Mutluluk, “Yalın ayaklıları” düşlerine sokabilme yetisinin sonucudur. 

İnsanlar; hisleri kadar dokunur,

Sevebildikleri kadar acımasızlardır.

Minnet duygum; canımı almaya gelen “beslemem” olmuştur.

Her zaman kaçmaya çalıştığım,

Ve kuytuluklarda yakalanan zayıf yanım, 

“İyi niyetim,”

Ruhumun bekçi köpeğidir. 

Minnet duyguma, 

Geçiş izni veren bu köpek; 

Huysuz, arsızlıkla beslediğim benim düşmanımdır.

Dostum ise yürek sızımdır.

Yürek sızım, kendi kendime dertleştiğim, 

Yalnızlık masamda oturttuğum,

Canımdan parça ile beslediğim kanatsız meleğimdir.

Yığınlarda tanımlanan yürek sızısı olmayan insanları,

Her gün kapımın önüne bırakırım. 

Kirlenmiş ilişkilerimi,

Gölge karakterlere sahip kişilere harcadığım zamanımın, 

Bende bıraktığı ekşimsi tat,

Benim güvensizliğimi beslediğim mezesiz soframı çağrıştırır.

Kendi yalnızlığıma konuk alabilecek insanların, yalnızlıklarına konuk olabilirim.

Kendine konuk olduklarım bilirler ki;

“Ruh sahibi ve ruh konuğu, arınmanın özne ve nesneleridir.”

Görebildikleri kadar dokunur,

Sevebildikleri kadar acımasızlardır.

Bilirler ki burada gördükleri, duydukları onların suskunluk sayfasına yazılanlardır.

Kelimeler anlamsızlaşır,

Anlamsızlıktan dışarıya bakarlar.

Çıkarımları kaderlerine yazılan şiardır.

Mutluluk; dışarıdaki yığında varlık gösterebilenlerin, otuz iki dişini gösterme yarışı değil.

Mutluluk, “Yalın ayaklıları” düşlerine sokabilme yetisinin sonucudur.