Mutlu olman da sürekli kılman da mümkün, yeter ki iste. Mutlu olmak ve mutluluğu sürekli hale getirmek, daim kılmak, farkındalıkla direkt alakalı, bil. Mutlu olma hali bir hedef varılacak bir aşama, ulaşılacak bir kademe değildir. Nasıl, nerede, ne şekilde, kiminle, ne zaman gibi tüm soruları kafandan sil ve sürekli yaşamın içinde ve kendi varlığınla bedeninle ve ruhunla mutlu ol, mutlu olman için devasal sebepler, kazanımlar ya da aşılması gereken basamakları baz alma. Sebep sonuç ilişkisini kendi mutluluğun için formül olarak alırsan mutluluğa ulaşmak da ideallerin arasında yer alır ama hep odak noktası olarak kalır. Mutluluk bir yaşam şeklidir, bedenen ve ruhen kendini pozitif alana, bölgeye alıp hayatta olmaktan da yaşarken yaptıklarını kazanç, bazısı deneyim ve tecrübe, sürekli mücadele etme hali, kendini sevmektir. İnsandır, yaşamda olduğu sürece günlük, aylık, yıllık, çok daha uzun süreli planları, programları olacak elbette. Gün, ay, yıl değil, tüm hayatını kapsayan hayalleri de olacak. Beis olan, insanın için için kendini körelttiği, kendi yaşam enerjisini tüketip bitirdiği hal beklenti ve hayallerine çokça büyük manalar yüklemesidir.

Bebeklikten itibaren, düşünme yetimize kavuşma sonrası hep bir beklenti silsileleri oluştururuz kafamızda, bu oluşum doğrudur da doğru olmayan beklentilerimizle mutlu olmayı eşdeğer görmemiz, bu şekilde kendimizi mutsuzluğa gark ediyoruz ve ne üzücüdür ki farkında da olamıyoruz. Okula gideyim, kurdele takayım, yıldızlı pekiyilerin bol olduğu karne getireyim, okulu bitireyim, en iyi okulu kazanayım, en yüksek puanı alayım. İnsanız işte, biter mi, çok para kazanayım, imrenilen mevkilere, makamlara ulaşayım, evleneyim, çok sevileyim takdir edileyim, çocuklarım olsun, çocuklarım büyüsün, bir ev alayım, bir otomobil alayım, yazlık alayım gibi çokça dünyevi istek ve gereklilik olan hedeflerimiz vardır ki, doğrudur. Doğru olmayan, mutsuzluğumuz için alan ve büyük zaman dilimlerini kendi içine alan bu sürelerin mutsuz geçirilmesidir. Hedeflerden sapmadan gerekirse revize ederek yenileyerek o an ki mutluluğumuzu tırpanlamadan engel olmadan yaşamak mümkün.

Evet, her insanın yaşama süresi keskinlik içinde net belli olmasa da optimum süre belirgin. Doğal akış dışına çıkmasak, afet, kaza, hastalıklara denk gelmesek dahi asırlar boyu yaşamayacağımız alenen belirgin. Beklentilere büyük anlamlar yükleyip gerçekleşmesi halinde dahi sandığımız kıvanç ve mutluluğun zirvesine ulaşamayıp olan haliyle avunacağımız da kesin. Kendimizi hayal kırıklıkları ve enerjimizde ki düşüşle karamsarlığa peşinden kötümserliğe sürükleyerek sadece mutluluktan uzak mutsuz günlere taşımakla kalmaz, vücut ve ruh sağlığımızı da bozarız, sekteye uğrar, sağlıklı yaşamımız tehlikeli sinyaller vermeye başlar.

Hayatta olmak, yaşamak bir süreçtir. Yaşama süreci yaşanmışlıklar çokça örnekler baz alınarak bir öngörü silsilesine sahiptir. Yaşanmışlıklar silsileleri örnekler olarak önümüzde, karşımızda, okuduğumuz kitaplarda, izlediğimiz diziler filmlerde, günübirlik hazırlanan kısa videolardadır. Beklemek, mutlu olmak için kendimizi tüketmekten başkaca bir şey değildir. Sahip olduğumuz enerji, yaşam gücümüzle mücadelemizi elden bırakmadan, aksatmadan hayatta olmaya, anı yaşamaya, yaşadığımız her mutlu anın birleşmesinden de mutlu bir hayat bütününün oluşacağını bilmekten uzak durmayalım. Kimseler kendisine yaşlılığı ihtiyar olmayı yakıştırmasa da, yüksek yaşlara ulaştığımızda geride kalmış yaşanmışlıklarımıza bakıp, irdeleyip, düşünüp, “iyiydi iyi” diyebiliyor isek, ne mutlu. Hayata, aileme, sevdiklerime, insana, insanlığa iyi, güzel şeyler kattım diyebiliyor isek ne mutlu.