Amerikan Merkez Bankasının bağımsız karar verip vermediğini tartışıyoruz. Eee tabi ardından da yeni normalimiz “olmaz ise olmazımız” Türkiye Merkez Bankası ile FED kıyaslıyoruz. “Kim daha bağımsız?” yarışı saatlerce tartışılıyor. 

Sağlıksız kısır tartışmalar uzun uzun saatler sürüyor. 

Eee olmuyor tabi… Çünkü ancak iki denk Gayri Safi Milli Hasıla, iki denk Kişi Başı Milli Gelir, denk hazine, denk denetimler, denk ihracat bedelleri, denk kiloda hafif ama pahada ağır üretimler karşılaştırılabilir. 

Benzemezler karşılaştırılamaz… 

Kaplumbağa ile Tavşan ancak masallarda kapışır. Bebekleri uyutmadan önce bunu anlatırsın. Onlarda “olur mu öyle şey?” deyip ciddiye almaz. Masalın içine bile girmeden, düşünmeden, kafayı zorlamadan mışıl mışıl uyur. Onlar için bile sakince gözleri kapalı dinlenecek bir masaldır, denksizlerin kıyası...

Tekrarlayalım!.. Birbirine benzemeyenler kıyaslanamaz…

Nereden mi biliyoruz? Elbette yaradılıştan!.. Ne diyordu? Hatırlayalım…

Yaradan “Ben çamurdan insanı yarattım. Onu tesviye edip, düzeltip ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secde edin.” 

Bunun üzerine tüm melekler secde ettiler.

Yalnız şeytan etmedi. Büyüklük tasladı. Ve kafirlerden oldu.

Yaradan “Ey iblis, O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin?”

İblis “Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın onu çamurdan yarattın.”

Bu cevabının ardından şeytan kovuldu. Ve şeytan, insanın hayırlı olmadığının, kendinin daha hayırlı olduğunun ispatı için mücadeleye başladı.

Yaradan neden kızmıştı? Tabi ki kendisi ile insan arasında kıyas yaparak, yaradanın emeğini, kulunu horladığı için. İki benzemezi kıyaslayarak, diğer melekleri kışkırttığı, kötülüğe hizmet ettiği için...

Hazır yeri gelmişken yasak meyvenın yendiği bölümü de hemen hatırlayalım…

Yaradan “Ey Adem eşinle birlikte cennete yerleşin, orada dilediğiniz yerden yiyin. Sadece şu ağaca yaklaşmayın! Yoksa zalimlerden olursunuz.”

Şeytan bu sefer Adem ile Havva’nın yanına kimse görmeden, kamufle olarak gelir ve “Rabbinizin şu ağaçtan yasaklaması var ya! Ölümsüz olmayın, Melek olmayın diyedir.” Ardından da yeminler etmeye başlar. “Bakın ben sizin iyiliğiniz için söylüyorum. Size kendi iyiliğiniz için nasihat ediyorum.” der.

Onlarda inanıp, yasak ağacın meyvesından tadar. Sonra da bildiğiniz gibi cezalandırılırlar ve yeryüzü yolculukları başlar. Aldatıldıklarını anlamışlardır ama artık geç olmuştur. Çok üzülürler ve bir daha aldatılmamak için, yaradanın sözünün dışına çıkartmaya çalışan şeytanı yenmek için tembellik etmeden çalışırlar.

Şeytan bu seferde Melek ile kıyas yapmıştır. Yine aldatma sanatını iyi kullanmış, amacına ulaşmıştır.

İşte bu yüzdendir ki birbirine benzemezleri kıyaslayanlar hep şeytan adı ile anılmıştır.

Benzemezlerin kıyası şeytan işi olmuştur. 

Evet kısa bir yaradılış turundan tekrar ekonomiye, ahlak bilimine, adalete dönebiliriz.

