Ermenistan yıllardır barındırdığı işgalci ve provokatör yüzü ile tüm dünya için gerçek sıfatlarını anlatmıştır. Ama ne yazık ki hak, hukuk

Ermenistan yıllardır barındırdığı işgalci ve provokatör yüzü ile tüm dünya için gerçek sıfatlarını anlatmıştır. Ama ne yazık ki hak, hukuk ve adaletten bahseden dünya demokrasi liderleri veə ülkeleri yıllardır yalanı beslediği halde gerçekliklere büyük bir çaba ile sırt çevirmiştir. Olayın komedisine bakın. 1905 yılında, 1918 yılında yaptığı soykırımlarla ve Hocalı kentindeki büyük katliamla çoktan uluslararası mahkemelerde yargılanmalı olan Ermeni iktidarı ve parlamentosu uydurma, yalancı soykırım iddiaları kendilerini acındırmakla meşguller. Peki ne olacak şimdi? Sayısız Azeri Türkü’ne Türk olduğu için büyük acılar çektiren, anne-babamın gözleri önünde akrabalarımı kurşuna dizen ve Karabağ’ı işgal eden bu terör için ben kimden hesap sorayım?
Batı kendini görmezliğe vurarak yıllardır Ermenistan yalanlarına muhtelif parlamento ve kongrelerde yeşil Işık yaktı. Hocalı çocuklarının acılarına ise göz yumuldu. Yazık ve çok yazık... Herşey bir yana, şimdi de Ermenistan hükümetinin koruduğu Metsamor Nükleer Santrali doğanın, ekosistemin ve bölge halklarının geleceğini tehlike altında bırakıyor. Dünya sivil toplum örgütleri bazen Metsamor uyarıları yaptı ama hala bu tehdit kapatılmadı ve Sarkisyan şantaj aleti rolünü oynamakta devam ediyor. Metsamor Çernobil kadar tehlikeli. Bölge için ve özellikle Azerbaycan ve Türkiye için çok kötü doğal felaketlere neden ola bilir. 31 Mart – 01 Nisan 2016 tarihlerinde Washington’da gerçekleştirilmiş olan 4. Nükleer Güvenlik Zirvesi dünya kamuoyunun dikkatini bir kez daha nükleer güvenlik konularına çevirdi. Zirvede 50’den fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanları, farklı uluslararası teşkilatların temsilcileri hazır bulunmuşlardır. Zirve kapsamında dünyada tehlike doğuracak nükleer ürünlerin hacminin azaltılması, nükleer enerji santrallerinin güvenliğinin teminat altına alınması ve teknik, doğal tehlikelere karşı dayanıklılığının arttırılması, radioaktif kaynakların güvenliği ile ilgili uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Başkan Obama şu sözleriyle özellikle vurgulamıştır: ”Bazı ülkeler zenginleştirilmiş uranyum kaynaklarına sahiptirler ve bu ülkelerin söz konusu kaynakların azaltılması istikametinde karar almış olmaları önemlidir. Önemli nükleer merkezlere sahip olan fakat bunların güvenliğini güvence altına almayan ülkelerin olduğu bir gerçektir. Söz konusu ülkelerin nükleer güvenliğin oluşturulması yönünde tecrübe transferine ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçları giderme yönündeki girişimleri de bulunmaktadır. Ayrıca, nükleer kaçakçılık için transit olma tehlikesiyle karşı-karşıya kalan diğer başka bir grup ülkelerin de olduğu malumdur. Biz bu tür ülkelerle sınır güvenliği ve nükleer ürünlerin ortaya çıkarılması yönünde işbirliği içerisindeyiz. Azerbaycan coğrafi konumu itibariyle bu süreç açısından önemli bir partner ülke konumundadır.”
Bölge ülkeleri ve özellikle Azerbaycan, bir yandan dış desteği arkasına alan Ermenistan’ın işgalci politikasının sonuçlarına katlanırken; diğer yandan da bu ülkenin nükleer terörizminin hedefi olmakla da karşı karşıyadır. Zira söz konusu tehlikenin hedefinde Türkiye de bulunmaktadır. Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarında nükleer atıkları barındırdığı, Metsamor Nükleer Santrali’nin atıklarını Araz nehri üzerinden Hazar denizine akıttığı da artık is- patlanmış bir gerçekliktir. İşgal altındaki Azerbaycan toprakları ayrıca nükleer ürünlerin taşınmasında önemli bir transit üssü olarak da kullanılmaktadır. Tüm uyarılara rağmen Ermenistan, 'elektriksiz kalırız' bahanesiyle santralın 2026 yılına kadar çalıştırılmaya devam edileceğini açıkladı. AFAD ve TAEK, olası bir kaza ihtimaline karşı bu sonbaharda gerçek zamanlı bir tatbikat planlıyor. Metsamor Nükleer Santrali, Iğdır’a sadece 16 kilometre mesafede yer alıyor.
Kullanım ömrü dolmasına karşın, Ermenistan tarafından ‘enerji ihtiyacı’ gerekçesiyle çalıştırılmaya devam ediliyor. Erivan, santralın 2026'ya kadar kullanılacağını ilan etti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu standartlarına aykırı faaliyet gösteren santral konusunda Türkiye sık sık muhatablarını uyarıyor. Muhtemel bir kazaya karşı da hazırlık yapılıyor. AFAD ile TAEK, gerçek zamanlı bir tatbikat yapma kararı aldı. Ulusal tatbikatla yol haritası çizilecek.
Dünya Metsamor olayına artık sessiz kalmamlı ve bu büyük tehditin ciddiyetini kavramalıdır. Bunlar olmayacağı takdirde bizi büyük felaketler bekliyor ve korkarım geç kalmış olabilirler.