiyordu, 39 askerimiz var. Başlarında Oğuzhan Binbaşımız ve oradaki ekibi, bizim oradan bundan sonraki süreçte de görev yapacak olan yavrularımızla bunu gayet güzel bir şekilde, tereyağından kıl çeker gibi halletmemiz gerekiyordu. Aylardır bunun çalışmasını yaptık. Hükümetimizle, Genelkurmayımızla bunları oturduk haritalar üzerinde çalıştık. Uzun süren titiz çalışmaların ve planlamaların ardından bir gecede bu operasyonu yaptık ve başarıyla neticelendirdik."

Sözler, cehalet boyutunu, iftira boyutunu aştı

Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerini bu konudaki başarılı çalışmalarından dolayı bir kez daha tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her bakımdan gıpta edilen bir operasyon olmasına rağmen birilerinin bu konuda olumsuz bir algı oluşturmak için yoğun çaba sarf ettiğini görüyoruz. Bu konuda söylenen sözler, cehalet boyutunu, iftira boyutunu aştı. Halbuki mesele o kadar açık, o kadar net, o kadar ortada ki bölgede büyük bir karmaşa ve çatışma ortamı var. Bizim de orada askerlerimiz bulunuyor. Ortalık böyleyken, toz, dumanken, bizim burada kalkıp askerlerimizi bile bile ateşe atmanın bir anlamı var mı? Yok."

Yapılanlara sessiz kalamam

Süleyman Şah Türbesi'nin, Suriye içerisinde farklı bir alana taşınmasının faydalı olacağı kanaatine vardıklarını dile getiren Erdoğan, türbenin Suriye sınırları içinde bir başka yere nakledildiğini hatırlattı. Akıl ve vicdan sahibi olanların buna karşı çıkmaması gerektiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ama işte karşı çıkanlar var. Üstelik bunu da tamamı yalan, yanlış, iftira mahiyetindeki ifadelerle yapıyorlar. Ben, cumhurbaşkanlığı makamında milletin seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak, bugün şahsıma, Başbakanıma, Genelkurmay Başkanıma ve tüm operasyon içinde yer alanlara karşı yapılan saldırıya sessiz kalamam. Bir siyasi partinin genel başkanı, ülkenin Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na, Genelkurmay Başkanı'na ve onların nezdinde tüm askerlerimize akıl almaz ithamlarda bulunuyor, seviyesizce hakaretler yağdırıyor. Tek bir Mehmetçiğin burnunun kanamaması için her türlü hassasiyeti gösteren Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ve hükümetimizi hedef alanlar, önce dönüp kimlerle yan yana olduklarına bir baksınlar.

Açık söylüyorum, bunlar ancak ülkesine yabancılaşmış bir zihniyetin, kalkıp da Genelkurmay Başkanımıza akla, hayale gelmemiş ifadelerle saldıran bu zat, önce aynaya bir bakması lazım. Sen şu anda Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın. Terörle mücadele diyorsun, senin bugüne kadar terörle mücadele adına yaptığın bir şey var mı?"

Sen sadece Ankara'dan kuru sıkı atıyorsun

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genelkurmay Başkanı'nın, subayların, dağlarda, taşlarda görev yaptığını, terörle, teröristle mücadele sürdürdüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Sen sadece Ankara'dan kuru sıkı atıyorsun. Önce haddini bileceksin. Bir taraftan da milliyetçi ayaklarına takılacaksın. Bu nasıl bir milliliktir? Kendi Genelkurmay Başkanı'na, edepten uzak, bu denli ifadeleri yakıştırmak, gerçekten akla, izana sığmaz. Böyle bir şey olamaz. Onun için ben de diyorum ki milliyetçi olduğunu söyleyenler, şakşakçıları konuşmuyorum, bu ülkenin ordusuna bu denli çirkin yakıştırmayı yapanları, sizin takdirinize bırakıyorum, inanıyorum ki bunlara gereken dersi, cevabı, vakti, saati geldiğinde verirsiniz. "

AA