Zor geçen bir gebeliğin ardından sürpriz bir şekilde gelen çok meşakkatli bir doğum sonrası küçücük iki bebeği kabl

Zor geçen bir gebeliğin ardından sürpriz bir şekilde gelen çok meşakkatli bir doğum sonrası küçücük iki bebeği kablolar içinde yoğun bakımda bırakıp eve dönmek ve dünyada ki yaşamına devam etmek. Bu durumu tek başına bebek büyütenler anlar. Çoğul bebek sahibi annelerin doğum sonrası depresyon yaşama ihtimali tek gebelik geçiren annelere oranla %47 daha fazladır. Çünkü çoğul gebeliklerin zor seyretmesi, ikiz bebeklerin erken doğma riskleri, tekil gebelere göre çok daha fazla olması sebebiyle depresyona zemin hazırlamış oluyor. Bebeklere yetişememe, aşırı yorgunluk, destek eksikliği, uykusuzluk yaşam rutininizi hepten değişmesi doğum sonrası yaşanan gerçeklerdir. Doğum sonrası depresyon hüzünden farklıdır. Bu durum günlerce hatta aylarca sürebilir lohusa depresyonunu yaşayan anneler bebeklerini beslemek istemezler, yıkamak altlarını değiştirmek gibi ihtiyaçlarını bile karşılamazlar. Bebeğiyle sağlıklı bağlar kuramayan annede depresyon belirtileri kendini göstermeye başlar. Bunlar; bitkinlik, iştahsızlık ya da aşırı yemek yemek, çok uyuyorsanız ya da hiç uyumuyorsanız, karar vermekte güçlük çekiyorsanız, kendinize, bebeklerinize ya da başkalarına zarar vermeyi düşünüyorsanız, endişe, yalnızlık, delirme korkusu gibi saplantılı düşünceleriniz varsa hemen bir uzmana danışın ve profesyonel yardım alın. Doğum sonrası depresyonu önlemek ya da en az hasarla geçirmek için anneye psikolojik destek çok önemlidir. Ben bu durumu annemin ve eşimin desteğiyle atlattım. Bu destek bebeklerin yoğun bakımdan çıkıp eve gelmeleriyle artmak zorundaydı çünkü bebeklerim kolikti. Birkaç metrekareye endekslenmişti hayatım tek duyduğum kolik iki bebeğin ağlama sesleriydi. Anneliğinizin ilk zamanları bu şekilde geçiyorsa bebeklerinizle birlikte depresyona da hoş geldin deyin..  Zaten zor durum da olan annenin fazladan iki damla sütü olsun diye mücadele ederken etrafınızdan duyduğunuz olumsuz yorumlar hepten sizi aşağıya çeker. “Sütün yetmiyor mu”  bu soru benim kâbusum olmuştu. İstisnasız herkesin sorduğu soru denebilir. Emziren veya emzir(e)meyen anneler bunun ne kadar incitici bir soru olduğunu çok iyi anlayacaktır. Lütfen İkiz annelerine bu soruyu sormayın. Birde hala kilo veremedin mi ama hala çok yiyorsun gibi can sıkıcı sorular var. Doğumdan bir kalktım 15 kilo gitmişti hastaneden kendi kilomla çıktım gibi şehir efsaneleri anlatılır inanmayın. Kimse doğumdan kalkıp yatağına gidene kadar her adımda tak tak 5 kilo vermez cicim. Yemek yerken “ooo daha nerene yiyeceksin” diyen bakışlar değil,  sizi gördüğü zaman ne kadar kilo alıp verdiğini anlatan ya da sorgulayan insanlar değil, sizin ihtiyacınız gözünüzün içine bakan insanlardır. Maalesef bizim insanlarımız lohusa depresyonunu hala bir şımarıklık olarak algılıyor. Her doğum yapan kadının önce doğum yaptığı hastane çalışanları tarafından bu konuda hem anneye hem aile fertlerine bilgi verilmesi gerekiyor. Aslına bakarsanız eğer ikiz annesiyseniz zaten depresyonunuz hep yanı başınızda durur. Lohusalık depresyonu geçse dahi bebekleriniz büyüdükçe iki kat mutlulukla birlikte zorluğu da büyür. Bazen ikizlerin yeni doğan fotoğraflarını görünce içimde garip bir duygu yükseliyor. Bu durumu şöyle açıklıyorum sanırım anneler torun sahibi olduğunda, zamanında kendi bebeklerini doya doya sevecek ruh halinde olmadığı için torunlarını çok seviyorlar. Özetle Yeni doğum yapmış annenin depresyona girmesi çok doğal ve olağan bir durum. Bu dönemde annenin biraz daha hassas ve iyi bakılmaya ihtiyacı vardır.