RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZEN
 

> Mavi bir süredir sessizdi. Saz Söz Mavi projesinin sonrası bilinçli bir üretim arası mı verdiniz?

Aslında şöyle oldu, ilerisi için düşündüğüm bir şehir değişikliğine çok sürpriz bir şekilde karar verince onun kendi mücadeleleri, yorgunlukları ve macerası oldu. Sonrasında da büyük bir doyumu. Bu esnada İstanbul’a gelmeyi çok istemediğim, biraz da içime döndüğüm bir süreç oldu. Uzaktan bir proje irade edecek kadar motive de değildim. İyiydim de sanıyorum biraz durmuş olmaktan.



> Şarkı yazmak için illa kabuğa mı çekilmek gerekiyor. Kalabalıkta koşuşturma da yaşarken de üretim coşkulu olmaz mı?

Olmaz mı, çok da şahane olur, beslenirsin gözlemlersin içeriden. Bazen bir köşede iki cümle çiziktirirsin. Konu sadece her gün belli bir zaman dilimini yoğunlaşmaya ayırmak, ilham sen ilgilenmezsen o kadar sık uğramıyor.

> İstanbul'dan Bodrum'a geçiş yapıp hayatı buradan yürütmek zor olmadı mı?


Hayatı Bodrum’dan yürütmedim esasen, hayatı sıfırdan oraya uygun şekilde inşa ettim. Telaşlarımı da devre dışı bıraktı Bodrum, başka bir gerçeklik, başka bir doyum geldi. Ve tabii bambaşka bir gündelik hayat. Kusursuz bir doğanın içinde, trafikte ve kalabalıkta delirmeden, kokularla renklerle sarhoş. Uzun süren aktif bir meditasyon gibi. 40 yılımın unuttuğum bütün anıları, anları, her şey akın etti. Ölmeden hayatım gözümün önünden geçiyor gibi. Hem çok öğütücü hem çok arındırıcı iki yıl oldu.

> Bir anda kalabalık büyük şehirden Bodrum'un ıssızlığına gelmeniz ruhunuzda, hayata bakışınızda ne gibi değişikliklere neden oldu?


Bir kere genel bir mutluluk hali geldi, huzur da diyebiliriz. O halden dolayı şehirde kendimi oyalamak ve iyi hissetmek için yapmak durumunda hissettiğim şeyler, günlük alışkanlıklarım falan tamamen işlevsizleşti. Onay arayışım azaldı, kendime yüklenmelerim, acımazlığım azaldı, sancılı yüzleşmeler yaşadım, yolculuktan kendimi daha iyi tanıyarak çıktım. Ve gerçek anlamda kabullenip sevmeyi öğrenerek.



> Hiç “neden Bodrum'a geldim”in sorusuna yanıt aradınız mı?


Bu benim yıllar yılı istediğim bir şeydi. İlk 16-17 yıl önce üniversiteyi bırakıp Gümüşlük’e yerleşmeye karar vermiştim. Bir pansiyonun işletmesine ortak olacaktım. Sonra o pansiyon hayatına devam etmeyince, olamadı. Hep kafamın bir yerinde idi ama. Bazı yerler seslenir ya. Hep Gümüşlük için derim onu, ya burada öldüm, ya burada öleceğim diye. İki yıl önce Saz Söz Mavi’nin son şarkısının yayınından sonra uzun bir yolculuğa çıktım. Her ay bir şarkı hazırlayıp yayınlamak biraz da yormuştu o yıl. Yolun amacı yazın düzenli program yapacak bir yerle anlaşmak ve yazı da orada geçirmekti. Alaçatı’da bir yerle anlaştık, İstanbul’a gidip eşyalarımı toplamadan önce geleneksel Gümüşlük tatilim için Bodrum’a geçtim. İş ben oradayken iptal olunca, moraller de bozulunca İstanbul’a dönmek yerine yazı orada geçireyim demiştim. Sonra biraz uzadı. Derken bir ekim günü yağmura şahit oldum bahçede, büyülendim, dönüp dedim ki “galiba ben dönmek istemiyorum.” Bodrum’un kışı ya aşık eder seni ya fırlatıp atar. Bana ikisini de yaptı, ama kaldım.

