Mevsimlerden kış, yüreğim kül beyaz bulutlarken pencere kenarında oturmuş, beyaz hüznün hakim olduğu sokağın ucundaki mendil satan çocuklara, ayakk

Mevsimlerden kış, yüreğim kül beyaz bulutlarken pencere kenarında oturmuş, beyaz hüznün hakim olduğu sokağın ucundaki mendil satan çocuklara, ayakkabı boyayan yavrucaklara simitçi amcaya dalıp gidiyorum…
Ah o altın kafeslerde saklanası umutlarından bir parçada olsa çalsam, sonra da umuda kefen biçmiş insanlara dağıltsam diyorum. Derinlemesine bakıyorum da mendil satan çocuklara, ayakkabı boyayan yavrucaklara simitçi amcaya nasıl da hayata tutunmak için direniyorlar, bir yanda soğuk rüzgarlar eserken sanki hayatın bütün ceremesine inat tebessüm çiçekleri açıyor her birinin yanaklarında, bir yumak merhameti doluyorlar kışın soğuğunda sıcacık kalplerinin üşüyen yanlarına… 
Ve işte o an diyorum ki insanlığa kışın ortasında bile umut soğuğa dayanıyorsa, kalbinizin sıcacık odalarını umuda kefen giydirip  boş mezarlara çevirmenizin anlamı yok! Canın kalbinden çıkmadıktan sonra umut vardır yaşadığın anda da hep bir merak tılsımı içerisinde beklediğin arkası yarınlarda da. Hayat umutsuzluk illetine yenik düşecek kadar kısa değil bu yüzden umudu hayat serüvenizi  tamamlayan bir parça olarak görün ve hiç kalbinizin başucu yanından eksik etmeyin. Ömrün acı tatlı sokaklarında umudun elinden tuttuğunuz her gün  önce kalbiniz sonrada yüzünüzde bin bir renkte tebessüm çiçekleri açacaktır.
Umudu kalbinizin başucu yanından hiç eksik etmemeniz dileğiyle…