Sonbahar her yıl sarı giysileri ile çalar kapımızı. Radyo İlk yayınına İstanbul Radyosu adıyla, 6 Mayıs 1927'de başlamış. Henüz kimsede radyo

Sonbahar her yıl sarı giysileri ile çalar kapımızı.
Radyo İlk yayınına İstanbul Radyosu adıyla, 6 Mayıs 1927'de başlamış. Henüz kimsede radyo alıcısı bulunmadığından, postane binasının kapısının üzerine yerleştirilen hoparlör yardımıyla her akşam yayın yapılıyormuş. Yıl 1960 Eylül ayı. Radyodan başka hiçbir iletişim aracı yok. Babacığımın küçük bir el radyosu vardır. Annem doğum sancıları içinde. Bir bebek gelecek dünyaya.
Elinde radyo, dakikaları saat, saatleri güne çevirdiği söylenen bir bekleyiş içindedir babacığım. Annemin yanında olamamaktan mı meraktan mı bilinmez ama sürekli volta atar, içi içini yer. Ultrason olmasa da kendi yöntemlerine göre bir kız bebek doğacağını biliyorlar. Türkülerden fal tutmuş bebek için. Bebek gezegende gözlerini açtığımda hangi sanatçı türkü söylerse o sanatçının adı verilecek. O dönemin ünlü sanatçıları Muazzez Turing, Hacer Buluş ve Nezahat Bayram.
Kapı açılır ve bir ses yükselir.
“Müjde bey bir kızınız oldu!” kız çocuğu sahibi olmak her baba için müjdedir. Çünkü kızlar babaların en büyük aşklarıdır.
Radyo düğmesi çevrilir. “ Sıradaki türkü Nezahat Bayram’dan Mektebin Bacaları” ve zihinde şimşekler çakar.
Bebek daha anne sütünün tadına bakmadan adı konur. Nezahat
İşte benim Mektebin bacaları ile başlayan isim hikayem. Sanırım geçmişimiz gibi geleceğimiz de kayıt altında, hayat denen bu yolda. Babacığım öğretmen olduğumu, ders verdiğimi gördü. Daha fazlasına ömrü yetmedi. Her anlattığımda içim coşar. Annemi babamı anar dua okur ve açar dinlerim türküyü. Anılar bir uğultu gibi savrulur yüreğimde.
Mektebin Bacaları
Türk halk müziği şaheserlerinden biridir. Yüzlerce yorumu vardır. Hepsi de farklı tınılarda. Bu türküyü dinlerken hüzün tatlı tatlı işler içinize. Eğlendiren, ritim tutturan, hatta ellerinize birbirine çarparak alkış tutmanıza neden olan güzeller güzeli türkü
Birkaç sanatçı yorumlamış, Muş yöresinin bu güzel türküsünü.
“Mektebin bacaları vay lele lele lele vay lele vay
Ders verir hocaları vay lele lele lele vay lele vay
Kim yarimi sorarsa vay lele lele lele vay lele vay
Odur birincileri vay lele lele lele vay lele vay …”
“Kim yârimi sorarsa odur birincileri” kısmında ne anlatmak istediğini çözmeye çalışıyorum. Türkünün sözlerini yazan kişi belli ki mektepteki sevgilisine yazmış türküyü. Her okulda en az bir tane öğrenci çeşidi olan mektebin birincisi, sevgilisini sormuş olabilir. Bir öğretmene aşık olan birinin türküsü de olabilir. Anlamı ne olursa olsun, ne güzel dökmüş derdini söze, müziğe. Neşe, romantizm hatta ümitsizlik taşıyan nadide bir türkümüz. Günümüzde okul önlerindeki karmaşayı düşünüyorum da bu türküyü yazan kişi, samimi bir sevgi taşıyormuş yüreğinde.
Çeşitli sanatçılardan dinleye dinleye bitiremediğim muhteşem türküyü seslendiren günümüze taşıyan bütün sanatçılara teşekkürler.
Alkışlar mektebin bacalarına
Alkışlar mektepte ders veren hocalara
Her öğretmenler gününde, geçmişe uzandığımda, öylesine çoğalıyor ki tüm anlatılanlar
Alkışlar anneme ve babama…