10 Muharrem (10 Ekim) İslam aleminin en acı günüdür.… Yani bundan 1337 yıl önce Muaviye’nin oğlu-adını yazmak bile istemiyorum-“Zalim Adam’ın

10 Muharrem (10 Ekim) İslam aleminin en acı günüdür.… Yani bundan 1337 yıl önce Muaviye’nin oğlu-adını yazmak bile istemiyorum-“Zalim Adam’ın” Hz. Muhammed(s.a.s.)’in torunu Hz. Hüseyin’i vahşice şehit ettirdiği gündür. Öyle ki, Hz. Muhammed (s.a.s) torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i çok severdi: “Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır; Allah’ım ben onları seviyorum, sen de onları sevenleri sev.” Dediği birçok kaynakta yazılıdır. Hz. Ali ve Muaviye arasında gerçekleşen Sıffin Savaşı’nın ardından Müslüman dünyasında ayrılıklar baş göstermişti. İslam dünyası iki ayrı yönetim tarafından idare edilmeye başlanmıştı. Kûfe, Hz. Ali’nin halifeliğinde, Şam başkent olmak üzere Hz. Muaviye’nin yönetimindeydi. Hz. Ali bir harici tarafından öldürülünce, Hz. Hasan halifeliği Hz. Muaviye’ye bırakmak zorunda kalmıştı. Fakat Muaviye’den sonra halifelik, Hz. Ali’nin diğer oğlu Hz. Hüseyin’e devredilecekti. Hz. Muaviye öldükten sonra yerine söz verildiği gibi Hz. Hüseyin değil, Muaviye’nin oğlu “Zalim Adam” geçmiştir. Fakat diğer taraftan, Kûfe halkı ise Hz. Ali’ye sıkı sıkıya bağlı olduklarından “Zalim Adam’ın” halifeliğini tanımak istemediler. Ayrıca, Emeviler dönemi ile birlikte başkent, Şam’a taşınmıştı. Hz. Hüseyin, Kûfe’ye gitti. Hz. Hüseyin’in ordusu ile “Zalim Adam’ın” ordusu Kerbela’da karşılaştı. Hz. Hüseyin’in ordusunda bulunan 74 adama karşılık, “Zalim Adam’ın” ordusunda 4500 kişi idi. Hz. Hüseyin Müslüman kanı dökülmesin diye, kendisine karşı olanları savaşta vazgeçirmek için son bir uyarı konuşması yaparak şöyle dedi: “Ey insanlar! Soyumu söyleyin, ben kimim? Sonra kendinize gelin, nefsinizi kınayın. Bakın, beni öldürmeniz, hürmetimi gözetmemeniz size caiz midir? Ben, Peygamberinizin kızının oğlu değil miyim? Ben, Peygamberinizin vasisi ve amcası oğlunun oğlu değil miyim? Ben, herkesten önce Allah’a iman eden ve Peygamber’in Risalet’ini tasdik eden kimsenin oğlu değil miyim? Seyyid-uş Şüheda olan Hamza, babamın amcası değil midir? Cafer-i Tayyar amcam değil midir? Peygamber’in benim ve kardeşim hakkındaki: “Bu ikisi cennet gençlerinin efendileridir” sözünü duymamış mısınız? “Eğer sözümü tasdik ederseniz, bu söylediğim sözler bir gerçektir… Ben ve kardeşim hakkında Peygamber’in buyurduğu bu sözde şüpheniz varsa benim Peygamberinizin kızının oğlu olduğumda da mı şüphe ediyorsunuz? Allah’a and olsun ki, doğu ve batı arasında (bütün dünyada), sizin ve dışınızdakiler arasında da Resulullah’ın benden başka torunu yoktur. Yazıklar olsun size! Acaba öldürdüğüm bir kimse veya zayi ettiğim bir mal ya da (size vurduğum) bir yara karşılığında mı beni cezalandırmak istiyorsunuz?  “Ey insanlar! Allah’a and olsun bundan sonra süvarinin bineğe binerek meydanda gezdiği süre miktarınca dünyada kalırsınız. Bu sözü babam, ceddim Resulullah’tan bana nakletti. Bilin ki Hüseyin’in ümidi ancak yüce Allah’adır. Çünkü hayatı Allah’ın kudreti elinde olmayan kimse yoktur. “   Ama zalimler zalimliklerinde vazgeçmediler. Kuşatmayı kaldırmayıp savaşı sürdürdüler. Günlerce süren kuşatma sonunda. Hz. Hüseyin dahil ailesi aç ve susuz kalmışlardı.  Savaşın sonunda Hz. Hüseyin’i şehit ettiler. (10 Muharrem -10 Ekim 680). Sonra çadırlar ve kadınlar yağma edildi, hasta ve yatakta olan İmam Zeynel Abidin Ali’ de öldürülmek istendi. Bu kanlı savaşın bitiminde İmam Zeynel Abidin yatak ve yorganlara sarılarak saklanmıştı. Bu çirkin savaşın en küçük kurbanı ise daha altı aylık bir bebek olan Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Asgar’dı. Hz. Hüseyin’in yanındakilerden şehit olanlar yetmiş iki kişi idi. Zalimler ordusunun komutanı, bu şehitlerin başlarını Vali Ubeydullah’a gönderdi. Bu zalimlerin ne Allah’tan korkuları vardı, ne de Peygamberden çekinmeleri vardı, ne de utanma biliyorlardı. Şu da muhakkak ki, yeryüzünde “Zalim Adam” gibi ahlak yönünden düşük insana az rastlanabilir. Onun bu merhametsizce emirlerini yerine getiren; Şimr ve Ubeydullah ise kötülük ve ahlaksızlıkta, zalimlikte efendisi ile yarış halindeydi. Şunu da bilmek lazımdır ki, Kerbela’da hak yolunda kendisinin yüz katı bir orduya karşı duran Hz. Hüseyin’in bu kahramanlığına da rastlamak imkânsızdır. Sonuç olarak “Kerbela Olayı” yüzyıllara damgasını vurmuş hüzünlü bir destandır. Öyle ki yabancı araştırmacı Gibbon bile: “Yıllar sonra bile insanlar nerede olurlarsa olsunlar Hüseyin’in bu trajik ölümü en soğukkanlı okuyucuyu bile üzecektir…” demektedir. İmam Hüseyin’in ve yanındakilerin Kerbela’da böyle feci şekilde katledilmeleri ve Peygamber sülalesinin akla gelmedik şekilde ihanete cüretleri halkı o kadar etkiledi ki, adeta Emevi saltanatı kökünden sarsıldı. Bu gün bile Emevi ailesine ve “Zalim Adam’a” karşı kin ve nefret bitmemiştir. İslam’ın hangi mezhebinde olursa olsun bu zalim adamın ismini çocuklarına vermemiştir. Ama maalesef ki; bu zalimler her asır da var olmuşlardır. Kısaca söylemek gerekirse; ne yazık ki; Gül Muhammed (s.a.s)in goncası Hz. Hüseyin’ini vahşice şehit edenlerin benzerleri  15 Temmuz 2016’da  ülkemizde ortaya çıkarak ne kadar acımasız ve vahşi olduklarını bir daha gösterdiler. Yani bunların benzeri zalimler ABD- Pensilvanya’daki (güya Müslüman olduğunu söyleyen) “Zalim Adam’ın”  vahşi ve acımasız emri ile “248 Hüseyin seveni” şehit ettiler. Unutulmasın ki; Hz. Hüseyin’i şehit edenlerin hayatları feci şekilde son bulmuştu. İnanıyorum ki; 15 Temmuz’da zalimlik yapanlar da ve o “Zalim Adam” da hukuk önünde aynı akibete uğrayacaktır!  Yine biliyorum ki; “Mazlumların ahı asla yerde kalmaz!”