İşsizlik oranı açıklandı. Yine diğer ülkeler ile kıyaslamalar başladı. ‘90 milyon nüfusta 33 milyon iş gücü nasıl olur?’ Bu hiç yadırganmadı mesela… Nüfusun yaklaşık 3/2’si emekli ve çocukmuş!.. Yani 15 ila 60 yaş arası nüfusun 3/1’imiş… “Bu nasıl olur. Yoksa eksik bilgi mi veriliyor?” denmedi mesela… Ama yine Alman’ı, İngiliz’i ile kıyaslandı…

Nedense en çokta faiz kıyas götürür. Faiz sabit tutulur kıyaslanır, düşürülür yine kıyaslanır. Enflasyon’da öyle! Artar kıyaslanır, azalır kıyaslanır. Hem de milyarlarca dolar borcumuz olan ülkeler ile kıyaslanır. Namusumuz paramızı, değerimizi paraları karşısında bir türlü güçlendiremediğimiz ABD, Almanya, İngiltere, Çin ile kıyaslanır…

İyi de ülkemizin 2021 yılında 649 milyar dolar Gayri Safi Milli Hasılası açıklandı. Televizyonlarda kötü olarak anlatılan… “Açlar, yemek bulamıyorlar, her yerde kuyrukta bekliyorlar” diyerek abartılan… Benzin, yemek kuyrukları düzenli olarak dillendirilen Almanya’nın GSYİH’sı bizden 6 kat daha büyük… Amerika 32 kat, İngiltere, Fransa 5 kat daha büyük... 

Yine bizi kıskanan fakat her ne hikmetse diğer taraftan ekonomisini, sanayisini örneklemeye çalıştığımız Çin’in GSYİH’sı bizden 22 kat daha büyük… 

Kişi Başı Milli gelirde de keza durum aynı... Alman halkının birey başına düşen geliri bizim 8 katımız, Amerika 10 katımızdan fazla, İngilter’e de ise 7 kat daha fazla... Enflasyona da baksak, işsizlik oranına, ihracata da baksak bu ülkeler bizden kat be kat büyükler... Eee haliyle aklımızda soru oluşuyor. Nasıl ve neyin kıyası bu?..

İlla ekonomik kıyas yapılacaksa benzerler ile yapılabilir. Yani Suudi Arabistan, Tayvan ile yapılabilir mesela… Ama Almanya, İngiltere ile olmaz... Onlarla denk olmamız için yapmamız gerekenleri yapmıyoruz. Yapacak kabiliyet, yetkinlik var. Nereden biliyoruz? 100 yıl önce daha kötü durumdayken bunları yapabildik. Ama bugün yapmıyoruz. Önce denkliği kuralım hatta öne geçelim sonra benzerler ile kıyas yapabiliriz…

Ki hepsinden öte bana ne Almandan, bana ne İngilizden… En ufak bir sorunda sen neden onları önüme koyuyorsun?.. Toplumlar seçimde daha mutlu olmak için oy vermiyor mu?.. Evet adalet, refah için oy verir. İyisiyle kötüsüyle, sağıyla soluyla kıyaslar yapıp, algı yaratılması için kimse oy vermez.

Bırakalım evirip çevirmeyi, ecüş bücüş iblisin yolundan gitmeyi halk mutlu mu? Değil mi? Onu tartışalım… Alman şöyle, Fransız böyle, İngiliz şöyle bırakalım artık onları tartışmayı… Onları kendi hükümetleri düşünsün bize ne?.. 

Önemli olan; Türk milleti ne durumda? 

90 milyon Türkiye nüfusu, 33 milyonu iş gücünde görülüyor. İstihdam edilen 29 milyonun yarısı asgari ücret ile yani açlık sınırının altında çalışıyor. Biz halen Alman’ı, ıvırı, zıvırı ile kıyas yapıyoruz…

Ama söylemiyoruz Almanya’daki asgari ücretli çalışan işçi oranının %1,5 olduğunu… Almanya’daki, İngiltere’deki, Amerika’daki açlık sınırının, asgari ücretin çok altında olduğunu…

Bırakalım artık kıyası, hele hele iyi örneği kötü örnekmiş gibi anlatmayı…