Liverpool’un menajeri Jurgen Klopp’tan, işi ehline bırakan, alanı dışında kalan bir konuda fikrini beyan etmekten kaç

Liverpool’un menajeri Jurgen Klopp’tan, işi ehline bırakan, alanı dışında kalan bir konuda fikrini beyan etmekten kaçınan, örnek bir davranış geldi.



Bir muhabir, Klopp’a corona virüsünü soruyor.



“Çok ciddi bir konuda bir futbol menajerinin fikrinin önemli olması hayatta sevmediğim şeylerin başında geliyor. Bunu anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum.” diyor Jurgen Klopp.



Sözlerine şöyle devam ediyor:



“Ünlü insanların ne dediği önemli değil. Biz olaylarla ilgili doğru bir yaklaşımla konuşmalıyız, benim gibi konu hakkında bilgisi olmayanlar değil, bilgisi olanlar konuşmalı. Onlar konuşacak ve insanlara bunu yapın, şunu yapın diyecek ve her şey yoluna girecek veya girmeyecek.”



Alanı olsun olmasın, herkesin her konuda ahkâm kesmekten çekinmediği veya zihin bulandırmak pahasına da olsa, kendisini konuşmak zorunda hissettiği böyle bir çağda, Jurgen Klopp yaklaşımına gerçekten çok ihtiyacımız var.



Bu malum çağ, ilişkilerde, duygularda, düşüncelerde, hayat görüşlerinde, duruşlarda, tarzlarda, tavırlarda ve insanlıkta dezenformasyon, ahkam, şişinme, aşınma, fırsatçılık, kara borsa çağı olabilir.



Hayvan bağlasan durmayacak bodrum katları Suriyelilere fahiş fiyatlarla kiraya verilmiş olabilir.



Elazığ depreminden sonra ev kiraları ahlaksızca arttırılmış, evleri zarar görmüş insanlar birde bu şekilde mağdur edilmiş olabilir.



Korona virüsünün ardından, bencilce marketler boşaltılıyor, bir müddet sonra son kullanma tarihleri geçecek malzemeler istifleniyor ve bir yerlerde gerçekten ihtiyacı olan insanlar zarar görüyor olabilir.



İnsanlar telaşla talepte bulunuyor diye, belli başlı kalemlere hayâsızca zam yapılıyor, nasıl olsa alacaklar diye bir köşeye çekilip kıs kıs gülünüyor olabilir.



Olabilir.



Dahası da olabilir.



İnsanlar, akla hayale gelmeyecek şeyler yapabilirler.



Ama biz çocuklarımıza, bunların yanlışlığını, hatta berbat şeyler olduğunu, esasen karaborsanın ve fırsat düşkünlüğünün insanlık için pandemi anlamına geldiğini anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, insana, insanca davranmanın bireysel hayatında birkaç kere kısmet olacağını, esas öyle zamanlardaki ulvi yaklaşımın bir şeyleri belirlediğini ve insanı insan kıldığını anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, doğal afet ve hastalık zamanlarında fiyatları bilerek, isteyerek yükseltmenin, nasıl olsa alacaklar diye bir köşeye çekilip pis pis gülmenin rezilce ve namussuzca olduğunu anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, bütün kutsal kitapların ve kadim geleneklerin bencilce biriktirmeyi hoş görmediğini, elindekini ihtiyacı olanla bölüşmeyi, yani üleşmeyi salık verdiğini anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, böyle olağanüstü zamanlarda ortak hareket etmenin, bir ve beraber olmanın asaletini anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, komşumuzu, kardeşimizi düşünmenin ve biraz ona da bırakmanın yüceliğini bir kez daha anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, yeri geldiğinde bilmiyorum demenin, işi ehline bırakmanın, alanı dışında kalan bir konuda fikrini açık etmekten kaçınmanın, kadim ve dervişçe bir davranış olduğunu anlatacağız.



Biz çocuklarımıza, bu zor günlerin gelip geçeceğini, üstümüze düşen görevi harfiyen yerine getirip, söz dinleyip, kurallara uyup, sabırla beklemek gerektiğini de anlatacağız.



Ve biz çocuklarımıza, bizim Anadolu olduğumuzu hatırlatacağız.



Fatih ALTINBEYAZ