Ülkemiz dünyada mevcut tüm terör örgütlerinin alçakça, acımasızca gerçekleştirdiği kanlı eylemleri nedeniyle yüzlerce vatan evladını kaybetmiş

Ülkemiz dünyada mevcut tüm terör örgütlerinin alçakça, acımasızca gerçekleştirdiği kanlı eylemleri nedeniyle yüzlerce vatan evladını kaybetmişken,
Ülkemizin sınır güvenliği için; bu hainler güruhunun yurt dışındaki uzantılarını, sınırlarımızdan uzak tutmak, devletimize tehdit unsuru olan kelle avcısı DEAŞ’ın, onunla kol, kola hareket eden, P.K.K’nın, bu kanlı terör örgütleriyle iş birliği içerisinde olan FETÖ terör örgütüne mensup hainlerin kökünü kurutmak adına topyekûn milli seferberlik ilan edilmişken,
Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği uğruna, devletimizin güvenliği için sınır ötesinde Suriye’de canları pahasına görev yapan ordu mensuplarımızın, polislerimizin bu uğurda hayatlarını feda eden onca kahramanımızın, Şehitlerimizin acısı yüreğimizi dağlamışken,
Evlatlarını bu uğurda vatanına feda etmiş, helal etmiş ana yürekleri yanarken, ülkem gözyaşlarına boğulmuşken,
Atatürk’ün o anıtını Rize’nin Cumhuriyet Meydanından sökerek, başka bir meydana taşımak neden?
Neden kardeşim, neden?
Acıların kol gezdiği böylesine önemli, kritik bir dönemde; bu güzel kentimizin o güzel meydanında, 1983’ten beri simgesi olan Atamızın heykelini sökmek midir önceliğiniz sizin?
Ülkemizin derin bir yalnızlığa itildiği bir dönemde, giderek kutuplaşan milletimizin, her fırsatta bölünmez bütünlüğünün hedef alındığı bir süreçte,
Birbirimizi daha çok anlamaya, birbirimizin siyasi görüşlerine daha çok saygı duymamız gereken bir ortama ihtiyaç varken; Atatürk’ü, onun ilke ve inkılâplarını özümsemiş, benimsemiş milyonların gözü önünde, böylesine önemli bir dönemde mi yapmalıydınız bu sökme işlemini?
Bakın gazetelere, tv’lere boy, boy düşen o sökümle, taşımayla ilgili yürek burkan görüntülere:
Atatürk’ün heykelinin etrafını çevirmiş iş makineleri…
Heykeli kaidesinden söken belediyenin beton kırıcılarıyla, vinçleri…
Cumhuriyet Meydanının sökülen Atatürk’ün heykelinin elinde ilmin, irfanın simgesi olan meşalesi…
Sonrasında bir tır kasasına yatırılmış heykelin gövdesi…
Tamam, yerel yönetim olarak böylesi bir karar aldık, önce buraya bir çay bardağının heykelini yapacaktık; ancak Sonrasında, 15 Temmuz Şehitler anıtı yapma kararı aldık. O nedenle Atanın heykelini söktük ama Rize Valiliğimizin önündeki önemli bir meydana taşıdık diyebilirsiniz?
Ama neden şimdi?
Tam da milli seferberlik ilan edildiği bir süreçte mi yapacaktınız bu sökme işlemini?
Pekiyi, Atamızın heykelini bugün taşıdığınız yeni yerinde, bundan 18 yıl önce 1998 yılında törenle açılışı yapılan Atatürk heykeli ne oldu, nerededir şimdi?
Atatürk’ün bu heykelini yapan heykeltıraş Metin Yurdanur, gazetelere yapmış olduğu açıklamalarında şunları söylemiş:
‘’Heykelimi 1998’de bu meydanda törenle açmıştık, şimdi nerede olduğunu kimse bilmiyor..!’’
Bu heykelle ilgili yapılan açıklamaların devamında ise şöyle deniyor;
Cumhuriyetimizin 75’nci yıldönümü kutlamaları kapsamında açılışı yapılan bu anıtta; Ulu Önder Atatürk, ellerinde bayrak ve meşale taşıyan iki genç yer alıyormuş.
