Bilim adamlarının bir milliyeti vardır. Ama bilimsel çalışmalarını tüm dünya bilim otoriteleri tarafından kabul edilince artık bir milletin değil; tüm toplumların mensubu gibi kabul edilir ve değer kazanır. 

İşte onlardan birisi de eski Thales’tir. Bu büyük filozof Anadolu topraklarında doğmuş, büyümüş  ve burada ölmüştür. Yani ünlü matematikçi, Miletli Thales M.Ö 624 yılında günümüzde Aydın civarında yer alan o zamanki ismiyle Miletos(Milet) kentinde doğmuştur. M.Ö. 546 yılında ölmüştür.  O yüzyıldaki İyonyalı yedi bilgenin ilkidir. M.Ö. 6. yüzyılda Batı Anadolu’nun Miletos kentinde Thales tarafından kurulan Milet Okulu’nda felsefenin ilk adımları atılır.

Thales'e göre; “Tüm şeylerin ilkesi sudur.'' Evet Thales’e göre, maddenin ilk kaynağı “arkhe”dir, yani sudur. Suyun ilk öğe olarak düşünülmesinden ötürü de dünyanın suyla birlikte taşınabildiğini ve toprak parçalarının suyun üzerinde durduğunu söylemiştir. Bu düşünceden yola çıkılan inanışla dünyanın bir gemi gibi suyun üzerinde hareket ettiği, suda oluşan bir takım dalgalanma tarzı hareketliliklerin de sallanma yaratarak dünyada depremi meydana getirdiği görüşüne inanılmıştır.

Thales Yeryüzünün Su üzerine dayandığını söyler. Bu görüş Mısırlılar ve Babilliler tarafından kabul edilir. Thales'in su teoremini bizlere yorumlayan en önemli kişi Aristoteles'tir:

"Belki de Thales'in vargıları tüm besinin ıslak olduğu, sıcaklığın kendisinin nemden geldiği ve yaşamın onunla sürdüğünün açık olduğu düşüncesinden doğmuştur. Ama kendisinden her şeyin yaratıldığı şey tüm şeylerin ilkesidir. Bu kuramı savunmasının nedenlerinden biri buydu. Ama bir başkası da tüm tohumların nemli doğada oldukları ve suyun nemli her şeyin ilkesi olduğu olgusunda kapsanır."

Thales'in ilkesinin seçiminde içinde yaşadığı ekinin etmen olduğu düşünülebilir. Hiç kuşkusuz Babil ve Mısır düşüncelerini biliyordu ve kendisinin Mısır'a yolculuk yapmış olduğu sorgulanmayan bir olgudur. Hem Babil hem de Mısır varoluşlarını esas olarak suda buluyorlardı.  Dicle ve Fırat ve Nil. Plutark'a göre Mısırlı rahipler hem Thales'in hem de Homeros'un tüm şeylerin ilkesinin su olduğunu Mısır'dan öğrendiğini söyleyerek övünüyorlardı. Bir de dünyanın su üzerinde yüzmesi teması vardır. 

Thales’in ilk öğe olarak suyu kabul etmesini, zamanında yaşayan bazı mitolojik inançlara bağlayanlar vardır. Oysaki, Thales’in suyu bu türden değildir. Onun bu konudaki düşüncesi, mitolojide kullanılan yöntemle elde edilmemiştir. Thales, şiir, mit ve kutsal geleneklerden sıyrılarak doğayı gözlemek suretiyle yaptığı akıl yürütmeler sonucunda bu öğeyi bulmuştur. Bununla birlikte, onun bazı önermeleri arasındaki bağlantıyı bulmak zordur. Ona göre, yeryüzü, suyun üstündedir ve suyun üstünde bir tahta parçası gibi durur, dalgalanır.

Güneş tutulmasını hesaplaması savaşın kaderini değiştirmişti. Şöyle ki; Aliattes yönetimindeki Lidyalılar ile Kiakseres yönetimindeki Persler arasındaki savaş altıncı yılında bir çarpışma yer alıncaya dek bir denge durumuna girmişti. O yıl savaş başladıktan sonra gündüz birden geceye döndü. Gündüzün bu değişimi İyonyalılara onun edimsel olarak yer alacağı yılı doğru olarak saptamış olan Miletos'lu Thales tarafından önceden bildirilmişti." Thales dünyanın küresel olduğunu, güneş tutulmasının ayın güneş ve dünya arasına girmesiyle yer aldığını bilmiyordu. Buna rağmen onu anlayamazlar ve yıldızları seyrederken bir çukura düşen Thales'e Trakyalı kadın hizmetçisi de gülerek O'na  şöyle demiştir: "Ayağının altındakini bile göremezken gökte neler olduğunu bulmaya çalıştığını söyler."

