Çocukluğumuzun kış gecelerinde kapı çalar, köse ve adamları içeri girerdi. Hem korkar hem de tarifsiz bir heyecan yaşardık. Koyun çobanlarına mahsus bir oyundu Köse oyunu. Bu oyunu oynayan çobanlar o yılın bereketleneceğine, bol bol kuzuya sahip olacaklarına inanırlardı. 

Oyun şöyleydi: çobanlardan birinin yüzüne un sürülür, vücuduna balya balya ot bağlandıktan sonra eline de iki değnek verilirdi. Bir başka çoban da gelin kılığına girerek kösenin koluna girerdi. Diğer çobanlar ve köyün gençleri de kösenin arkasına takılır ve ev ev dolaşırlardı. Bir eve vardıklarında o evde bir süre halay çekilir ve sonra ev sahibi un, şeker, buğday gibi şeylerden gençlerin torbasına doldururdu. Köse hiç konuşmaz fakat dudaklarını birbirine çarparak garip garip sesler çıkarırdı. Bazen de sopasını kaldırıp çocuklara vuracakmış gibi yapardı. Köseden korkup babasının arkasına veya kanepenin altına saklanan çocuklar olduğu gibi zır zır ağlayanlara da rastlanırdı.

**

Fakirlik Hastalığı

İlk kanser vakasına M.Ö. 3000’li yıllarda Mısır’da rastlanmış. Kansere yakalanmada genel olarak sigara, alkol, yetersiz ve dengesiz beslenme, mesleksel maruziyet, enfeksiyonlar gibi faktörler etkili olmaktadır. Kanserden kaynaklanan ölümlerin yaklaşık %70’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğu bilinmektedir. Bu veriden yola çıkarak kanser için fakirlik hastalığı da diyebiliriz. 

Türkiye’de her yıl ortalama 163 bin yeni kanser teşhisi konmaktadır. 2018 verileri baz alındığında en çok kanser akciğer kanseri iken onu sırasıyla meme, kalın bağırsak, prostat ve mide kanseri takip ediyor. Erkekler kadınlara göre daha fazla kanser hastalığına maruz kalıyor. Erkeklerde en fazla akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri görülmektedir. 

** 

Ağaç Ağaç İçinde Büyür

Anne babalık büyük bir sorumluluk istiyor. Bir çocuğu dünyaya getirmek yetmiyor. Onu en güzel şekilde yetiştirmek, terbiye etmek de gerek. 

Eskiler: ‘Ağaç ağaç içinde büyür.’ demişler. Yani bir çocuğun güzelce yetişmesi biraz da çevresinde yetişmiş, olgunlaşmış bireylerin bulunması ile mümkündür.  O halde ilk iş olarak kendimizi en güzel şekilde yetiştireceğiz, okumuyorsak okuyacağız, varsa zararlı alışkanlıklarımız bırakacağız. Bunları yaptıktan sonra da çocuğun çevresine, kiminle oturup kalktığına dikkat edeceğiz…

Not: Sevgili okuyucularımın babalar gününü en kalbi duygularımla kutluyorum…

**