Hafta sonunda Türkiye Yazarlar Birliği Genel Kurulu sebebiyle Ankara’daydık. Kuruluşunun 40. Yılını kutlayan Yazarlar Birliği bu önemli gününde AK

Hafta sonunda Türkiye Yazarlar Birliği Genel Kurulu sebebiyle Ankara’daydık. Kuruluşunun 40. Yılını kutlayan Yazarlar Birliği bu önemli gününde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun ile eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay gibi önemli isimleri misafir etti. Sorgun’un, “Yüz yıl önce kimlerle karşı karşıya gelmişsek bugün yine onlarla karşı karşıyayız” sözlerinin öne çıktığı kongrede, TYB kurucusu ve şeref Başkanı Mehmet Doğan’ın “Konya Belediyeleri kültürel faaliyetlerde çok öndeler, tebrik ve teşekkür ediyoruz. Ankara Belediyeleri ise maalesef ayaklara ve mideye hitap etmekten kafalara hitap edemedi” şeklindeki ifadeleri, Konya’ya takılan manevi madalya oldu.
TYB Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten ile birlikte Bekir Şahin, Fatma Şeref Polat, Ali Fuat Baysal, Yücel Kemandi, Hatice Hilal Seyhan, İsmail Detseli, Bedir Köseoğlu, İbrahim Can gibi arkadaşlarımızla TYB Genel Kurulu vesilesiyle güzel bir seyahat gerçekleştirdik.
Bir zamanlar kamyon arkasından kurtulabilmenin “oh” çektirdiği, karşı yönden gelen araçlarla burun buruna gelmenin ‘yürekleri yorduğu’ Ankara yolunda su gibi bir seyahat oldu. Meşhur Kulu makasında, “sağım solum sobe” demeden, güvenle Ankara yoluna girmeyi sağlayan kavşak çok mu zordu ki; yıllar yılı kimse akıl edememişti?
Kulu demişken, dost canlısı Belediye Başkanı Ahmet Yıldız’ı anmadan olmazdı. Ankara’ya seyahatimizi öğrenince, “Bana uğramadan Konya’ya dönmeyin” sözünü, yerine getirmezsek olmazdı.
Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç’ın Divan Başkanı seçilmesiyle başlayan kongrede konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun kırk yıldır ayakta olan TYB'nin, kendini geçici heveslere kaptırmayan dingin bir yapısı bulunduğunu söyledi.
Siyasetin çok önemli olmakla birlikte "her şey" olmadığını anlatan Sorgun; siyaset, sanat ve edebiyatın bir bütünün parçaları olduğunu ifade etti. Şu sözlerin ağırlığını gönül kantarında siz tartıya vurun;
"Sanat için ‘karın doyurmaz’ denilir. Evet, belki karın doyurmayabilir ama kafa ve gönül doyurur. Bazen şunu görebiliyoruz; her şey günübirlik politikaya irca edilmek isteniyor. Bakıyorsunuz; çok verimli bir eğitimci, iş adamı, sanatçı jübileyi siyasette yapmak istiyor. Elbette siyaset önemli ama Allah bir insana hangi şeyleri doğal olarak vermişse belki de onu mu ifa etmek gerekiyor." Başkasına iş tarif etme kolaycılığını ‘modern bir hastalık’ olarak tarif eden Sorgun, bu kolaycılığa sapmadan, "Ben ne yapabilirim?" sorumluluğunun taşınması gerektiğine de vurgu yaptı.
Türkiye'nin çok önemli dönemden geçtiğine işaret eden Sorgun’un şu tespitleri son derece önemliydi:
“Son yüz yılı tekrar yaşıyoruz. Yüz yıl önce kimlerle karşı karşıya gelmişsek bugün yine onlarla karşı karşıyayız. Belki enstrümanlar, kullandıkları araçlar değişmiştir ama mücadele sebepleri, maksatları aynıdır."
Türkiye'nin bir taraftan Suriye ve Irak'ta olanca gücüyle teröre karşı mücadele ederken yatırımlarını sürdüğüne ve ülke ekonomisinin geçen yıl yüzde 7,4 büyüdüğüne işaret eden Sorgun, 2019’da yürürlüğe girecek olan Başkanlık sistemi için “Yüz yılın reformu” ifadesini kullandı.
Eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın TYB'nin kurumsal kimliğini her zaman koruduğuna vurgu yaptıktan sonra dile getirdiği, "Kültür ortamının, düşüncenin, sözün değeri her zaman yüksektir. Düşünce olmadan her şey eksiktir" sözleri sadece duvara asılacak değil, belleklere kazınacak tespitlerdi.
