Hayatın insanlara nerede, ne zaman, nasıl sürprizler hazırlayacağı belli değil. Gerçi belli olsa o vakit imtihanın sırrı kaçar, hayat yaşanmaz ve i

Hayatın insanlara nerede, ne zaman, nasıl sürprizler hazırlayacağı belli değil. Gerçi belli olsa o vakit imtihanın sırrı kaçar, hayat yaşanmaz ve içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu sebeple Yaradandan gelecek bizim için sürpriz olan, lakin levh-i mahfuzdan beri kader levhasında ise yazılı olan her türlü hale hazırlıklı olmalı ve ondan geldiğini bilip, hoş sefa geldin, baş göz üstüne diyebilme erdemini, irade ve imanını sergileyebilmelidir.
Aksi takdirde isyan.
Neden ben! Her şey benim başıma geliyor! Ben ne yaptım! Arkadaş şu adamlar rahat rahat gezip eğlenirken, ben niye… Gibi amansız şirk soruları beyninin derinliklerinde cevelan etmeye başladı mı?
Allah muhafaza o zaman imanını bu çelişkili sorular bir sansar edasıyla kemirmeye başlar. Bu sebeple dik dura bilmeli ölüm gelmeden ölüme hazırlıklı olmalıyız. Tabi ki malumunuzdur, bu hazırlıklardan bahsetmeyeyim. Yaşlılık göreceli bir kavramdır. Kime göre, hangi zaman dilimine ve neyi kendine ölçüt aldığına bağlı izafi bir süreçtir. O sebeple kendine ölçütü seksen yaşını alıyorsan gençsindir.
Eyvallah!!! Ama kader planında ya ömrün otuz üç de son bulacaksa yirmili yaşlardan itibaren yaşlısındır. Bu idrak içinde olur isek bir şeylerin daha net farkında olacakmışız gibi geliyor.

GÜÇLÜ GÖRÜNMEYE ÇABALAMAK

Her şey yolundaymış gibi davranmak, iyiymiş, ayakta vakur ve güçlüymüş gibi fotoğraf vermeye gayret göstermek zorunda değiliz. Bir kez olsun ne durumda isek öyle davranmayı tercih edebilmeliyiz.
Etraftakiler ne der?
Konu komşu, akraba taallukat ne düşünür?
Bu soruların altında ezilmeden canımız istiyorsa hıçkıra hıçkıra ağlayabilmeliyiz. Gülmek mi istiyorsun o vakit tutma kendini, katıla katıla gül. Mahalle, akraba baskısını geç. İçinden nasıl davranmak geliyorsa duygularını o ölçüde pervasızca yaşa ki, önünde belki çok zamanın kalmayacak… Yarın çok geç olabilir…

"KARTALIN YENİDEN DOĞUŞU"

‘Kartalın Yeniden Doğuşu’ hikâyesini hiç duydunuz mu?
Mükemmel bir hikâyedir. Bu yenilenme arzusu için güzel bir örnektir. Eminim hepiniz hikâyeyi merak ettiniz değil mi?
“Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır.
Kartalın yaşı 40′a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Tüyleri kartlaşır, kalınlaşır ve kanatlarına takılmaya başlar.
Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır.
Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır.
Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar.
5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.