Yaz bitti. Ufaktan ama şiddetli yağmurlar başladı. Altı, Yedi aylık Sonbahar, Kış mevsimi başladı. Geçen limanda çay içerken Ahmet Amca anlatt

Yaz bitti.
Ufaktan ama şiddetli yağmurlar başladı.
Altı, Yedi aylık Sonbahar, Kış mevsimi başladı.

Geçen limanda çay içerken Ahmet Amca anlattı.
Ahmet Amca aslen Trakyalı, Yetmiş’ine merdiven dayamış Elli yıllık bir balıkçı.
‘Ben denize hiç pislik atmadım’ dedi. ‘Çünkü ekmeğimi denizden çıkardım. Çocuklarımı oradan kazandığım parayla büyüttüm’.

Ahmet Amca sahildeki Onlarca kedi ve İki köpeğe bakıyor. Oradaki tüm hayvanların hem her türlü ihtiyacını karşılıyor hem de hepsini tanıyor.
Eee tabii minik canlar da O’na gönülden bağlı. Hepsi sanki emrindeki minik bir askeri birlik gibi bir hareketiyle etrafına doluşuyorlar.

Ahmet Amca’nın bir de torunu var.
Adı; Ömür, Üç yaşında minik bir kız çocuğu.
Ömür’ü de limandaki herkes tanıyor ve çok seviyor, Adeta orasının sembolü.
Ömür yaşamını kedilerle, köpeklerle, balıklarla, balıkçılarla oynayarak geçiriyor ve çok mutlu. Ömür hiç kimseye ‘Amca, dayı, dede’ diye hitap etmiyor. Herkese ismiyle hitap ediyor.
Koca koca, yaşlı başlı insanlara Üç yaşındaki bir kız çocuğunun adıyla hitap etmesi ne mutluluk.
Ömür bir masalın, bir rüyanın içinde yaşıyor.
Ve fakat aslında Ömür’ün hayat hikayesi bir kabus.

Ömür Bir yaşındayken evlatlık olarak alınmış.
Asıl anne ve babası Diyarbakır’lı .
Babası ‘Korucu’ymuş ve şehit olmuş.
Annesi Kaymakama gidip; ‘Benim kocam şehit oldu. 2 tane kızım var ve hamileyim. Doğacak çocukla 3 tane evladım olacak. Ben fakirim, hepsine bakamam. Doğacak çocuğuma devlet sahip çıksın’ demiş.
Kaymakam da kabul etmiş.

Ömür bu yeni doğan bebek işte.
Annesi Diyarbakır’da yaşayan, babası teröre kurban gitmiş bir ailenin Üçüncü evladı.
Ama O kendisini sahilde yaşayan bir ailenin evladı zannediyor.

Yeni ailesi gözü gibi bakıyor Ömür’e.
Çok seviyorlar, çok ilgileniyorlar.
Fakat bir gün Ömür gerçekleri öğrenecek.
Şimdilik herkes Ömür’ün evlatlık olduğunu biliyor ve susuyor.
Ama bir gün gerçekler konuşacak.
‘Aslında senin annen bu kadın değil,
Aslında senin baban bu değil,
Aslında senin deden bu değil,
Aslında…
Aslında…
Aslında…’

‘Aslında sen yoksun Ömür, Biz seni var saydık’ diyecekler.

Al sana bir Türkiye gerçeği işte.
Baba terör kurbanı,
Anne fakirlikten evladını terkediyor,
Koskocaman bir yalan içinde büyüyen gariban bir çocuk,
Böleceğini zannedenlere inat bir Trakyalı’nın bir Kürdün çocuğuna anne – babalık yapması !

Dedik ya;
Yaz bitti.
Yağmurlar başladı.
Önümüz karakış.

Geçen akşam limanda çay içerken çok üşüdüm ben.

‘Oluru yoksa boş yere yorulmayalım’
Bir şarkı sözünden alıntıdır.