“Trakai, Litvanya’da 7-8 bin nüfusa sahip bir göl köyüdür. Türk ve Müslüman dünyasıyla hiç ilgisi olmayan bir coğrafyada yaklaşık altı yüz yıldır Karay Türkleri yaşıyor. Büyük Litvanya Kralı Vytautas Kuman soyundan gelen Kırım Türklerine toprak vererek bu bölgeye yerleştirmiş. Karay halkı o günden bu güne kültürünü, dilini ve kendine has yaşantısını sürdürmeye ve o bölgede asırlarca yaşamaya devam etmişler.

Geçmişte uzak bir coğrafyada küçük bir topluluktan ne Osmanlı ne de başkalarının onlardan haberi olmamış. Ta ki Prof. Oktay Sinanoğlu 1970'lerde atom fiziğiyle alakalı bir toplantı için Litvanya'ya gidene kadar.

Toplantı sonrası Sinanoğlu'nun arkadaşı olan Profesör Yutsis, kendisini ilgisini çeker diye Trakai'ye götürüyor. Harika bir yer ve tarihi binalar. Sinanoğlu hayran kalıyor oraya. Orada köyün ihtiyar meclisinin başı olan aksakallı bir adamla tanışır ve köy hakkında konuşmaya başlarlar. Uzun uzun konuşurlar; hem de Türkçe! Aksakallı sorar:

"Atatürk'ümüz zamanında Türkiye'den O'nun gönderdiği elçiler gelir; bize Türkçe dergiler, kitaplar getirirdi. Atatürk vefat etti, Türkiye'den ses seda kesildi. Size ne oldu?"

O kadar savaşları yapacaksın. Bir ülkeyi yeniden dirilteceksin, onu kalkındırmak için hızlı davranıp onca kurumu kuracaksın, 20. asrın gelişmiş medeniyetine bir an evvel ulaşabilmemiz için çaba sarf edeceksin ve bir de dünyanın neresinde olursa olsun, ırkını yalnız bırakmamak için onlara da ulaşacaksın!

Atatürk üstün zekası ve enerjisiyle Türk'ü ve Türklüğü en yüksek yere çıkarmayı kendine görev edinmiş, Türk'e ve Türklüğe aşık bir insandı!

İşte onun için Mustafa Kemal Atatürk oluyor! Onun için yüz yılın lideri oluyor! Onun için savaştığımız düşmanlar bile ona hayran oluyor! Onun için önünde saygıyla eğiliyorlar! Onun için dünyaya Kurtuluş Savaşı örnek oluyor!

Anlaşılan o ki; "Atatürk ölünce, Türkler uyudu. Atatürk ölünce, Türk ırkı kendini unuttu. Atatürk ölünce, devşirmeler türedi. Atatürk ölünce, ülke hızla geriye gitmeye başladı. Atatürk ölünce, halk uyumayı seçti ve hala uyuyor!