Norveç’te yapılan NATO tatbikatında Atatürk’ü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan skandaldan sonra Kanada’da uluslararası güvenlikle

Norveç’te yapılan NATO tatbikatında Atatürk’ü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan skandaldan sonra Kanada’da uluslararası güvenlikle ilgili katıldığı bir forumun sosyal medya hesabında, Genel Kurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın boğazında kemer izi olan fotoğrafının kullanılması da tepki çekti. NATO tatbikatı skandalı üzerine gelen bu skandalda da fotoğraf sosyal medyadan hemen kaldırılmış.

Malumları stratejik ortağımız olarak nitelenen ABD ile uzunca bir süredir bozuk olan ilişkiler; Fetö, vize ve Sarraf olayları ve Suriye’deki beklenmeyen gelişmelerle zaten iyice gergindi. Yeni skandallardan sonra Türk-Amerikan ilişkilerinin kopma noktasında olduğu yazılı ve görsel medyada biraz da abartılı olarak devam etmektedir.

Ortadoğu’da bitmez tükenmez anlaşmazlıklarla bu anlaşmazlıkların ortaya çıkardığı terör ve iç savaşlar; ittifakların hatta stratejik ortak kavramlarının bile güvenirliklerini önemli ölçüde zedelemektedir. Zaten politikada ülkelerin menfaatlerinin daima önde olması teenni ile hareket etmeyi ön plana çıkarmaktadır. Ve tabii düşmanlar da hiç uyumamaktadır. ABD ile yaşanan bu gerginlikler arasında, Mısır Devlet Başkanı ile Yunanistan Başbakanı ve GKRY Cumhurbaşkanı, bizim hep karşı çıktığımız Kıbrıs açıklarındaki petrol ve doğalgazın üretimi ve pazarlanması konusunda hemen bir araya geliverdiler. Ve yine bu günlerde bir AB ordusu kurulması hedefi doğrultusunda bazı AB ülkelerinin imzaladığı Ortak Beyanı Yunanistan ve GKRY de; Kıbrıs’ın garantörü olacak AB’nin Kıbrıs’ın güvenliğini de sağlayacağı ve artık Türkiye’nin garantörlüğüne ve Ada’daki askerlerine gerek kalmayacağı gerekçesi ile imzalayıverdiler.

Bunlardan başka Yunanistan ve GKRY’nin, Kıbrıs’ın NATO’ya girebilmesi için Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasını dört gözle bekledikleri de unutulmamalıdır.

Türkiye NATO’ya kolay girmemiştir. Oysa çıkış kolay olmaktadır. Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra NATO’nun askeri kanadından ayrılan Yunanistan, ABD’nin desteğine rağmen Türkiye’nin vetosunu güçlükle aşabilmişti.

Bu aşamada medyada Türk-Amerikan ilişkileri alabildiğine tartışılırken Suriye’de barış ve istikrar sağlanması konusunda Rusya, Türkiye ve İran; Devlet ve Cumhurbaşkanları seviyesinde Soçi’de toplanarak yeni bir sürecin başlayacağı konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Astana’da aldıkları kararların barış ve istikrara katkı sağladığını; Suriye’nin kaderinin toplanacak Ulusal Diyalog Kongresi ile Suriye’lilerce belirlenmesini; Suriye’nin bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğünü taahhüt ettiklerini belirterek Suriyelilerin belirleyeceği kalıcı çözümün tesisi için bütün çevreleri katkıya çağırdılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da ayrıca Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü ile Türkiye’nin güvenliğine kasteden terörist unsurların sürece dahil edilmeyeceğini belirterek uluslararası toplumu da destek için davet etti.

Genel hatları ile yansıtmaya çalıştığım bu sürecin başarısında; bölgenin üç önemli ülkesinin işbirliği ve koordinasyonunun öne çıktığı hatta bu sürecin lokomotifi olacakları ortada olmakla beraber Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi uluslararası toplumun desteğine olan ihtiyaç da ortadadır. Nitekim Cumhurbaşkanımız ABD Başkanı ile görüşmelerinde Suriye krizi konusunda da görüş teatisinde bulunulduğu açıklanmıştır. Ancak yıllardır devam eden ve nerede ise bütün dünyanın ilgilendiği Suriye krizinde hemen sonuç alınamayacağı da ortadadır.