Ezberim kuvvetli olabilirdi. Okumaya senden başlamasaydım. Senin her cümlen kinaye ve mecazlarla karma karışık bir hale getirdi beni.

Nerede ve ne zaman bilmeden karıştım sana. Soluğum da biriktin. Ciğerlerime işlendin. Kalbim kan pompalamayı unuttu. Tek derdi sen oldun ruhumun. Sahi neydi sevmek birini? Nasıldı sevilmenin tadı? "En son ne zaman birini önemsedin?" Diye sorulsa; cevabı yok bende. 

Sevmek cefa olsa çekmeye hazırdım. Ama sen sevilmenin sefasını sürdürmedin ki bana. Sürdürmedin be adam. Yarallarımız denkti oysa! Aynı yerden almıştık darbeleri. Aslında bilirdik en derine inen yaraları sarmayı. Olmadı. 

Kolaya mı kaçmıştık! Bile isteye gitmeyi seçerek; gitmekle biter sandık muhtemelen. Bitmedi ama. Bitmeyecek! Arkamı dönüp gitmekle bitmiyormuş. Ben sırtımı sadece sana değil ki, kendi yüreğime de dönmüşüm. 

Aklım almıyor bu manasız döngüyü ben her defasında, aynı insanla girdiğim savaşta mağlup olmanın; hüznünü biriktiriyorum. Sen ise bütünlemeye kaldığın sınavın sıkıntısını yaşıyorsun. Yüreğine söz ettiklerin öylesine sessiz ki kendin bile duymakta zorlanırken; benim duymuyor olmama şikâyet ediyorsun. Dert etme alışmış gibiyim.

Başından beri inandığından vazgeçirilmemeli hiç kimse ama vazgeçmesi gerekiyor ise bir nedene dayanılarak vazgeçmeli! Başka başka şekillerle karşısında durduğun her şey can yakıcı bir hal alıyor. Hikâyenin sonunda ise canını.

Ayrılık sahneleri izlerken de böyleydim ben. O zaman da çocuk gibi ağlardım. Yazan seneriste kızmaz, kılıfa sokan yönetmene kızmaz; gider sadece söz dinleyen oyuncuya öfkemi kusardım. Çocukken bile, bir şey olacaksa o an olmalıydı sonrası ise gözyaşı. Bunları bile bile gelmiştin bana halbuki ne değişti. 

Yıllar senden götürdüğü sevgiyi, benim yüreğime ekti. Nasıl oldu bilmiyorum. Ama bildiğim canımın acıya doymadığı. Düşerken kalkabileceğine inancın tamdır. Bilirsin ilk değildir. Ama o duyguya acemiysen ne kadar düşersen düş acemisi olduğun duygu kaldırmaz ayağa.

İçinden geçip gidenler sedece sonradan kazandığını değil, başından beri sahip olduklarını da ister.

Aşk aklını alır derler. Sorarım size "Aşk akılda başlamaz mı, akıl onaylayıp kalbe sunmaz mı?" Belki de bu yüzden yenik düşmelerimiz, asla'larımızı hayata geçirmemiz.

İnandıklarımdan vurdu beni aşk denen illet. Savunmasız yakaladı. Senin sayende, senin için...