Öğretmenler için olan ilk makalemi, derse yeni başlayacak olan bir öğretmenin, ders yılı başında, öğrencileri tanımak ve kendini tanıtarak arada b

Öğretmenler için olan ilk makalemi, derse yeni başlayacak olan bir öğretmenin, ders yılı başında, öğrencileri tanımak ve kendini tanıtarak arada bir gönül bağı kurmaya çalışması ile ferdi eğitim yapabilmesi için, yapması gereken giriş testine ayırıyorum.
İlk derste öğrenciyi, benim dersimin kolay anlaşılır bir ders olup yine bu derse nasıl çalışmaları gerektiği hakkında, gerekli bilgileri vererek başlarım. Onları, dersimde başarılı olacakları konusunda cesaretlendiririm. Onları sosyal hayatları bakımından tanımaya çalışarak kendilerine her konuda yardımcı olacağım konusunda teminat veririm. Öğrencide not endişesi olmamalı. Bunun için hem dersimi hem de kendimi sevdirmeye çalışırım. İnsan sevdiğinin sözünü dinler, zira sevginin ölçüsü budur.
Diyeceksiniz ki ferdi eğitim için giriş testine ne lüzum var? Tabii bu ferdi eğitimden ne anladığımıza bağlı. Biz ferdi eğitimden, sadece öğrenciyi karşımıza alıp teke tek ilgilenerek öğretmeyi anlamıyoruz. Öğrencinin sosyal durumundan başlayıp, zekâ seviyesi, mevcut bilgi birikimini ve bu bilgi birikiminin, yeni işitecek olduğu bilgiler arasında münasebet kurmaya yeterli olup olmaması, bildiklerini kullanabilme kabiliyeti gibi hususları göz önüne alarak, yapacak olduğumuz öğretimin plânlanması olarak anlıyoruz. Öğrencinin bu durumunu ortaya koyacak bir testi, giriş testi olarak düşünüyoruz.
Giriş testleri çeşitli maksatlarla yapılmaktadır. Ben dört bölümde planlarım.
• Öğrencinin, anlatacak olduğum yeni ders konularını anlayabilmesi için yani beyninin öğrenme işlemini yapabilmesi için daha önce öğretilen konulardan hangilerini hatırlıyor? Bunu tespit etmeye çalışırım. Biliyorsunuz ki insan beyni yeni bilgileri öğrenme işlemini, hafızasında mevcut eski bilgiler ile bağlantı kurarak yapar. Kısacası öğrenci bu sene yeni duyacağı bilgileri anlayabilecek ve öğrenecek alt yapıya sahip mi?
• Öğrenci, bu sene öğretilecek olan yeni bilgilerden ne kadarını biliyor? Hiç bildiği konular var mı? Bunu ortaya çıkarmaya çalışırım ki, öğrencinin bildiği konuları gereksiz tekrarlarla, dersi sıkıcı bir hale getirmeyeyim.
• Öğrenci yeni bilgilerin münasebette olduğu ve anlaşılmayı kolaylaştıran, diğer ders konularına, çevre ve sosyal bilgilere sahip mi?
• Öğrenci yeni öğreneceği bilgilerin kullanım alanları hakkında bir fikir sahibi mi? Yani öğreneceği yeni bilgileri kendine mâl edebilecek mi?
Bu sorulara cevap verebilecek bir giriş testi, beni lüzumsuz anlatımlardan kurtarıp öğrencilerin çoğunluğuna neleri, hangi sıraya göre anlatmam gerektiğini ortaya koyar.
Konu analizi yapmama yardımcı olur. Aynı zamanda yapacak olduğum analiz tablosunda öğrencilerin hangi konuları bilip bilmediklerini de işaretleyebilirim ve bu tablo bana, yapacak olduğum ferdi eğitim için kılavuz olur.
Diyeceksiniz ki, geçmiş senelerde öğrenmeleri gereken konuları, bilmediklerini öğrensem ne olacak? Biz bu senenin müfredatını yetiştiremezken, geçmiş yılların ders konularına nasıl dönelim?
Çare çok kolay, bu zayıf olan konuları sorularla programlayarak birer broşür halinde, dersten önce kim hangi konuda zayıf ise o konuyu çalışarak sınıfa gelmesi için kendilerine dağıtırım. Böylece birinci maddede tespit etmiş olduğum noksanlığı telafi etmiş olurum. (Böyle ferdi eğitimlerde kullanmak üzere öğretici bir materyal hazırlamak ancak Programlanmış Öğretim tekniği ile hazırlanmış materyal ile olur. Bu öğretim metodunu dokuz hafta boyunca, uzun uzun ele alıp, bilgilerimizi paylaştık. Ortalama 620 kişi tarafından okundu.)
Test sonunda baktık ki bazı öğrenciler, bu sene anlatacak olduğumuz bazı yeni konular hakkında bilgi sahibi. Ne yapalım da onları sıkmadan bu konuları anlatıp diğerlerinin de öğrenmesini sağlayalım?
Bunu da çözmek de kolay. Kim hangi konu hakkında bilgi sahibi ise önceden kendisine görev vererek o konuyu hazırlanıp sınıfa onun anlatmasını sağlarım. Böylece;
• Ben bilinen bir konuyu anlatarak bazıları için boşa zaman harcamamış olurum.
• Bazı öğrenciler, bildikleri konuları dinlemek zorunda kalarak sıkılmamış olur.
• Konuyu bilen öğrenci anlatırken, sınıfta statü kazanma durumuna girer ve bu onun için teşvik olmuş olur.
• Tabii bende, konuyu ilk kez duyanların daha kolay anlamalarını sağlamak için, dersi anlatanlara katkıda bulunur ve anlamayı kolaylaştırıcı sorularla dersin akışını sağlarım.
Evet, üçüncü maddede tespit ettiğim, diğer derslerden bilmeleri gereken konuları da o derslerin öğretmenleri ile koordine ederek, ya benim yaptığım gibi onlara bilmeleri gereken konuları programlanmış materyal hâlinde verdirir veya onların uygun göreceği bir şekilde derse gelmeden önce bilmeleri gereken konuları öğrenmelerini sağlarım. Tabii ki ben de benden bu şekilde yardım isteyen öğretmenlere aynı şekilde yardımcı olurum.
Eh dördüncü maddedeki husus rehberlik konularına girdiği için, dersi işlemeye başlamadan evvel, önce bu konuda fikri olanları konuştururum. Daha sonra da dersin önemini vurgulayacak şekilde öğrencilerin ufkunu açacak ve öğrenecekleri bilgileri nerelerde kullanabilecekleri hususlarına dikkatlerini çekerim.
Bu haftalık, bu kadar. Temas ettiğim, konu öyle iki sayfalık bir açıklama ile işlenemez. Bu konu ile ilgili suallerinizi ve tamamlayıcı veya destekleyici mahiyette ki yazılarınızı, bekliyorum. Bilinenlerden yola çıkarak zaten mevcut olup da bugüne kadar göze çarpmamış veya düşünülmemiş konuların farkına varıp duyurmanızı istiyorum. Sevgili öğretmen kardeşlerim, derslerinizde başarılar diliyorum.