Satrançta ‘pata kalmak’ diye bir tabir vardır. Oyunun kilitlenip, berabere bitmesi anlamına gelir. Pata kalmak için, taraflardan birinin son taşının

Satrançta ‘pata kalmak’ diye bir tabir vardır. Oyunun kilitlenip, berabere bitmesi anlamına gelir. Pata kalmak için, taraflardan birinin son taşının kalması ve sonrasında 14 hamle boyunca yenilmeden hareket edebilmesi gerekir. Tek taş ve 14 hamle kesişimi sonrası oyun berabere biter. Tek taşla kalan için beraberlik de bir kazançtır. Daha çok karşı tarafın hoşuna gitmeyen, elindeki avantajı kullanamamasından kaynaklı bir ‘sinir hali’ oluşur. Ekonomi de aslında satranç gibidir. Ülke enflasyonu, fiyat istikrarı için en büyük mekanizma olan Merkez Bankaları bu hedeflerini gerçekleştirmek için hamleler yaparlar. Bir sonraki adımları hesaplayıp harekete geçerler. Merkez bankalarının aslında kur hedefi yoktur. Asıl amaçları fiyat istikrarını sağlamak, yani enflasyon hedeflerini belirleyip, o hedefi gerçekleştirmektir. Gelişmekte olan ülkelerde enflasyon ve kur eş zamanlı değerlendirilmesi gereken unsurlardır. Kırılgan yapıları sebebi ile ülke paralarının değeri çok hızlı dalgalanır. Merkez bankaları da bu dalgalanmayı sınırlı tutmak için çeşitli araçlara başvururlar. Faiz enstrümanı da bu araçların başında gelir. Son 1 aydır Türk Lirası’ndaki dalgalanmaya şahit oluyoruz. 4,90’ları geçen USD/TL kurundan sonra Merkez Bankası’nın faiz hamleleri ile karşılaştık. Planlı toplantısından önce toplanıp, 13,50 olan faizi 16,50’ye çıkardı, sonrasında da politika faizini bu seviyeye arttırdı. En son yaptığı faiz artışı ile 17,75 seviyesine geldi. Son faiz artışları döviz kurunun tepe noktaya vardığı yerden geri gelmesine sebep oldu. Tekrardan 4,90’lar seviyesine gelmemesi için 1,25’lik son artışı da yaptı. Yani Merkez Bankası sanki 4,90’lar seviyesine gelmemesi için, hatta kurun inmesinden öte, çıkmasını önlemek için hamleler yapıyor gibi görünüyor. Satranç deyimiyle tanımlarsak, mevcut kur seviyesini korumak, MB için ‘pata kalmak’ anlamı taşıyor olabilir. Hamleleri yapmakta geç mi kaldı, daha fazla mı faiz artışı yapmalıydı vb. sorular için artık çok geç. Bugünün penceresinden baktığımızda, Merkez Bankası’nın hamlelerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Daha az kayıpla atlatılabilir miydi sorusunu gereksiz görüyorum. Her hamlenin bir maliyeti vardır. Ona katlanılır. Hamleyi yapabilmek de önemliydi. Eğer hiçbir tepki vermeseydi, TL’nin değer kaybının çok daha büyük oranlarda gerçekleşmesi kaçınılmazdı. Arjantin örneğini önceki yazılarımızda vermiştik. 10 günde üst üste üç tane faiz artışı yapmasına rağmen para birimlerindeki düşüşü durduramamışlar, IMF ile masaya oturmak zorunda kalmışlardı. Merkez Bankamızın yaptığı hamleler Arjantin’den farklı sonuçlar doğurdu. Faiz hamleleri kurun gerilemesine, yataya geçmesine yol açtı. Demek ki; geç mi kaldı sorusunun cevabı burada yatıyor. Geç kalmadı, ama daha fazla maliyete katlanmak durumunda kaldı. Döviz kurunda henüz yatay eksene tam olarak oturmuş değiliz. Aynı gün içinde dahi yüksek dalgalanmalar yaşanıyor. Yani 2 hafta önceki o büyük artışın artçı şokları oluşuyor diyebiliriz. İç ve dış yatırımcı seçimleri bekleme psikolojisi ile günlük kazanç peşinde oldukları için volatilite bugünlerde çok yüksek. Seçimlerden sonra, sonuç ne olursa olsun daha öngörülebilir bir tablo ile karşılaşacağımızı düşünüyorum. Bu dönemde aldığımız enflasyon ve faiz zararı yeni bir bant oluşturacak ve gerek kur, gerekse enflasyon bir kademe yukarıda dalgalanmaya devam edecek gibi görünüyor. Tabi tüm bu gelişmeler global ekonomiden bağımsız yaşandı. Global mecrada gelişmekte olan ekonomilere yönelik para akımı artar ya da azalırsa bir de bunun etkilerini göreceğiz. Şimdilik ceteris paribus, yani tüm değişken sabitkenki tabloyu yorumladık. Global değişkenlerin etkisi, jeopolitik adımlar ekonominin gidişatını başka bir sayfada değerlendirmemize sebep olabilir.
Sonuç olarak; ekonomi yönetimi de tıpkı satranç gibi; senaryolar-hamleler üzerine kuruluyor. Her hamle bir sonraki hamlelerin ön adımı oluyor. Hayatın genel gidişatı da tıpkı bunun gibi…Bazen kaybetmektense ‘pata kalmak’ da kazançtır. Kazanamadığınız yerde, kaybetmemeyi denemek de kazançtır.