Lidya kralı Krezüs,her zamanki düşmanları olan Pers Kralı Kiros'a savaş açmış, Thales de onun genel karargahına gitmiştir. Ordu, suları kabaran Halys nehrini kıyısına gelince durmak zorunda kalmıştır. Ama ne önemi var: Thales bu güçlüğü de yenecektir. Bulduğu yöntem çok ustacadır. Orduya ırmağın kıyısında (bu belki de yağmurun kabarttığı bir seldir) kamp kurdurur, sonra nehrin yatağını değiştirmek üzere, kampın ardında bir kanal kazdırır. Son sed de açılınca sular yeni yatağa dolar, dolayısıle ordunun gerisinden akıp gider, ordu da ayaklarını bile ıslatmaksızın eski nehir yatağından karşı kıyıya geçer. Bunu yazan Herodot ayrıca bu duruma biraz şüpheli bakar ve bu konuda şöyle der: "Yunanlıların kabul ettikleri öyküdür, ama ben Krezüs'un var olan köprüleri kullandığını ileri sürüyorum."

Thales, tanrı Amon’un başrahibiyle ve firavun Amasis’le birlikte Büyük Piramit’i seyrediyormuş. Başrahip hükümdarının huzurunda bir yabancıyı güç duruma düşüreceğini düşünerek pek sevinmiş: ”Bilin bakalım, bu piramittin yüksekliği ne kadar?” diye sorarak meydan okumuş. Thales asasını alıp tam piramidin gölgesinin bittiği yerde kumun içine dikmiş. Bunu yaptıktan sonra asayı, asanın gölgesinin uzunluğunu ölçmüş. Sonra bir taş parçasının üzerine yaptığı basit bir hesap işlemi, anıtın yüksekliğini 280 dirsek olarak çıkarmış, Firavun bu işe çok şaşırmış. Böylece Thales kendi adını taşıyan teoremi yani geometrik orantılar ilkesini bulmuş. Eldeki dört veriden ilk üçü (asanın gölgesi, piramidin gölgesi, asanın yüksekliği) bilinmekteydi: Orantıların sırrı sayesinde dördüncüsü de kolaylıkla bulunabildi.

Thales 5 teorem keşfetti: Bir daire çapı tarafından eşit olarak ikiye bölünür; İkizkenar üçgenin taban açıları eşittir; Kesişen doğru çizgilerin karşıt açıları eşittir; Bir yarım daire içine çizilen açı bir dik açıdır; Tabanı ve taban açıları verilen bir üçgen çizilebilir.

Rivayete göre kendisini Mısır ve Babil kaynaklarından eğitti. Bunun yanında iş hayatı ile kendisine iyi bir yaşam düzeyi sağlayabilecek kadar ilgilenmiş görünmektedir. Ama maddiyata asla önem vermeyip kendini insanlığın geleceği olan bilime vermişti. Hatta bu konuda Aristo şöyle der:

“Hala kış olmasına rağmen Thales, Astronomi’deki yeteneklerini kullanarak, o yılın zeytin hasatının çok olacağını öngörmüş. Millet ve Kinos’da zeytin ezicilerini çok ucuza kiralamış. Hasat mevsimi geldiğinde birçok zeytin üreticisinin bu ezicilere ihtiyacı doğduğundan Thales, daha yüksek bir fiyata bunları geri kiralamış ve hatırı sayılır miktarda para kazanmış. Amacı onu yoksulluğundan ötürü kınayanlara yanıt olarak bilgelerin para kazanmada pek güçlük çekmeyeceklerini göstermekti.

 Bu durum karşısında halk, felsefecilerin eğer isterlerse çok kolay zengin olabileceklerine kanaat getirmiş.”

Kısacası o şöyle der: "Zengin olun, ama başarı için. Kötü bir şekilde zengin olmayın."