Malumunuz yakın tarihte bir acı yaşadık. Memleketimizde yaşanan her acıda bir yüreği yanan vardır bir de yaralanan. Yarayı alan... Biz ikisi olduk bu

Malumunuz yakın tarihte bir acı yaşadık.
Memleketimizde yaşanan her acıda bir yüreği yanan vardır bir de yaralanan.
Yarayı alan...
Biz ikisi olduk bu defa...
Hem yandık hem yıkıldık...
Enkaz altında kaldık.
Altta kalanlara acıdık.
Merkez üssü Elazığ Sivrice olan depremi bizlerde hissettik.
Ömür sermayemiz olan evlerimiz beşik misali sallandı.
Hayatımızı adadığımız konutlardan kaçtık.
Kredi çekip, ödemek için ömrümüzü verdiğimiz evlerimizden "arkamıza dahi bakmadan" uzaklaştık.
Pantolonunu almayan da vardı, cep telefonunu bırakan da...
Can havliyle kendini dışarı atıp ailesinden kaçan da...
Hakikaten zor bir imtihan.
Rabbim bir daha yaşatmasın!
Yazımı uzatınca okurlarımdan ve gazetemden de sitem işitiyorum bazen. Onun için asıl meseleye gireyim.
Deprem sonrası bir gün...
Telefon çaldı.
Elazığ'a ziyaret için giden bir tanıdığım...
Buyur, dedim.
-Hamza Elazığ'dayız, deprem bölgesini geziyoruz ve burada hissettiğimiz en büyük eksik, bir aş evinin olmaması!
"Lütfen bu konuya değinir misin" dedi?
Nasıl değinmeyeyim...
Zaman zaman benim de muzdarip olduğum bir mesele.
Sahi camiler niçin var?
Altındaki dükkânlar kirada...
Tuvaletler kirada...
Cami değil ticarethane adeta...
Ben karşıyım arkadaş!
İnsanlar sokakta yaşarken, deprem mağduru vatandaşa aş dağıtacak bir yer yokken, cami altlarının kiraya verilmesine karşıyım!
Yazık, günah...
Camiler ne zamandan beri esas fonksiyonlarından saptırıldı!
Allah'ın evi diye adlandırılan bu mabedler ne zamandır ticarethane vasfında?
Yakıştıramıyorum.
Böylesi mühim eksikler varken, para ile cami kavramını bağdaştıramıyorum.
Zihnim allak bullak oluyor.
Memleketimde kafamı kurcalayan onca mesele varken buna takılıyorum.
Bakın...
Geçen günlerin birinde Malatya merkezde bulunan bir camiye gittim. Akşam namazını kılacağım...
Ötede birbiriyle konuşan iki kişiden biri.
"Hey kardeş" demesin mi?
Buyur abi dedim.
"Kardeş namazını hemen kıl kapatıyoruz!"
Abi burası iş yeri mi, diye çıkıştım.
Kardeşim akşam namazından sonra kapatıyoruz, dedi!
Neyseee...
Namazdayım abi...
Kavgamı kiminle edeyim? Derdimi kime anlatayım?
Alel acele namazımı kılıp çıktım.
Dükkânı (pardon camiyi) kapattılar!
Sebze pazarına yakın bir cami.
Adı çınarlı cami falan olabilir, emin değilim, hatırlamıyorum...
Konuyu toparlıyorum.
Allah'ın evi dediğiniz mabedleri, o mabede muhtaç mazlum ve depremzedelere açın!
Lüks avizeler altında fukaralara dua etme yarışını bırakın!
Camilere özel misyonlar yükleyin ve yerine getirin!
Zor değil! Emin olun!
İcraat lazım arkadaş icraat!