Önce Vatan Gazetesi yazarlarından Habib Babar’ın Yeşilçam oyuncularıyla yaptığı röportajları büyük bir keyif ile okuyorum.  Okudukça gerçekten hüzünleniyorum. Her emekçinin hayat hikayesini büyük bir ustalıkla yazan ve onları röportajlarıyla bir nebze de olsa mutlu eden Babar’a  çok teşekkür ediyorum.

Birçok yazarın köşesinde “Hey Gidi Yeşilçam ” sözünü sık sık duyuyoruz. İnsanlar nerede o eski günler derken aslında eski günlerde yaşanan samimiyeti özlediğini dile getiriyor.  Film ve sinema sektörü de gelişen teknoloji ile birlikte gelişiyor. Yapımlar son teknoloji kullanılarak çekiliyor. Film setlerinde en yeni kameralar kullanılıyor. Film, en iyi kurgu programı kullanılarak montajlanıyor ve sinema severlerin beğenisine sunuluyor. Sunuluyor sunulmasına ama sunulan filmler izleyiciler tarafından yeterince rağbet görmüyor. En popüler oyuncuların başrolde olduğu filmler bir bakıyorsunuz 1 milyon bile gişe yapamıyor. 

Aynı durum diziler için de geçerli olabiliyor. Büyük bir emekle hazırlanan, en iyi kameralar kullanılarak çekilen diziler reytinglerde dibe vuruyor...

Peki bu durumun sebebi sizce ne? Bana sorarsanız bu durumun en önemli sebebi “duygu”… Teknoloji gelişiyor ama duygu azalıyor. Oyuncuların göstermiş olduğu performanslar bizi etkilemiyor. Gözyaşları veya kahkahalar yapmacık geliyor ve işte o meşhur geyik kendini gösteriyor; “Nerede o eski filmler…” Sonra Kemal Sunal’ın, Adile Naşit’in, Münir Özkul’un oynadığı filmler geliyor herkesin aklına…

Kemal Sunal’ın başrolde olduğu ‘Tosun Paşa’ filmi ne güzeldi deniyor ve muhabbet başlıyor... Biri çıkıp Hababam Sınıfı vardı o dönemler asıl. Ona ne çok gülerdik diye giriyor lafa… Bir başkası da evet ne filmdi, filmde ne oyuncu kadrosu vardı ama diye devam ettiriyor muhabbeti…. Komedi severler Köyden İndim Şehire, Sakar Şakir, Kibar Feyzo, Süt Kardeşler, Çiçek Abbas, Şekerpare ve Züğürt Ağa filmlerini dillerinden bırakmıyor… Tabi ölümsüz aşkları anlatan o filmleri unutmamız mümkün değil…

Yeşilçam’ın birçok kahramanı ne yazık ki artık aramızda yok… Yukarda da belirttiğim gibi filmleriyle Kah ağladığımız, kah güldüğümüz o kahramanların çoğu ne yazık ki aramızdan ayrılıp gitti. Geriye kalan bir avuç emektar ise kaderine isyan ediyor adeta… O ışıklı dünyadan karanlığa gömülmüş vaziyetteler… Öyle emektarlar var ki evine ekmek götürecek parası yok cebinde… Bu yükün ağırlığına dayanamayan bazı oyuncular ise bavulunu toplayıp daha rahat yaşayabileceği illere savruldular…

Bazıları ise ne yazık ki huzur evlerinde yalnız başına yaşam savaşı veriyor... Huzur evinde yaşama veda eden bazı oyuncular ise bir avuç insan topluluğu ile son yolculuğuna uğurlanıyor ne yazık ki…

Zor şartlarda, teknolojinin zayıf olduğu o dönemlerde çekilen o filmlerde karın tokluğuna kameralar karşısına geçip muhteşem bir oyunculuk performansı gösteren sinema emekçilerini unutmak bizlerin ayıbı… Onlara sahip çıkmalıyız.