Bu cinnet ve intihar girişimlerinde medyanın da rolü azımsanmamalı... Mali sıkıntılar, ekonomik darboğaz malum. Siyasetçilerin "kriz yok" demelerine a

Bu cinnet ve intihar girişimlerinde medyanın da rolü azımsanmamalı...
Mali sıkıntılar, ekonomik darboğaz malum.
Siyasetçilerin "kriz yok" demelerine aldanmıyorum. Onlar da haklı.
Onların cephesinde herşey yolunda...
Yakın zamanda meydana gelen intihar vakalarına bir göz gezdirecek olursak...
Önce İstanbul'da siyanürle intihar eden dört kardeş...
Sonra Antalya'da ailesini öldürerek yaşamına son veren katil baba...
Yıllar içerisinde yapılan araştırmalara göre intiharın bulaşıcı olduğu kuramı 1974 yılında David Phillips tarafından "werther" etkisi olarak ortaya atılmıştır.
Kuram, adını "Genç Werther'in Acıları" kitabından almaktadır.
Okuyanlar bilir...
Werther kitabın sonunda aşkı uğruna intihar eder. Kitabın yayımlanmasından sonra birçok genç, Werther'in intihar şekliyle intihar eder...
Kitap birçok ülkede yasaklanır.
Kitaptaki Werther gibi giyinme o dönem moda olmuş, sadece giyinmek değil Werther gibi ölme trendi de yükselişe geçmiştir.
Kuramcı Phillips 'in yaptığı araştırmalara göre ne zaman bir intihar olayı gazetelerde yayımlansa intihar oranı yüzde on iki artış göstermeye başlamıştır!
Werther etkisine göre intiharı romantize edip kitle iletişim araçları ile sunmak intiharı teşvik eder ve arttırır.
Marilyn Monroe öldükten sonra aynı yıl içinde 300'den fazla insan intihar eder.
Yine ünlü isimlerden Kurt Cobain'in intiharı sonrasında aynı şekilde ölüm rakamları yükselir.
Bazı sanatçı ve yazarlar günümüzde bile intiharı romantikleştiren ve güzelleyen eserler oluşturmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, intihar haberlerinin gazetelerde ne şekilde yer alması gerektiğine dair bir bülten hazırlayarak toplumda, Werther etkisini azaltmayı hedeflemiştir.
Buna göre intihar olayı kitle iletişim araçları ile servis edilirken fazla romantize edilmemeli, merhamet uyandırmamalı ve çok fazla ayrıntıya girilmemelidir. Heyecan ve merak uyandırmamalıdır!
Yazımı İsmet Özel'in şu intihar yorumuyla bitirmek istiyorum.
"40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin kadar kaliteli insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun.
Bir tür nihilizm değil mi bu?
Tam tersine, değer yüklediğin şey bunlar değil. Allah'tan başka hiçbir şeye değer vermemek var bunun arkasında...
40 yaşına kadar ne vardı peki?
Aynı şey.
Bir çıkış sağlayacağını umduğun bir insanla, bir imkânla karşılaşacağını düşündüğün için her gün erteliyorsun intiharını. Daha sonra da, bu çıkışı insanlardan beklemenin saçmalığını kavrayıp yine intihar etmiyorsun."