İnsan ister ki düşümüzde olan her şey gerçek olsun, gerçekleşsin, bu dünyayı terk etmeden göreyim. Hayallerimizde böylesi fütursuz sınır tanıma

İnsan ister ki düşümüzde olan her şey gerçek olsun, gerçekleşsin, bu dünyayı terk etmeden göreyim. Hayallerimizde böylesi fütursuz sınır tanımayan isteklere yer veririz de gerçeklik ile öpüşmez çok kez. Mars gezegenine henüz bir ziyaret gerçekleşmemiş olsa da son yıllarda ciddi aşamalar kat edildi, bilinmeyen çok soruya cevaplar alındı, uzay araçları, gözlem araçları kullanılarak. Merak hislerim mevcut elbette, Mars gezegeninde yaşam var mıdır diye, hani canlılar olsa gözlemleme ile keşfedilir mi, o da muamma. İnsan olarak beklentimizde insan benzeri bir canlıyla karşılaşmak, oysa çok farklı frekanslarla donatılmış bir başka yaratık mümkün.
Ay seyahatini gerçekleştiren insanoğlu, yeni alanlar keyfetme gayretiyle çalışa dursun ne alırız ne veririz, kazancımız ne olur, kaybımız ne. Dünyalı olarak bizler uzayda yeni yerler için çalışmalar yapıp küçümsenmeyen paralar harcarken dünyamız için neler yaptık? Belki de ironi bir metin, okumaya değer;
“Neil Armstrong” ve “Buzz Aldrin” ay'a ayak basmadan önceki aylarda ABD’nin batısında ıssız bir çölde eğitim gördüler. Bu alan pek çok kızılderili topluluğuna ev sahipliği yapıyordu; bir yerliyle astronotlar arasında geçen diyaloğa dair şöyle bir hikâye mevcut.
Bir gün eğitim sırasında astronotlar yaşlı bir kızılderiliyle karşılaşır. Adam orada ne yaptıklarını sorar. Astronotlar kısa süre içinde Ay’a yapılacak bir araştırma seyahatinin parçası olduklarını söylerler. Yaşlı adam bunu duyunca bir an sessiz kalır, sonra astronotlardan kendisine bir iyilik yapmalarını ister.
Astronotlar "ne istiyorsunuz??" diye sorarlar.
Yaşlı adam, kabilemdeki insanlar Ay da kutsal ruhların yaşadığına inanır. Onlara halkımdan önemli bir mesaj iletmenizi isteyecektim.
Astronotlar "mesaj nedir??" diye sorar.
Adam kendi dilinde bir şeyler mırıldanır, sonra da astronotlara bunu ezberleyene kadar tekrar etmelerini söyler.
Astronotlar "bu ne demek??" diye sorar.
Bunu size söyleyemem. Sadece bizim kabilemizle ay ruhlarının bilebileceği bir sır, der..
Üsse geri döndüklerinde astronotlar uzun uğraşlardan sonra yerel dili konuşabilen birini bulurlar ve ondan mesajı tercüme etmelerini isterler. Ezberledikleri şeyi söyleyince çevirmen kahkahalarla gülmeye başlar. Nihayet sakinleşince, astronotların o kadar dikkatle ezberlediği sözlerin "bu adamların size söylediği hiçbir şeye inanmayın. Topraklarınızı çalmaya geldiler, olduğunu söyler...
..
Bir diğer tezatlık ise “Neil Armstrong” un internet sitelerinden Dünya ya yayılan ve Ay seyahatinin hiç olmadığı yönünde. Astronotun bu açıklamasının gerçeklik payı olabileceği gibi, hafıza kaybı ya da akıl erozyonu denilen kısmi unutkanlık, hastalıkta mümkün olabilir. Kendisinin günümüzde doksanlı yaşlarını yaşadığını bilmemizde fayda var.
Bilimsel ya da duyumlardan ibaret, ütopik ve mizahi çok şeyler dinleyip okumaya devam edelim, sorun yok. Asıl eksik kaldığımız ve çok büyük sorun olarak gördüğüm; “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz” atasözümüzün özünde ki mesajı değil mi? Üniversitelerimizin tatmin edici boyutta araştırma ve uygulama çalışmaları nedir, hangi aşamadadır? Bilmiyorum. Bildiğim ve haz almadığım sinema filmleri sonrası bilgisayar oyunlarında da ilgi görmesi. Evet, kabul, her şey hayal ve oyunlarla başlar, hiç itirazım yok. İtirazım olan birileri uzayda üs kurma aşamasında iken, birileri toprak analizi aşamasına geldiklerini beyan ederken, birileri su varlığı muamma ama nem varlığı kesinleşti derken, geç kalınmamalı diye düşünüyorum.