Ya neden ya da nedeni olacaksın nedenin. 

Seni, gömen nedensizliğin, ruhunu kar fırtınasına kaptırmış,

“Dervişin” dönen duran bedenini bulunmasını istediğini bildiği gibi, 

Kendisini fark etmesini sağlamak isteyen,

Soluduğun kendi hıçkırığının, 

Boğaz yangısı ile yere düşen,

Dervişsin sen.

Bulunmak istersin.

Arınmak istersin.

Bilirsin ki; 

“Bulunmak sana seni” getirecektir.

Gözlerini açmak istemezsin. 

Yaşam denen kar fırtınasında, kirpiklerinle kanat çırpmaya çalışırsın. 

Görmek istemezsin. 

 “Neden” dediğimiz,

Yaşam oksijeninin tükenmiştir.

“Neden” ise bizim yaşamak denen fırtınada tutunmak,

 Ve “kirpiklerimizin kanat çırpması” ile bizi girdaptan çıkarma gücü verecektir.

“Kaybolanlardan kurtulmak”,

Bulunmak için iki elin ve yüreğin boş, 

“Nedenin” olacak.

Kaybolanlar halayından çıkmak için,

Ya neden ya da nedeni olacaksın nedenin. 

Elde avuçta sana ait olan bir şeyin yoksa, 

“Elli kelimelik cümlelerle başlayan gördüğünüz rüya” 

Anlatımların azalarak yok olup, 

Salına salına acımsı bir gülmeye çalışan bir gamzede saklanır gibi,

Yaşam denen kar bulutunun da kaybolanlardan, kolunuza kimin girdiği önemsenmeden,

Sönüp gidecek,

Veya bir yıldız gibi kayacaksınız…

Ömrün biriktirdiğin kelimeler kadardır, 

Yaşam denen kar fırtınasına dayanabilmek için; 

“Ömür torban nedenlerle dolu” 

Olmalıdır.

Ya neden ya da nedeni olacaksın nedenin. 

(Sahip olduğun şey aslında “senin sahibin” olduğudur.) 

Saygıyla...