Montrö Sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Boğazlar’daki hakimiyetinin dünyaya ilan edildiği muhteşem bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin Türkiye için önemli olduğunu dünya kamuoyunda destekleyen bir diplomat vardır ki; bu Türk dostunun adı Stanley Bruce’dir.

Stanley Melbourne Bruce, 1923-1929 yılları arasında Avusturalya’nın ilk Başbakanıdır. Türk dostu olduğunun ispatı bugün hala görülebilecek özel eşyaları arasında, yaşamı boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ün imzalı bir fotoğrafının çalışma masasında, eşinin fotoğrafının yanında yer aldığı, keza imzalı altın bir sigara tabakasını, ölümüne kadar kullandığı gerçeğidir.

20 Temmuz 1936'da Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye'ye geçmiştir. Türkiye daha önce Sovyetler Birliği ile yaptığı saldırmazlık antlaşması uyarınca Sovyetler Birliği'nin de desteği alınmıştır. Büyük Elçi N. Murat Ersavcı bu destekleme olayını şöyle anlatır:

“Montrö Sözleşmesi’nin Türkiye için ne kadar büyük bir diplomatik başarı olduğunun arka planında, Avustralya eski Başbakanı Bruce’un, defalarca çıkmaza giren görüşmelerde, Türkiye lehine önemli müdahaleler de bulunduğu gerçeğidir. Kaldı ki, Temmuz 1936’da Montrö Sözleşmesi’nin imzalanması sonrasında, Bruce’un, Mustafa Kemal Paşa ve Türkiye’ye olan dostluğundan dolayı, İngiltere Kralı 8. Edward’ı, Atatürk’ün davetini kabul ederek, Eylül 1936 da ülkemizi ziyaret etmesi konusunda ikna ettiği anlaşılmıştır. Avrupa’da yaklaşan savaşın adımlarının hissedildiği bir dönemde, İngiltere’nin, hasımların Boğazlarda üstünlüğüne ilişkin endişeleri çok önemli idi. Bunun somut örneği, Türkiye’nin tarafların büyük baskılarına rağmen, 2. Dünya Savaşında tarafsız kalması ve Montrö Sözleşmesinin, ne kadar hayati önem taşıdığının tüm taraflara göstermesi olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, Montrö’deki uluslararası konferanstaki Türkiye’nin yanında olduğu için takdir ettiği Başbakan Bruce’a, memnuniyetinin ifadesi olarak, altın sigara tabakası ve gümüş çerçeve içinde imzalı bir fotoğrafını göndermiştir. Halen, söz konusu tarihi olayı anımsatan bu hediyeler, Avusturalya Kamberra ’da kısa bir açıklama ile müzede teşhir olunmaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Başbakan Stanley Bruce, esasen Çanakkale Savaşları’nda hasım olarak karşı karşıya gelmişlerdi. Ancak, Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra, Başbakan Bruce, 1924 yılında, aynı zamanda İngiliz Devletler Topluluğu Genel Sekreteri sıfatı ile ve Mustafa Kemal Atatürk’ün özel izniyle bir İngiliz savaş gemisinde Çanakkale’deki “Anzak” mezarlarını ziyaret etmiştir. Bu vesile ile Mustafa Kemal Atatürk’ün savaştaki dehasına duyduğu hayranlığa ilaveten gösterdiği anlayışı unutmayan Bruce ile Mustafa Kemal arasında gelişen dostluğun bir ömür boyu devam ettiği ve Atatürk’ün 1915 yılında Çanakkale’de ölen Anzak askerlerinin annelerine hitaben bizzat kaleme aldığı mesaj ile daha da derinleştiği anlaşılıyor.

Başbakan Bruce’un Çanakkale ziyaretini takip eden yıllarda da Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye’nin komşuları ve Balkanlar ile ilişkilerinin hızla geliştirilmesi için harcadığı çabaları takdir ettiği ve desteklediği biliniyor. Bu bağlamda, Yunanistan ve Balkan ülkeleri dostluk anlaşmaları imzalanmasının, ülkemizin 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne kabulünde önemli bir aşamayı oluşturduğu anlaşılmaktadır. İşte o dönemde, İngiltere’de de büyük bir saygınlığı olan Stanley Bruce’un, Avustralya temsilcisi ve Milletler Cemiyeti Konsey başkanı olarak 1936 yılında Cenevre’de görev yapmakta olduğunu görmekteyiz. Bu kez Atatürk, Bruce ile temasa geçerek, o dönemdeki uluslararası gelişmeler ışığında, askerden arındırılmış bölge statüsündeki Boğazların ve Türkiye’nin yetkilerini kısıtlayan Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümlerini değiştirmek istediğini bildirmiş ve bunu taraf ülkelere duyurulacağından haberdar etmiştir. Ayrıca, bu değişimi barışçı yollarla gerçekleştirmek istediğini ve bu bağlamda Stanley Bruce’un toplanacak uluslararası konferansın başkanı olmasını arzu ettiğini kaydetmiştir.

Yapılan hazırlıkları takiben, 1936 yılında Montrö’de toplanan uluslararası konferans, büyük bir diplomatik başarıyla Türkiye’nin istediği biçimde sonuçlanmıştır. Artık Çanakkale ve İstanbul Boğazları üzerindeki egemenlik ülkemize geçmiş, bu çerçevede Boğazlar Komisyonu lağvedilmiş, her iki boğazdan geçişler, barış zamanında ticaret gemileri için serbest olmuş, askeri gemiler üzerinde Türkiye’nin talepleri doğrultusunda kısıtlamalar getirilmiştir.” Bu örneğin, başarı ile yürütülen diplomasinin karmaşık uluslararası ilişkilerde, ülke çıkarlarının korunmasındaki rolü ve önemine işaret ettiğini unutmamak gerekir.

Kısacası; Lozan Antlaşması’na göre Türkiye Cumhuriyeti Boğazlardaki egemenlik hakkını alamamıştı. Lozan’a göre Türk Milleti boğazın her bir yakasının 7.Km lik kısmında yani 14 km’lik alanında Boğazlar Komisyonu’nun verdiği kimlik veya belge olmadan iş yapamayacak yaşam sürdüremeyecekti. Montrö Sözleşmesi ile bütün bunlara rest çekilmiştir. Bu nedenle “Montrö Sözleşmesi’ne dostluk desteği” Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Mustafa Kemal’in ne kadar haklı olduğunun en önemli sonucudur.