‘’Tarih; vicdanımıza kazınan olayların hafızası; gerçekler ise zamanın vicdanıdır.’’ Bilinen dış güçlerin türlü oyunlarıyla başlatıl

‘’Tarih; vicdanımıza kazınan olayların hafızası; gerçekler ise zamanın vicdanıdır.’’
Bilinen dış güçlerin türlü oyunlarıyla başlatılan ‘Arap Baharı’ sonrasında, Ortadoğu’nun adeta ortasından yarıldığı, her yarımının paramparça edildiği böylesine kritik bir süreç yaşanırken,
Ülkemizin baş belası P.K.K terör örgütünün, neredeyse her günümüzü zehir eden; alçak, kalleş saldırıları devam eder, her Allahın günü Şehitlerimizin haberleriyle sarsılırken,
Yaşanan tüm bu olumsuzluklara rağmen; omuz omuza direnerek, birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeden, iç ve dış hainlere Türk Milletinin gücünü gösterirken,
Suriye’de yaşanan insanlık dramına kucak açmış devletimin yurttaşları olarak dünya âleme; ‘bizler, tıpkı ecdadımız gibi işte böylesine gönlü yüce bir millet’ olduğumuzu bir kez daha ispat etmişken,
Ege’nin serin sularında boğulan ‘Aylan Bebeğe’ dahi duyarsız kalabilen sözde medeniyetin beşiği, insanlık havarisi geçinen kimi Avrupa ülkelerinin umarsızlıklarına insanlık dersi vermişken,
15 Temmuz 2016 gecesi; o salya, sümüklü meczubun yönettiği FETÖ hainlerinin; ülkemizi ele geçirmeye yönelik alçak kalkışmasını el birliği, gönül beraberliği, iman gücü, vatan sevdasıyla coşarak milletçe önlemişken,
Sınırlarımızın hemen dibinde yıllardan beri ellerinde palalarla kelle avcılığı yapan, Yüce Dinimiz İslamiyet’le asla ilgisi olmayan IŞİD terör örgütünün, türlü tehditlerinin, sınırlarımıza vaki tecavüzleri, Mehmetçiklerimizce defedilmişken,
Geçtiğimiz yıllarda ülkemizin özellikle siyaset arenasında yaşanmış bütün o soğukluklar kaybolmuş, 15 Temmuz Ruhu, 7 Ağustos 2016’da ‘’Yenikapı Ruhu’’ ile buluşmuş, bu birliktelik ülkemizin her yanını sarmışken;
Lozan’ı gündeme taşımak neden?
’’Birileri de Lozan’ı Zafer Diye Yutturdu’’ demek ne için? Hem de T.B.M.M’nin açılışından iki gün öncesinden!
Hem de Suriye’de bulunan askerlerimizin yönü Musul istikametini gösterir, Ortadoğu coğrafyasında gözü, kulağı olan 4 büyük ülkeden Türkiye’ye yönelik ‘’Uluslararası hukuka aykırı davranıyor’’ homurtuları işitilmeye başlamışken, Lozan’ı tartışmaya açmak neden?
93 yıllık Cumhuriyet Türkiye’sinin günümüze yansıyan en önemli temel taşı Lozan’ı böylesine kritik bir dönemde siyaset malzemesi yapmak; milletçe bize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi; Lozan aleyhine yapılan olumsuz söylemler, yorumlar, bağımsızlığımızı taçlandıran böylesine önemli bir zaferin değerinden de hiçbir şey kaybettirmeyecektir.
Çünkü Lozan; ‘İstiklal Savaşını zaferle sonuçlandıran milletimizin, tam bağımsız Türkiye’yi inşasının imzasıdır.’
Çünkü Lozan; Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranların yüz akı, misak-ı milli hudutlarımızın tarihteki yazılı belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapu senedidir.
Çünkü Lozan; tarih sayfalarına bu gerçeklerle yazılmıştır, değişmez.
Nasıl ki 15 Temmuz 2016; Cumhuriyet Türkiye’sinin bağımsızlığına indirilmek isteyen FETÖ hainlerinin darbesini önleyen milletimizin kanıyla, canıyla yazmış olduğu destansı bir zaferin tarihi ise,
24 Temmuz 1923’de; Büyük Türk Ulusunun Bağımsızlık Savaşını kazandıktan sonra Devletimizin kuruluş manifestosunu taçlandıran bir zaferin tarihidir.
Günümüz Türkiye’sinde tarihi gerçekleri doğru okumak, bu gerçekler ışığında yorum yapmak, toplumu doğru bilgilerle aydınlatmak adına, gerçek tarihçilerimize büyük görevler düşmektedir.
Böylesine kritik bir dönemde Lozan’ın tartışmaya açılması en çok da Ege’deki 12 adanın neden Yunanistan’a terk edildiği noktasında yapılmaktadır!
Lozan’ın her maddesi ayrı bir zaferdir diyerek, adalar konusunu tarihin sesiyle yanıtlamak gerekirse; Osmanlı İmparatorluğu döneminde kaybedilen Balkan savaşı sonrasında İtalya ile imzalanan 1912 Uşi Anlaşmasının tarihi belgeleri buna en doğru cevabı verecektir.
Zaman, zaman devletimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerini Cumhuriyet Türkiye’sinin Lozan gibi çok değerli kazanımlarını tartışmaya açarak, tarihi gerçeklerin görmezden gelinmesi, ülkemize hiçbir şey kazandırmamıştır, bundan sonrada kazandırmayacaktır.
Dolayısıyla Lozan da; o dönemin gerçekleriyle, diğer zaferlerimiz gibi tarihin altın sayfalarında yerini almıştır.
Önemli olan 7 Ağustos 2016 tarihinde ‘Yenikapı Semalarından Ülkemize Yansıyan Birliktelik Ruhumuzu’ kaybetmeden, bu değerli birlikteliğimizi sonsuza kadar bu ‘gazi topraklarda’ yaşatmaktır.
Bir kez daha ifade etmek gerekirse;
Lozan, Sevr’i dayatanların suratında patlayan bir tokat;
Tarih, vicdanımıza kazınan olayların hafızası, gerçekler ise zamanın vicdanıdır.