KONYA - Konya'da Frig, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ev sahipliği yapan 5 bin yıllık Sille Mahallesi’nde çömlek ve testi ustası Yaşar Bulut (71), 450 yıllık atölyede, sanatını, üniversite öğrencisi çırağına öğretiyor. Toprağa, 58 yılı aşkın süredir şekil veren Bulut, “Gençler bu mesleği kirli görüyor. Elleri çamur olur, kıyafetleri kirlenir diye yapmıyorlar. Zehra’yla 3 yıldır çalışıyoruz. Bir gencin böyle istekli olması beni mutlu ediyor. Onunla gurur duyuyorum” dedi.

Kent merkezinin 8 kilometre kuzeybatısında yer alan ve tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sille Mahallesi, her köşesinde Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu, Karamanoğlu Beyliği ve Osmanlı Devleti’nin izlerini taşıyor. Rum köyü olarak da bilinen mahallede testi ustalarının sonuncusu olan Yaşar Bulut, 450 yıldır atölye olarak kullanıldığı belirtilen mağarada, uzun yıllardır toprağa şekil veriyor. Çömlek atölyesinde, 10 yaşlarında başladığı mesleğinde yıllarca çıraklık ve kalfalık yapan Yaşar Bulut, “İlkokul bittikten sonra başladığım testi çömlek sanatını sürdürüyorum. Böylesine tarihi bir yerde toprağa şekil vermek bize zevk veriyor. Bu mesleği öğrettiğim çok insan oldu. Ama devam edip, bir atölye çalıştıran olmadı. Öğrenciler geliyor, heves ediyorlar, bir şeyler yapıyorlar ama yetişen yok. Gençler, bu mesleği biraz kirli görüyor. Ellerim çamur olur, üstüm kirlenir diyorlar, başka mesleklere yöneliyorlar. Halbuki yurt dışından bu işlere büyük talep var. Ben de bir zamanlar İngiltere’ye çömlek gönderdim. Bir oğlum var ama o da testi ve çömlek ustalığını öğrenmedi” diye konuştu.

‘GURUR DUYUYORUM’

Birçok kişiye çömlek yapımını öğrettiğini, ancak kendisinden sonra bu mesleği sürdürenin çıkmadığını söyleyen Bulut, üniversiteli çırağıyla çalışmaktan mutlu olduğunu belirterek,

“Çırağım Zehra ile 3 yıldır çalışıyoruz. Zehra, bu sanata çok hevesli. Farklı ürünler tasarlıyor. Okulda genelde kalıp ürünlerle çalışmışlar ama burada kendini geliştirdi. Bir gencin böyle istekli olması beni çok sevindiriyor. Onunla gurur duyuyorum” dedi.

‘ÖMRÜM EL VERDİĞİ MÜDDETÇE BU SANATI DEVAM ETTİRECEĞİM’

Tarih ve coğrafyaya çok ilgi duyduğunu anlatan Bulut, “Eğer okusaydım bir üniversiteye hoca olurdum diye düşünüyorum. Küçük yaşlarda çarka oturunca hevesim kalmadı. Ama kitap okumayı seviyorum. Bu sanata hevesli olan varsa yardımcı olurum. Çünkü bu sanat yok olsun istemiyorum. İnsanların bu tür toprak ürünleri kullanmasını da tavsiye ediyorum. Bayramlar hariç her gün gelip burada çalışıyorum. Burada çalışmak bana çok iyi geliyor. Çalışınca vücudum rahatlıyor ve huzur buluyorum. Ömrüm el verdiği müddetçe bu sanatı devam ettirmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

‘GELSİN BİR GÜN HEVESİNİ ALSIN DEDİ, 3 YIL OLDU’

Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Zehra Mine Büyüktermiyeci ise, “3 yıldır Yaşar ustamın yanında çıraklık yapıyorum. Okul dışında bütün zamanımı burada geçiriyorum. Burada çırak olmak herkesin ulaşamayacağı, benim de hayatımdaki en büyük şanslarımdan birisi diyebilirim. Bu atölyede insanları tanımayı öğrendim. Yaşar usta, ilk tanıdığımda çok sert biriydi. Önce beni kabul etmedi. ‘Gelsin bir gün uğraşsın, hevesini alsın’ dedi. Ama ben buraya başladıktan sonra birbirimize ısındık. Burada dede torun gibi olduk. Meslek sırlarını bile bana anlatır. Burada çalıştığım süre boyunca sakin kalmayı öğrendim. Toprağın bana öğrettiği en büyük şey de budur” dedi.