İSTANBUL (DHA) - Yeditepe Üniversitesi, Türkiye’de stratejik öneme sahip bitkiler ‘bitki-doku kültürü’ teknikleri kullanılarak kitlesel olarak üretme çalışmalarını hızlandırdı

Türkiye’nin stratejik öneme sahip konularından biri olan bitki biyoteknolojisi ve endüstriyel biyoteknoloji alanında yapılan araştırma ve çalışmaları bir merkezde toplayabilmek amacıyla, Ataşehir Ferhatpaşa’da Bitki Biyoteknolojisi ve Endüstriyel Biyoteknoloji Laboratuvarları kuruldu.

Dr. Öğr. Üyesi Bahar Soğutmaz Özdemir, “Bitkileri hem hastalıksız şekilde üretiyoruz hem de bir yapraktan binlerce bitki elde edebiliyoruz” dedi.

Bu yöntemle hastalıksız bir şekilde bir yapraktan binlerce bitki elde edebildiklerini dile getiren veren Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Bahar Soğutmaz Özdemir,  laboratuvar çalışmaları ile ilgili bilgi vererek bitki doku kültürü ile klonal üretim yöntemini anlattı.

“TÜRKİYE’DEKİ FINDIK VE ÇAY BİTKİLERİ ÇOK YAŞLI”

Türkiye’deki fındık ve çay bahçelerindeki bitkilerin yaşlı olması nedeniyle verimlerinin düşük olduğunu, bu nedenle yenilenmeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Özdemir, fındık ağaçlarının ve çay bitkilerinin yenilenmesinin en iyi yolunun bitki doku kültürü ile klonlanarak üretilmesi olduğunu söyledi.

Bu nedenle ağırlıklı olarak fındık ve çay gibi Türkiye için stratejik öneme sahip bitkiler üzerinde çalıştıklarını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Özdemir, “Klasik üretimde bir tohumdan bir bitki elde ederken bitki doku kültürü ile klonal üretimde bitkinin farklı bölümlerinden, örneğin bir yapraktan binlerce bitki elde edebiliyoruz” dedi.

İLK AŞAMA HASTALIKLARDAN ARINDIRMA

Klonlanması için getirilen bitkiyi virüs, bakteri ve mantar gibi hastalıklardan arındırmak için laboratuvar ortamında çalıştıklarını ve moleküler yöntemlerle de tanımlama yaptıklarını belirten Özdemir, “Türkiye’de fındıkta kontaminasyon (bulaşma) çok fazla. O nedenle de, steril hale getirme çalışmalarımız zaman alıyor. Bitki anaçlarının Türkiye’de temin edilememesi doku kültüründe önemli bir sorun oluşturuyor ve bir yandan temiz anaçlar elde etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

Bitkilerin hastalıklardan arındırılmasının ardından, klonlama işlemine geçtiklerini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Özdemir, üretim süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:

“Doku kültürü teknikleri kullanarak ürettiğimiz bitkileri önce bitki büyütme odalarında yetiştiriyoruz. Orada, kök dâhil tüm bitkinin oluşumunu gözlemledikten sonra, bitkileri ayırıp adaptasyon seralarına alıyoruz. Sonrasında ise üretim seralarına geçiriyoruz. Burada belli bir büyüklüğe ulaşan bitkiler ticari olarak satışa sunulacak hale geliyor. Belli bir boyuta geldikten sonra fidanlıklarda (örtü altı sera) bekletebiliyoruz ya da yerine götürülüp dikilebiliyor. Sonuçta klasik üretim yöntemlerine göre çok daha fazla sayıda ve verimi yüksek ürünler elde edebiliyoruz. Klasik üretimde senede bir kere ürün elde edilebilirken bu yöntemle üç-dört kez ürün elde edilebiliyor.”

FINDIK VE ÇAY ZORLU BİTKİLER

Süs bitkileri ve meyve ağaçları üzerinde yaptıkları çalışmalarda üretim aşamasına geldiklerini ancak fındık ve çayın zorlu bitkiler olması nedeniyle çalışmaların uzun sürdüğünü dile getiren Bahar Soğutmaz Özdemir, şu anda fındık için Türkiye’de kullanılan en iyi 7-8 çeşidi çalıştıklarını kaydetti.

Bitkilerin diğer bölgelere uyumu için bitki seçiminde biyoteknolojik yöntemler kullandıklarını da belirten Dr. Öğr. Üyesi Özdemir, “Fındıkta son noktaya gelmedik ama üretim aşamasına geldiğimiz bitkiler var. Biz bu bitkileri Türkiye’nin farklı yerlerinde ektik. Şimdi birçok bölgede çiçek açmış ağaçlarımız var” ifadelerini kullandı.