ANKARA

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyelilere yapılan harcamalara dair "bir belge daha göstereceği" sözlerine ilişkin, "Bir belge daha göstereceğim dediği şey, benim basın toplantısı yaparak kamuoyuna açıkladığım bir tablo. Belge dediği, benim doğrudan doğruya açıklama yaptığım bir husus. Millet de zannediyor ki bir yerden bir belge bulup getirmiş." dedi.

Akdağ, Çankaya Köşkü'ndeki makamında TRT ve Anadolu Ajansının (AA) gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) sunulan Kudüs'le ilgili karar tasarısının, ABD'nin tek oyuyla veto edilmesine ilişkin soru üzerine Akdağ, ABD'nin Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak ilan etmesi yanlışına bir yenisini daha eklediğini bildirdi.

BMGK'nın 5 daimi, 10 da geçici üyesi bulunduğunu hatırlatan Akdağ, bu üyelerden 14'ünün ABD'nin yanlışlığını ortaya koyan bir karar aldığını ve sadece ABD'nin bunu veto ettiğini dile getirdi.

Akdağ, şu ifadelere yer verdi:

"Dünyanın bütünü bir tarafta, ABD ve İsrail bir tarafta. Dolayısıyla maalesef ABD, yanlışını İsrail ile birlikte sürdürme kararlılığını son vetosuyla da göstermiş oldu, büyük bir haksızlığa imza atmış oldular. Bundan sonraki süreç genel kurulla ilgili. Umut ediyorum ki BM'de üçte iki çoğunlukla bu kararın hukuksuz olduğu bir kere daha teyit edilecek. Aslında bu 15 ülke ve diğer ülkeler büyükelçiliklerini Tel Aviv'den taşımayacaklarını ifade ederek de ABD'nin aldığı kararın hukuksuzluğunu açıkça ortaya koymuş oldular. Bu hukuksuzluğu ümit ediyorum ki BM Genel Kurulu da teyit etmiş olacak."

ABD'nin bölgede ne yapmak istediğini kestirmenin zor olduğunu belirten Akdağ, "Kafalarının arkasında ne olursa olsun yaptıklarının bölgeyi karıştırmaktan, bölgede istikrarsızlık ve huzursuzluk oluşturmaktan başka bir sonuç doğurmayacağı da açık." diye konuştu.

"Belge kelimesini çok ciddi şekilde istismar etmeye başladı"
Başbakan Yardımcısı Akdağ, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında Suriyelilere yapılan yardımlarda 4 milyar dolarlık kısmın, "yardım olarak dağıtıldığı düşünülen" olarak belgelendirilmesine ilişkin açıklamasını da değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu'nun "belge" kelimesini çok ciddi şekilde istismar etmeye başladığını belirten Akdağ, Kılıçdaroğlu'nun kendi gayrı ciddiliğini her konuştuğunda bir kere daha ortaya koyduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu'nun, "Suriyelilere 30 milyar dolar harcamışlar. Nereye harcamışlar? Bir belge daha göstereceğim." şeklinde sözler kullandığını aktaran Akdağ, şöyle devam etti:

"Bir belge daha göstereceğim dediği şey, benim basın toplantısı yaparak kamuoyuna açıkladığım bir tablo. Belge dediği, benim doğrudan doğruya açıklama yaptığım bir husus. Millet de zannediyor ki bir yerden bir belge bulup getirmiş. Bu çoktan kamuoyuna açıklanmış bir husus. 30 milyar dolardan bahsediyoruz, Sayın Kılıçdaroğlu artık bunun 26 milyar dolarının nereye gittiğini sonunda anlamış da sadece 4 milyarının nereye gittiğini anlayamamış. Bu da bir ilerlemedir."

Akdağ, 4 milyar doların, vatandaşların 7 yıl boyunca Suriyelilere yönelik harcadığı öngörülen miktar olduğunu bildirdi.

Maliyedeki hesap uzmanları ve ilgili diğer uzmanların, vatandaşın yaptığı yardımı 4 milyar dolar olarak öngördüğüne değinen Akdağ, "Bunu aslında hesap ettiğimiz zaman bir ayda bir Suriyeli vatandaşa aşağı yukarı 100 Türk Lirası bir harcamaya denk gelir. Sayın Kılıçdaroğlu böyle gereksiz hususlarla, abesle iştigal etmekten artık vazgeçmelidir. Türkiye, ciddi işlerle uğraşan bir ana muhalefet başkanını gerçekten özlüyor." dedi.

"Beyhudedir, laf cambazlığından ibarettir"
Akdağ, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun muhalefet anlayışını eleştiren bazı açıklamalarının CHP tarafından tepkiyle "tehdit" olarak karşılandığının hatırlatılması üzerine, aslında tehditte bulunanın Kılıçdaroğlu'nun kendisi olduğunu belirtti.

Akdağ, "Ben Erzurumluyum, dadaşım. Böyle Sayın Kılıçdaroğlu ya da arkadaşlarından falan biz hiç perva etmeyiz, hiç de korkmayız. Allah'a binlerce defa şükürler olsun. Grup başkanvekillerinin yaptığı laf cambazlığıyla benim söylemediğim şeyleri bana izafe edemezler." ifadesini kullandı.

Söz konusu tartışmaya ilişkin geçmişteki konuşmasını anımsatan Akdağ, şu görüşlere yer verdi:

"Benim ifadelerimi bağlamından kopararak tehdit gibi algılatmaya çalışmak gerçekten beyhudedir, laf cambazlığından ibarettir. Açıkça şunu söylüyorum, Sayın Kılıçdaroğlu itibarından yiyor. Millet önündeki itibarını kaybediyor, siyaseten zarar görüyor, zarar görecek. Yoksa bundan nasıl bir tehdit ifadesi çıkarabilirsiniz. Demagojiyle falan bu işin üstesinden gelemezler. Gerçekten Sayın Kılıçdaroğlu bir ana muhalefet partisi genel başkanına yakışmayacak bir tavır içerisinde. Böyle yaparak kendisine yol veren CHP'li vatandaşlarımızı üzüyor, Türk siyasetindeki itibarını kaybederek kendisine zarar veriyor."

Bir konuşmasında, MHP'nin muhalefet anlayışını örnek göstermesinin de yine CHP'lilerce eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine Akdağ, CHP'nin, zalim Esed'in yaptıklarını, YPG, PYD'nin zulümlerini Türkiye yapmış gibi göstermeye çalıştığını bildirdi.

Amerika'da bir davanın etrafında bir tiyatro oynandığını, bu tiyatroda Türkiye'nin mahkum edilmeye çalışıldığını dile getiren Akdağ, CHP'nin yine onların yanında durduğunu belirtti. Akdağ, "Böyle milli duruş olur mu? CHP milli bir duruş sergilemiyor." dedi.

Akdağ, MHP'nin milli konularda milli bir duruş sergilediğini, yanlışlarda tabii ki tüm partilerin AK Parti ve hükümeti eleştirileceğini ifade etti.

"İktidarın söylediğini söyleyen bir muhalefet istiyoruz." anlamının çıkarılmamasını isteyen Akdağ, şunları kaydetti:

"Konu, milli bir meseleyse, Türkiye'nin milli çıkarları ve bekası söz konusuysa burada birlikte olmak gerekir."