TYB'nin ilkeli yürüyüşe sahip olduğunu, mesafeleri iyi ayarladığını, gerektiğinde münasip eleştirileri yaparak hareket eden ve büyük bir fonksiyonlar üstlenmiş bir fikir platformu olduğunu anlatan Atalay, İslam dünyasının son kırk yılda gerek siyasi hareketlilik gerekse düşünce dinamizmi anlamında çok önemli olaylar yaşadığına işaret etti.
Günün diğer önemli mesajlarını TYB Kurucu Şeref Başkanı Mehmet Doğan verdi. TYB’nin kırkıncı yılında yirminci Genel Kurula ulaşmanın mutluluğu anlatıp, yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Doğan, Kültür ve Turizm Bakanlığının uzun süre kendilerine destek sağlamadığını ve tanıtma fonu destekleriyle projelerine hayat verdiklerini anlattıktan sonra, “Nihayet Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğine kavuştuk” dedi.
Doğan, kültürel faaliyetlerde sosyal belediyeciliğin önemine de vurgu yaptığı konuşmasında önce Konya Büyükşehir Belediyesini örnek gösterdi, sonra Başkent Belediyelerini eleştirdi;
“Biz Konya Büyükşehir Belediyesiyle, diğer Konya Belediyeleriyle gayet güzel kültürel faaliyetler yapıyoruz. Bu nedenle Konya Belediyelerine hem teşekkür ediyoruz, hem de tebrik ediyoruz. Ama maalesef aynı yakınlığı Ankara Belediyelerinden hiçbir zaman göremedik. Düşünebiliyor musunuz, “ben kitap okumam” diyen biri Ankara’yı yönetti. İnsanların ayağına, midesine hizmet ettiler ama kafasına hizmet etmediler. Konya başta olmak üzere bazı belediyelerimiz sosyal belediyeciliğin gereği olarak semtlerde kütüphaneler açarken biz Ankara Belediyelerine bir tane semt kütüphanesi açtıramadık.”
Doğan daha sonra gelişmiş dünya şehirlerinde açılan semt kütüphanelerinin sayısını verirken Konya Belediyelerinin açtığı kütüphaneler film şeridi gibi aktı zihnimizden. Ankara zaviyesinden bakıldığında; bu alanda Konya’daki eleştirilerin “mükemmeliyet” seviyesinde olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
Tek adaylı Genel Kurulda gündeme dair diğer maddelerin görüşülmesi yıldırım hızında gerçekleşti.
Başkanlığa yeniden seçilen Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan geçen iki yılda kendilerine tevdi edilen emaneti en iyi şekilde bugüne taşımaya çalıştıklarını anlatarak, kırkıncı yıl etkinliklerine büyük önem verdiklerini söyledi.
Neredeyse her konuşmacının Konya’dan bir-iki kelam etme gereği duyması boşuna değildi. Zira 40. yıl etkinliklerinde “Konya mührü” dikkat çekiciydi. Konya Şubesinin, 40. programında yer bulan etkinliklerine bakalım;
- Büyük Selçuklu Veziri, Nizamiye Medresesi kurucusu, Siyasetname yazarı Nizamülmülk’ü 1000. vefat yılında anma programı,
-Şiirimizin unutulmaz ismi adına sekiz yıldır yapılarak geleneksel hale getirilen Cahit Zarifoğlu Çocuk Şenliği,
-Geçmiş yazarlara vefa çerçevesinde, Tarık Buğra yüz yaşında programı, -
Yazılacak çok şeyimiz var konulu, Şehir Ziyaretleri yazıları.
Dönüşümüzde Kulu Belediye Başkanı Ahmet Yıldız ve AK Parti eski Kadın Kolları Başkanı Fatma Ünver bizi bekliyordu. “Buradan geçip de bize uğramamak olur mu”, derken samimiyeti gözlerine yansıyor, TYB yayınlarından oluşan kitaplar kendisine takdim edilirken “Bana verilebilecek en güzel hediye” diyordu.
Maaşının büyük bölümünü kitaplara harcadığını biliyorduk. Hem şahsi, hem ilçe kütüphanesinin hacmini anlatırken duyduğu sevinci, Şeref Başkanı Mehmet Doğan’ın da görmesi lazımdı.
Yıldız’la sohbetimiz asfalt, kanalizasyon, inşaat, boya-badana üzerine değil kitaplar, kültürel faaliyetler üzerine derinleştikten sonra, günü nihayetlendiren tespiti Fatma Şeref Polat yaptı:
“TYB’nin Şeref Başkanı Mehmet Doğan ağabey Ankara’yı yöneten Belediye Başkanlarının kültüre, kitaba ilgi duymamalarından yakınmıştı. Sizi Ankara’ya Başkan yapmak lâzım.”