Ancak 2004-2005 arasında bulunduğu yer otopark yapılacağı gerekçesiyle buradan sökülmüş ve anıt kaybolmuş!
Mimarlar Odası Rize temsilciliği, bu anıtın akıbetiyle ilgili olarak; Rize Valiliği, Rize Belediyesi ve ilgili kurumlarda yaptıkları başvurudan, yapılan araştırmalardan bir sonuç alamamış!
Değerli okur; şu gerçeklerin altını bir kez daha kalın çizgilerle çizmek gerekirse:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
. Emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını veren, bu mücadeleyi zafere ulaştıran bir komutan, ulusal bir kahramandır.
. Çöken bir imparatorluktan; halk egemenliğine dayalı, hukukun üstünlüğünü esas alan, çağdaş ve laik, demokratik bir cumhuriyet çıkaran, devletimizin kurucusudur
. Tarihin ender kaydettiği büyük bir devrimcidir.
. Kendi yurdunda olduğu kadar tüm dünyada da barışı samimi olarak isteyen seçkin bir devlet adamı, gerçek bir dünya lideridir.
. Devrimleriyle, ilkeleriyle milletimize ve mazlum milletlere hala yol göstermeye devam eden, aydınlık bir geleceğin sönmez/söndürülemeyecek ışığıdır.
Bu aydınlık ışığın simgesi olan Atatürk heykelini, yine onu hatırlatan bir simge yerden; Cumhuriyet meydanından sökerek bir başka yere taşıyanlar, şu tarihi gerçeği de hatırlamak zorundadırlar:
‘’ ……………büyük savaş sonrası, büyük Türk Ulusunun direnerek ayağa kalkmasından sekiz sene sonra; Atatürk denizden Rize’ye gelmişti…Deniz dalgalıydı filika tam yanaşamayınca Hakkı adında bir genç koşup onu sırtına almak istemiş, Atatürk ‘’Bırak, vatanın suyu ayaklarımı ıslatsın demişti…Rizeliler evlerinden getirdikleri kilimleri yollara sermişlerdi o gün… Henüz elektrik olmadığı için sopalara sarılı çaputlarla aydınlatılmıştı gece… Atatürk’ün emriyle Rize 1924’de ‘Vilayet’ oldu. Gazi, Batum’dan ilk çay fidelerini getirtti Rize için, 1925’te ‘Çay teşvik kanunu’ onun istemiyle çıktı…’’ (tırnak içindeki paragraf, Bekir Çoşkun ustanın ilgili yazı içeriğinden alınmıştır.)
Eminim ki, güzel Rize’mizde yürekleri Atatürk sevgisiyle dolu on binlerce yurttaşımız var. Ülkemizde onun sevgisini, onun ilkelerini devrimlerini baş tacı etmiş, onun ışığını yol gösterici olarak kabul eden milyonlarca yurttaşımız hala vatan topraklarımızda yaşıyor.
İşte tam bu noktada sormak gerekir!
Çöken bir imparatorlukta, son Osmanlı Devletinin enkazında, vatan topraklarımız düşman çizmeleriyle paramparça edilmişken; sadece Türk Milletine olan inancıyla, onun ve dava arkadaşlarının yoktan var ettikleri Cumhuriyet Türkiye’sinde; Atatürk’e, yol arkadaşlarına ait ne varsa adeta yok saymanın, heykellerini söküp başka bir yere taşımanın kime, ne faydası olabilir?
Onun heykellerini yıksanız, söküp taşısanız, kaybetseniz ne olur?
Onun aziz vatan topraklarımızda yarattığı eserlerini yok sayabileceğinizi; Atatürk’ü beynimizden, yüreklerimizden söküp alabileceğinizi mi sanırsınız?
Unutulmasın ki;
Ne onun sevgisini sökebilirsiniz yüreklerimizden, ne de başka bir yüreğe taşıyabilirsiniz..!