Ev kadını Meryem Çiftçi, İstanbul gibi büyük bir metropolde hem hayatın hem de fiziksel engeli bulunan hidrosefali hastası oğlu ile işitme engelli eşinin yükünü omuzlayarak, büyük bir fedakarlık örneği sergiliyor.



Eşi ve çocuğunun engelleri nedeniyle zorlu bir hayat süren 37 yaşındaki Meryem Çiftçi, Türkiye'deki binlerce fedakar anneden yalnızca biri.


Eşi ve oğlunun sağlık sorunları nedeniyle yaşam mücadelesi veren Çiftçi, eşinin mide ve karaciğer rahatsızlığı nedeniyle 5 aydır çalışamaması üzerine de zor günler geçiriyor.


İşitme engelli İbrahim Çiftçi ile 17 yıl önce görücü usulü evlenen Meryem Çiftçi, sağlıklı doğan ilk çocuklarının ardından ikinci oğluna hamile kaldı. Son aylarında bebeğin beyninde fazla su olduğunu öğrenen Çiftçi, doğuma 1 ay kaldığı için hamileliğini sonlandıramadı.


Hidrosefali rahatsızlığı tanısı konulan Cem, sol kolu çalışmayarak, beyninde yumurta büyüklüğündeki bir kitle ve suyla dünyaya geldi. Bir haftalıkken 3 ameliyat geçiren Cem'in ayak tabanları düz, yürüyemiyor ve ağır mentali bulunuyor.


Meryem Çiftçi, 12 yaşındaki oğlunu 5 yıldır eğitime götürürken, okulda beklemek yerine kendisini de geliştirmeye çalışıyor. Terzilik, kuaförlük gibi Cem'in okulunun yakınındaki kurslara giden Meryem Çiftçi, işitme engelli eşinin mide ve karaciğer rahatsızlığı nedeniyle 5 aydır çalışamaması üzerine de zor günler geçiriyor.



"Okulun etrafında Cem'i bekliyorum"


Hayat hikayesini göz yaşları içinde anlatan Meryem Çiftçi, kan uyuşmazlığı nedeniyle ikinci oğlu Cem'in engelli olarak dünyaya geldiğini belirterek, o dönemde eşinin ailesinin kendilerine baktığını, hamileliğinde düzenli doktora da gidemediğini söyledi.


Meryem Çiftçi, "Hiç duymayan eşim değil ama Cem'in böyle olması bana çok ağır geldi. Cem'in durumundan dolayı kendimi ve eşimi suçladım. Eşim yanımda yer alamadı. Yer alsaydı da zaten duymadığı için bana yardım edemezdi." dedi.


Eğitimin çocuğuna iyi geldiğini dile getiren Çiftçi, şöyle devam etti:


"Cem'i 07.30 kaldırıp tuvalete getirip elini ve yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltısını yaptırıyorum. Sonrasında üstünü giydirip ben de hazırlandıktan sonra 09.00'da servisle okula gidiyorum. 14.00'e kadar okulda beklemek zorundayım. İlk zamanlar Cem'in tuvalet alışkanlığı olmadığı için tüm gün okulda kalıyordum. Bez kullanıyorduk, ihtiyaçlarını ben karşılıyordum. 2-3 yıldır bez kullanmayı bıraktık. Şimdi ise okulun etrafında Cem'i bekliyorum. Kuaförlük, terzilik kurslarına gidiyorum. Bir şeylerle uğraşmak iyi geliyor."



"Ailece bir yere gidemiyoruz"


Tekstilde çalışan eşinin 5 aydır mide rahatsızlığı ve karaciğer yağlanması nedeniyle işe gidemediğini anlatan Çiftçi, kendilerine ise eşinin ailesinin baktığını söyledi.


Cem'le ilgilenmek zorunda kaldığı için 16 yaşındaki oğlunu ihmal ettiğini vurgulayan Çiftçi, "Her zaman Cem'in yanında durmam lazım. Eşim elime bakıyor. Cem'den dolayı ağabeyini çok ihmal ettik. O da Cem ve babasından dolayı bizden uzak duruyor, utanıyor. Şu an birlikte bir yere gidemiyoruz. Kabullenmekte sorun yaşıyor." diye konuştu.


İşaret dili bilmeyen eşiyle biraz el ve kol hareketi, biraz da ağız okuyarak anlaşan Çiftçi, "Ben onu anlıyorum ama ben anlatamıyorum. Alışverişe gönderirken kağıda yazarak veriyorum. Hepsi elime bakıyor. Hepsi bana muhtaç. Desteğe ihtiyacımız var ama zor günde kimse olmuyor yanımızda, yalnız kalıyorum. Kulağımın zarı delik olduğu için ameliyat olmam gerekiyordu. Cem'e birileri bakacak ki ben ameliyata gireyim. Eşim zaten duymadığı için faydası olmaz. Kahramanmaraş'tan ablam geldi. O benim yanımda, yeğenim de Cem'in yanında kaldı." şeklinde konuştu.


Meryem Çiftçi, okulların kapanmasının ardından yaz döneminde oğlunun evde hapis kalmasından dolayı sıkıntı yaşadıklarını ifade ederek, oğlunu parkta gezdirmeye çalıştığını söyledi.


Çocuklarından ve eşinden ayrı kendisine ait bir hayatı olmadığını vurgulayan Çiftçi, "Hasta olsan dinlenmeye fırsatın yok. Hepsi eline, gözünün içine bakıyor. Cem kalkıp bir bardak suyunu alamıyor. Hasta da olsan ayakta durmak için savaşıyoruz." dedi.



"Kendim için değil çocuğum için isterim"


Duymaması nedeniyle eşinin bazen bağırdığını, oğlunun da yüksek sesten çok korktuğunu belirten Çiftçi, şunları kaydetti:


"Cem babasının duymadığını biliyor. Ben evde yokken zil çaldığında babasına zil çaldığını işaret eder. Bazen de Cem kendisi açar. Cem yerde sürüklenerek hareket ediyor. Gözümün sürekli Cem'in üstünde olması gerekiyor. Eşime kahvaltı hazırlamayı, çay yapmayı öğrettim. Bana bir şey olursa çocuğuma bakacak, emanet etmek için. Ama ne kadar öğretsem düşünemiyor. Söylemen gerekiyor yapması için. Tüm gün dışarıda olduğum için ev işim kalıyor. 'Kız kardeşimi çağır.' diyor. Banyosunu, tuvaletini, yemeğini yapmasını, yemeğini yedirmeyi öğrenmesini istiyorum. Ben yokken bunları yapması için öğretmeye çalışıyorum ama geniş düşünemiyor. Kahvaltı yaptıktan 4-5 saat sonra o acıkınca yemeğini yer ama çocuğun da yemesi gerektiğini düşünemiyor.


İleride bana bir şey olunca çocuğumun kalabileceği, ameliyat olduğumda çocuklarımızı emanet edebileceğimiz güvenli yerler isterim. Rehabilitasyona ara verdik. Servisler normal araçlar. Cem tekerlekli sandalye kullanıyor. Asansörlü araç gerekiyor. Havuz eğitimine ihtiyacı var. Fizik doktoru havuzun iyi geleceğini söyledi ama ağır mentali olduğu için havuzlar almıyor. Kendim için değil çocuğum için isterim."

Editör: TE Bilisim