> Bağlı olduğunuz her şeyden kopup, özgürlüğü ve her şeyi dibine kadar yaşamak istediniz diyebilir miyiz?


Her şeyi dibine kadar yaşamak çok gerekli bir şey değil bence. Kendine dibine kadar dürüst olmak gerekli ama. Ondan çok kopuyorsun karmaşada. Sürüklenip gidiyorsun, başkalarına bakıyorsun hep, parmak doğrultuyorsun, gelişime değişime şans vermiyorsun.
Bağlı olduğum şeyden kopmak demeyelim ben gerçekte neye bağlıyım, nedir benim vazgeçilmezlerim, bunları anlamak istedim biraz.
Ve özgürlük! Hayatımı kurtarmışım gibi hissediyorum. Ensemden fişi çekmişim gibi.

 



Pandemi döneminde bir çok sanatçı kendi sosyal medya hesapları üzerinden bağımsız olarak şarkılar yayımladı. Özellikle bu dönem youtube yayınlarında hatırı sayılır bir artış oldu. Mavi de bu dönemin bireyselleşme, bağımsızlaşma akımından da etkilendi mi?

Benim kararım pandemiyle bağlantılı olmadı. Yıllarca plak şirketleri ile çalıştım. İyi tarafları oldu, o kadar iyi olmayan tarafları oldu. Geçen sene verdiğim bir karardı artık yola yalnız devam etmek. Oturduk konuştuk. Dostça yolları ayırdık. Ben her kararın başında olacağım hem heyecan verici hem korkutucu yola girmek istedim. Böyle cesaret isteyen kararların kendi “yürü ya kulum” tılsımı ile geldiğine inanıyorum. Ama demek değil ki çok uzun sürmeyecek ya da çok zor olmayacak. Hep beraber göreceğiz.


> Bu projenin adı Karya Kayıtları. Önceki proje “Saz Söz Mavi” ise İstanbul’dan esinlenmişti. Yenilik ve değişimden yanasınız. Çabuk sıkılan bir yapısı mı var Mavi'nin?

Eski tip bilgisayar oyunları gibi algılıyorum biraz hayatı. Bir noktadan bir noktaya gidiyorsun, bu esnada araç da değiştiriyorsun, yöntem de, geçtiğin yerler de değişiyor ve zorluk derecesi de artıyor. Sen de kendini geliştire geliştire ilerliyorsun. Bu dönüşüme değişime kapalı da yaşanabilir, ama ben aksinin peşindeyim. Sıkılma konusunda da minik bir haklılık payı var. Bir şey bütünüyle merakımı cezbetmiyor, şaşırtmıyorsa ilgimi kaybedebiliyorum.



> Güçlü bir kaleminiz var. Şiirle ve yazıyla aranızdaki bağ şarkıların sözlerinde de kendini belli ediyor.


Teşekkür ederim, yükümü boşaltma aracı gibi benim için yazmak. Ya da ortaya bir tabak koyup hadi şimdi hep beraber tadına bakalım yorumlayalım demek gibi. Paylaşılan şeyler hem rahatlatıyor hem çoğaltıyor. Agresif ve kavgacı biri değilim pek, bir yerden akıtmam lazım ama duygularımı. İşte onu yaparken biraz edebi yönden süslemeye çalışıyorum ki insanların kapısına çöp döküyor gibi olmayayım :)

> Müzikte ve hayatta sadelik zamanı yazıyor basın bülteninizde. Sahne ve bundan sonraki şarkılar da aynı rotada mı gelecek o zaman?

Ben o sadeleşmeye iki sene önce başlamıştım, mutluluğunun olduğunu sandığımız yerlerden geçmediğini farkederek, bu projeyi de öylesine hırssız, zorlamasız bir yerden hazırladım ki... Bittikten sonra pandemi patladı, bütün dünya uzun bir nefes tuttu. Bir süre sonra içinde bulunduğum duygularla bütün dünya senkronize olmuştu. Artık hepimiz daha içedönük, daha minimal, daha kendine yeten bir yere ilerliyoruz bence. Zamanın ruhu şarkılara nasıl dokunacak, salgın sonrası düzen performans sanatlarına nasıl etki edecek hep beraber göreceğiz. Tabii gönül ister ki her sektöre yeşil ışık yakılıp müzik yine yasaklı kalmasa..

Editör: TE Bilisim